episode 20

1.6K 171 250
                                    

Uzun zaman sonra merhaba, kitabın adını değiştirdim çoğu kişi artık önemsemese bile devam ediyorum. İyi okumalar, yorum yaparsanız beni mutlu etmiş olursunuz. Gidiyorum tekrardan. 

...

"Hey bana bak yer cücesi." Chaeyoung'un tehditkar bağırışlarına karşın herkesin bakışları tekrardan onlara döndü. Tekrar ve tekrar kavga ediyorlardı. Bir dakika bile sakin kalamıyorlardı, şaka gibi! Oyunda sırf Jimin Rosé'nin üstüne düştü diye demediğini bırakmamıştı ona.

"Yeter be kızım kulağımı siktin, yeter anlıyor musun?" Jisoo iç çekerek eli ile kafasına vurduğunda Jin araya girdi. "Çocuk gibisiniz ya."

Namjoon gözlüklerini çıkardığında Jisoo'nun odasından çıkmaya yeltelendi. "Ben gidiyorum, burada daha fazla kalırsam sağır olacağım." Namjoon odadan çıktığında Chae yerde ki büyük Twister kağıdını aldı ve köşeye fırlattı. "Çıkın odamdan hadi, odanıza naş."

Herkes teker teker çıkmaya başladığında Chaeyoung Jimin'e baktı. "Yürüsene." Jimin'in gözleri büyüdü. "Chaeyoung burası benim de odam."

"Bu gece başka kapıya, yürü." Jimin'in yatağında ki yastığı ve yorganı kapıya fırlattığında bu katta ki odalarda kalan çiftler bizim aptallıklarımızı seyrediyorlardı. "Sizin yüzünüzden sürekli rezil oluyoruz." dedi Jungkook. 

Jungkook'un kolunu tuttum. "Of bırak şunları çocuk gibi her dakika başı kavga, hayır nedeni de büyütülecek bir şey olsa."

Rosé bağırmaya başladı. "Lalisa çocuk üstüme düştü öküz gibi. Yer cücesi olduğuna bakma, öküz gibi ağır." Jimin gülümsedi. "Biz bu kasları boşuna mı yapıyoruz bebek?"

Chaeyoung Jimin'e şaplak attığında bunlarla baş edemeyeceğimi anladım ve odadan çıktım. Jungkook'da peşimden geldiğine hala yanaklarımın al al olduğuna emindim. Kalbimin düzeniyle, dengemle oynuyordu.

Odaya girdiğimizde ışıkları yaktım ve yatağıma zıpladım. Jungkook bir anda tişörtünü çıkardığında gözlerim büyüdü, telefonum elimdeyken yüzümü kapatmaya çalıştığımda Jungkook'un şaşkınca bana baktığına emindim.

"Neden yüzünü kapıyorsun?"

Göz devirdim. "Jungkook yanımda soyun birde istersen." Güldü. "Yapmadığım şey mi?" Arkamda duran yastığı gözüm kapalı suratına fırlattığımda yakalamıştı. Her şeyde iyi ya, her şeyde. "Ne zaman yanımda soyundun lan sen benim de yapmadığım şey mi diyorsun?"

"Sen hatırlamazsın tabi."

"Soruyorum ya ne zaman diye." Gözüm yarı açık ona bakarken güldü. "9-10 yaşlarında olmalıyız." Bir anda gözlerimi pörtlettim ve sinirle güldüm. "Ya ben o zamanları nereden hatırlayayım Jungkook? Soyun birde istersen şimdi de." Gözlerimi devirip yatağa sırt üstü uzandığımda telefonumla ilgilenmeye devam ettim.

Üstü çıplak bir biçimde yanıma yaklaştığında geriledim ve aval aval yüzüne bakınmaya başladım. "Ne?" Bir anda elimden telefonu aldığında gözlerim büyüdü. Yattığım yerden eline uzanmaya çalışıyordum. "Ne yapıyorsun versene telefonumu."

Telefonu yanda ki çekmeceye koyduğunda gözüm çekmeceye kaydı, sonra Jungkook'a. "Telefonla değil, benimle ilgilen." Güldüm. "Ha niyeymiş o?" Üzeri çıplakken, hayır asıl sorun bana yukarıdan bu şekilde bakarken nasıl konuşabilirdim ki? Kas katı kesilmek zorunda mıydım her seferinde?

More than a friend | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin