episode 7

2.3K 214 534
                                    

Kantinde ki masalardan birine geçtim ve sandalye çekip oturdum.Ruh halim gerçekten çöküşteydi,mutsuz ve yorgunken konuları anlayamıyordum.Bu durum kötüleşirse cidden okula bile gelemiyebilirdim.

Bahçeden içeri doğru gelen iki kişi çarptı gözüme.Tahmin edilmesi zor değildi,Chaeyoung ile Jungkook.Yan yana yürüyorlardı, Chaeyoung gülerken Jungkook'da onun gülerek anlattıklarını dinliyordu.Kalbimin üzerinden vinç geçmiş gibi hissediyordum gerçekten.Jungkook,en yakınım...beni bırakıp,başkasının yakını olmuştu.Asıl sorun,benim hala onu 'en yakınım' diye tanımlamamdı.

Chaeyoung,bana bunu nasıl yapmıştı aklım almıyordu.

Yapmaz dediklerimiz bile arkamızdan vurabiliyormuş,evet.

Tanrı aşkına,olanlar cidden bana inanılmaz geliyordu.Nereden bilebilirdim bunca olayın bir arada olacağını?

Ofladım ve ellerimi incelemeye başladım,neden oje sürmemiştim ki?Aman be,sürsem ne fark eder sürmesem ne fark eder değil mi?

Kulaklık ile müzik dinlerken, zıplaya zıplaya buraya gelen Jisoo'yu gördüğümde şaşkınca ona baktım.Yanıma sevinçle oturduğunda,bir anda yüzüme baktı ve gözlerini korkarak açtı.

''Aman Tanrım,bu suratının hali ne?''

Göz devirmek istemiyordum,o benim büyüğümdü.Büyüğüm dediğime bakmayın,bir yaş var aramızda.

''Suratım benim suratım işte.Şekli bu.'' Şaşkınca bana baktı. ''Sürekli somurtmak zorunda mısın?''

Sahteden kıkırdamaya başladım,sabır diledim. ''Her zaman gülmek zorunda değilim,öyle değil mi?'' Jisoo,ellerini masada birleştirip ciddi şekilde yüzüme baktı. ''Lalisa...'' dediğinde sadece baktım.Cümlesine devam etmesini bekledim. ''...acaba Jungkook'u siktir edebilir misin artık?Yoksa ben gidip bir güzel siktir edeceğimde.''

Ciddi olup olmadığını kontrol ettim. ''Konunun Jungkook ile uzaktan yakından köşeden ucundan alakası yok.''

Hala ciddi bakıyordu,kaşını kaldırdı. ''Herkes biliyor derdinin ne olduğunu,boş yere yalan uydurma.''

Bu konu açılınca ağlamak istiyordum,canımı sıkıyordu her cümle. ''Konu sadece Jungkook değil anlıyor musun?Chaeyoung'a inanamıyorum minicik bir şeyi dev boyuta getirdi ve en yakın arkadaşım ile sırf benim kalbim kırılsın diye şuan,kol kola,güle güle geziyor.Sence konu sadece Jungkook mu!''

Bağırdığımda yutkundu. ''Özür dilerim.'' dedim mutsuzca.Elini omzuma koyduğunda,ona bakmadım.Ağlamak istiyordum,her zaman olduğu gibi.Bağırdığım yetmiyormuş gibi şimdide saygısızlık yapamazdım.

''Önemli değil be güzelim,artık onu takmadığını göstermen gerek.''

Gülerek şekilde yüzüne baktım,asıl saçma olan ağlayacak olmamdı. ''Ama takıyorum...''

Yüzü düştü,onu da kendime benzetmek istemiyordum. ''Jisoo,bak beni mutlu etmeye çalışma.Sen çok değerlisin benim için ancak olmuyor,kafaya takmamak mümkün değil anlıyor musun?Şimdi git ve lütfen, sevinçle dans etmeye devam et.''

Lafımı kesecekti ki susturdum. ''Lütfen.''

''Sadece otursam olmaz mı?''

İç çektim,onu kırmak istemiyordum ancak yalnız da kalmak istiyordum. ''Dersim var Unnie,sen burada tek başına ne yapacaksın?''

''Tamam kalkalım o zaman.'' Neden peşimi bırakmıyordu ki,hadi ama!

Sınıfımın önüne geldiğimizde saçlarıma minik bir öpücük bıraktı,tebessüm ettim. ''Kendini yordun,dersleri anlayabilecek misin?''

More than a friend | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin