More than a friend | liskook

episode 11

Öncelikle bir konuda açıklama yapmak istedim. Herkes aynı yaşta, yani 17 yaşındalar. Sadece bazıları ayrı sınıfta. Jennie, Taehyung Jisoo ve Namjoon aynı sınıfta. Lisa, Jungkook Jimin ve Chaeyoung'da ayrı sınıfta işte. Hoseok, Jin ve Yoongi ise karşı okulda okuyor. 

Bu arada örgülü, siyah ve uzun saçlı lisa ile aşk yaşıyorum.

13.21

jeon_jk: Pışt

Görüldü ✔

lalisa_m: Jungkook, dersteyiz.

jeon_jk: Eee?

lalisa_m: Yazma, hoca anlayacak.

jeon_jk: Eee?

lalisa_m: Kes şunu.

jeon_jk: Okulu assak mı?

lalisa_m: Yazma dedikçe yazıyorsun, yazma Jungkook. Derse odaklanamıyorum.

jeon_jk: Telefonu kapat?

lalisa_m: Yazıyorsun ya salak.

jeon_jk: Telefonunu kapattığında yazdıklarımı görmeyeceksin işte, kapat.

lalisa_m: Madem görmeyeceğim, niye yazıyorsun?

jeon_jk: Önüne dön Lalisa.

lalisa_m: Lan sen benimle dalga mı geçiyorsun? Yazma diyorum ya, birde önüne dön diyorsun. Yazma işte mk, yazma da derse odaklanayım.

jeon_jk: Sanane.

lalisa_m: Tanrım, beni ne ile sınıyorsun?

jeon_jk: Benle.

lalisa_m: Onu görüyorum maalesef.

jeon_jk: Ay ne asabilik bu, yine mi özel günündesin? Ona göre davranayım, çikolata falan alayım. 

lalisa_m: Ben sana teneffüste göstereceğim özel günü.

jeon_jk: Bekliyor olacağım:)

lalisa_m: Tamam yazma.

jeon_jk: Yoo.

lalisa_m: Jungkook!

jeon_jk: efendim papatyam?

Sinirle telefonu kapattığımda arkamda mal mal sırıtan bir Jungkook vardı. Sıranın altında telefonu ile bana mesaj atıyordu. Sanki hiç belli olmuyor da saklıyor, gerizekalı. 

Elimi çeneme götürdüğümde oraya yasladım ve hocaya odaklandım. Ders Kimya'ydı. Lanet olsun, konu çok zordu. Birisi kafama kağıt attığında arkamı hışımla döndüm. Jungkook telefonu ile uğraşıyormuşçasına kafası eğikti. Dişlerimi sıktım. Teneffüste güzel bir dayağı hak ediyordu.

Dakikalar sonra zil çaldığında ders spor olduğu için herkes soyunma odasına gidiyordu. Sınıf boşaldığında ayaklarımı yere vura vura Jungkook'un yanına ilerledim. Cam kenarına yaslanmış, telefonu sırasına bırakmış bana bakıyordu. Ben ciddi bakarken, o gülmemek için kendini zor tutuyormuş gibi görünüyordu. Elimi sıraya koydum. ''Amacın ne, beni sinir etmek mi? Öyleyse başardın da.''