10.Bölüm ✣ Kaçış

87.6K 4.2K 988
                                    

OH! SONUNDA GELDİİİM! Yemin ediyorum her şey beni buluyor... Okulum ygs çalışmalarına bir sene önceden başlayıp bizi rahat ettirmek istediğinden yoğunlaşan derslerimin yanında bir hastalık geçirdim ve hastanede yattım. Sonra tam iyileştim derken sakarlığım tuttu bileğimi burktum filan falan derken bütün aksilikler beni buldu ama sonunda sizlerleyim. Çok çok özür diliyorum.

Sabırla bekleyip benimle kaldığınız için minnettarım. Çok sevildiğinizi unutmayın :) Haydi bakalım keyifle okuyun bölümü. Sonra da oy ve yorumlarınızı bekliyorum sizin :) Çok öpüldünüz! :*

Açelya’nın merdivenlerden aşağı seslendiğini duydum. “Ben burada kalacağım. Yedek anahtarım vardı.”

Çok da umurumda değildi. Bu yüzen duraksamadım. Demir apartman kapısını açtım ve sokağa çıktım. Gece karanlığıyla buluşmamın hemen bir saniye ardından ceketimin üzerinde bir çift el hissettim. Eller beni geri itmeye çalışsa da çevik bir hareketle bu hamleyi karşıladım ve onları üzerimden çekip kollarını bükerek ellerin sahibine baktım.

Tabii ki Giray’dı.

“Sakin ol, şampiyon.” Dedim alaylı bir şekilde. “Sana da merhaba.”

“Ayaz!” diye kükredi içindeki öfkeyi tutamayarak.

“Ah, evet. Ben de seni gördüğüme sevindim, Süvari. Nasılsın? İyi gözüküyorsun.”

Büktüğüm kollarını hiddetle çekip geriye doğru bir adım attı ve kin ve öfke saçan gözlerini gözlerime dikti. “Seni gördüğüme hiçbir zaman sevinmem, pislik herif. Ama ne yazık ki kapanmayan bir hesabımız var ve buna mecburum.”

Onu daha çok öfkelendirmek için bir kahkaha koyverdim. “Ah, ne yazık. Oysa Samsun’a sırf seni görebilmek için gelmiştim.”

"Dalga geçmeyi bırakalım. Açık konuşacağım, Atahan. Seni bir daha Irmak'ın etrafında görmeyeceğim. Ondan uzak duracaksın."

İçimde aniden patlak veren öfkemi onu öfkelendirmek için bir kahkahayla ortaya çıkardım. "Benim olana ne yapacağıma ne zamandır sen karar veriyorsun?"

"Bak, senin anlayacağın dilden konuşup kavga etmek istemiyorum. Seni uyarıyorum."

"Giray Süvari." diye uyardım onu, ona adıyla seslenerek. Bir adım öne gittim ve bakışlarımı sertleştirerek kollarımı göğsümde birleştirdim. "Dövüşürsek bu benim anlayacağım dil değil, senin anlayacağın dil olurdu. Çünkü dersini alan sen olurdun. Beni zorlama. Sabrım azdır."

"Ne olur? Beni bir kere daha mı ölüme sürüklersin? Bir kere daha mı denersin? Bir kez daha mı ölümle burun buruna gelirim Atahan?"

Yavaş adımlarla ona doğru yürüdüm. Tam önünde, en dibinde durdum ve sol elimle tişörtünün yakasını avcuma sıkıştırarak onu sarsıp kendime çektim. Dişlerimi sıkarak konuştum. "Hayır." dedim. "Bu sefer gerçekten ölürsün."

Fırtınaya Dönüşen YaprakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin