5.Bölüm ✣ Yalan

67.3K 3.9K 588
                                    

EĞER SİZİ BEKLETİYORSAM BUNUN İKİ SEBEBİ VARDIR ; YA GERÇEKTEN YAZAMIYORUMDUR -vakit, ilham, sorun vs...- YADA UZUZUN BÖLÜM/BÖLÜMLER EKLEYECEĞİMDİR. Hikayenin bitmesi gibi bir durum şimdilik yok yani :)

Beklettiğim için çoook üzgünüm ama bakın uzun bir bölüm sizlerle. Gönül ister ki her gün bölüm ekleyeyim ama elimden bu kadarı geliyor şu sıralar. Sabırla bekleyen, yanımda olan bütün okuyucularıma çok teşekkür ederim. Birtanesiniz... Yakın tarihte bir bölüm daha ekleyeceğim ama kısa sürede ekleyeceğim için çok uzun olmayacak. Paylaşmış olduğum kesiti diğer bölüme kaydırdım ki daha çok bölüm okuyabilin :)

Yorumlarınızı bekliyorum. Bu bölüm yakalamanız gereken mesajları Ayaz Atahan'ın cümlelerinde yakalayacaksınız. Onları italik olarak yazdım. Bakalım kim bulacak o mesajı. BİLENE İTHAF VAR :)

Surat ifadesinin değiştiğini gördüm. Sorumla birlikte gülümsemesi bir anda silindi ve sert yüz hatları tekrar kendini gösterdi.

İşte yine o yakıcı bakışlar. Ama bu sefer bakışlarında tedirginlik görüyordum. Bu beni de tedirgin etti. Alacağım cevaptan korkuttu.

Sustu. Sorumu yineledim. "Ayaz." dedim vurgulayarak. "Beni neden oraya götürdün? Bu sefer susmak, kaçmak yok. Söyle, bilmek istiyorum."

Sorunun cevabının beni üzeceğini şimdiden anlamıştım.

Derin bir nefes aldığını duymakla beraber, göğsünün gözle görülür bir şekilde inip kalktığını gördüm. Başını önüne eğdi ve elini saçlarının arasından geçirip, ardından oflayarak tekrar başını gökyüzüne kaldırdı.

"Amsterdam'a gideceğim belli olduğunda seni götürmem gerektiğini farkettim. Çünkü..." duraksadı. Ayaz atahan duraksamazdı. "Çünkü işime yarayabilirdin."

Anlamını bilmediğim bu cümle, gözlerindeki anlam yüzünden canımı acıttı. "Ne demek işine yarayabilirdim?"

Bir anda çıkıştı. "İşime yarardın işte!" diye bağırdı. Sanki öğrenecek olmam onu çıldırtmıştı.

"Bağırma bana!" diye tısladım. "Öfkelenme! Bir kere de sadece gerçekleri söyle! Bağıracaksan gerçekleri bağır yüzüme! Sadece gerçekleri, Ayaz."

"Korkuyorum tamam mı?! İlk defa yaptığım bir şeyden, kendimden korkuyorum. Çünkü biliyorum! Bozacağım... Bu yaptığım... her şeyi bozacak."

"Ben de korkuyordum. Ama ben sana sığındım. Korkuyordum ama senin için denedim Ayaz."

Başını aşağı eğdi ve elleriyle yüzünü kapadı. Derin nefesleri parmakları arasında boğuldukça sesini duyuyordum. Ellerini yüzünden çekmeden konuşmaya başladı. Sesi boğulsa ve titrese de duyabiliyordum. Ama duymaz olsaydım... Keşke sağır olsaydım...

"Babamı bulmaya çalıştığımı biliyorlardı. Onu aradığımı, tüm hayatımı onun pis işlerini çözmeye ve bunlardan arınmaya harcadığımı biliyorlardı. Lanet olası, pislikten başka hiçbir şey bulunmayan hayatımda başka insanlara yer olmadığını ve olmayacağını biliyorlardı!"

Derin bir enfes alarak ellerini yüzünden çekti ve göğe döndü. Bana bakmayı hala reddediyordu. Oysa ben baksın istiyordum. Birazdan duyacaklarımı gözleriyle yalanlasın istiyordum.

"Her yerde pisliğin içindeydim Irmak. Beni izlemeye kalkacaklarını biliyordum. Amsterdam'a gitme sebebimi anlayacaklardı ve engel olacaklardı. Tek başıma gidersem gitme amacım sıradan bir tatil veya o ülkeyi o şehiri seçmem bir tesadüf gibi gözükmeyecekti."

Taşlar beynimde yerine oturduğunda gözlerimi yumdum. Şimdi geriye kalan tek şey gerçekleri ondan duymaktı. Geriye kalan tek şey, en acıtandı.

Fırtınaya Dönüşen YaprakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin