13.Bölüm ✣ Kırmızıyı Yenen Yeşil

45.4K 3K 394
                                    

Özür dileyerek başlamak istiyorum. 2 ay oldu. Bu 2 ay boyunca çok şey oldu. Açıklama yapmadım çünkü bölüm ekleyemediğim zamanlarda sizi düşündüğüm için yaptığım açıklamalara bahane, oyalama diyenleriniz vardı. Gereksiz olduğunu, açıklama yapmak yerine bölüm yazmamı söyleyenler. Evet öyle yapmalıydım. Bu tarz şeyler kırıcı olduğundan bir açıklama yapamadım size çünkü söyleyebilecek bir şeyim kalmamıştı. Boş laflarla oyalamak yerine elle tutulur şeylerle dönmek istedim. Her şeyden uzaklaşmam gerekiyordu. Size iyi bir bölüm getirmem için bir süre kafa dinlemeliydim çünkü ben yazdıklarıma ve size saygı duyuyorum. Eklediğim bölüm, eklediğim bir önceki bölümden daha iyi olmak zorunda. Siz benim okuyucularımsanız size bunu vermeliyim. Ve bu 2 ayda ekleyeceğim bölümler bütün hepsinden kötü olacağını bildiğim için bu kadar yazdıklarım yaşadıklarımız çöpe gitmesin diye bekledim. Bu süre içerisinde umudu kesmeyip sabırla ve saygıyla bekleyenleriniz, saygısını yitirenlere karşı beni savunanlarınızı görüyorum. Nasıl olduğumu soranlar, o güzel düşünceleriyle mesaj atıp neşe vermeye çalışanlar, duygularını paylaşanlar... Mükemmelsiniz. Ne diyebilirim ki siz bir yazarın sahip olabileceği en iyi okuyucularsınız hatalarım ve beklettiğim günler için çok özür dilerim. Her şey için de teşekkür ederim. Mesajlarınıza ve duvarıma yazdıklarınıza cevap vereceğim en kısa zamanda hiç merak etmeyin. Umarım benimle kalanlarınız vardır, iyi ki varsınız demek istiyorum ve artık buralara döndüğümü söylüyorum sizlere. Bunu da 2 bölüm birden ekleyerek kanıtlıyorum. Bol bol Ayaz ve Irmak yüklemesi yapacağınız iki bölüm. Umarım keyifle okursunuz ve beni de affeder sevmeye devam edersiniz ^-^ Siz olmasanız ne yaparım bilmiyorum çünkü. Yorumlarınızı okumayı çok özledim! İnanın çok özledim çok büyük bir ihtiyaç bu. Bekliyorum her bir cümlenizi. Daha fazla uzatmayayım. İki bölümü de okumayı unutmayın tek bölüm sanmayın ^^ 

***

"AYAZ SAKIN!" diye tısladım adımlarını ona beni beklemesini söyledikten sadece bir saniye sonra arkamda duyar duymaz.

Büyük bir hiddetle arkamı döndüm ve işaret parmağımı ona doğru uzattım.

Suratında o çarpık kendini beğenmiş umursamaz gülümseme bütün ihtişamıyla boy gösteriyordu. Ona bağırmamın ardından tek bir mimik değişimi bile olmamıştı. Aksine, gözlerindeki o artan parıltı, daha da keyiflendiğini gösteriyordu.

Elleri her zaman ki asi duruşuyla ceplerindeydi, adımları ise aynı anda hem batığı yeri titretecek kadar kendinden emin hem de sarhoş olduğunu düşünebileceğim kadar savruktu. Tezatların birleşiminden oluşuyordu adam resmen!

"AYAZ DUR DİYORUM. SAKIN."

Tam yanımdan geçerken başını yana yatırdı ve o çarpık gülümsemeyi bir an bile silmeden bana göz kırptı. Ve bu hareketi kesinlikle "İzle beni." diye bağırıyordu.

Onu uyarmama rağmen, gözlerimin içine baka baka yanımdan geçti ve ilerledi. Dosdoğru iç çamaşırı mağazasına!

Utancımdan ölmek üzereydim. Olduğum yerde sinirle, heybetli sırtına ve gidişine bakarken bağırdım. "Senden şuanda gerçekten nefret ediyorum. Bil!"

Mağazanın kapısının hemen önünde durdu ve topuklarının üzerinde oldukça çevik bir hareketle döndü ve sırıtarak bana baktı. "Bazı laflar vardır hani... Hayatın boyunca insanlardan o kadar çok duymuşsundur ki artık kulağına iltifat gibi geliyordur... Heh, işte tam da bu, Kirpi. İçeride görüşürüz." Gözlerini meydan okur ve alay eder bir havayla kıstı ve sesini küçümserce alçalttı. "Ah, tabi utancından gelebilirsen." Ve daha fazla beklemeden mağazaya giriş yaptı.

Başımdan aşağı kaynar suların döküldüğünü hissetsem de onun kazanmasına izin vermeyecektim. Bunu eğlenceli bir savaş haline getirmişti ve en azından bir savaşı bile olsa kaybedebileceğini ona göstermek istiyordum. Peşinden mağazaya koştum.

Fırtınaya Dönüşen YaprakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin