19 BÖLÜM

19 5 0
                                    

Sınav haftam olduğu için bu bölümü maalesef geç yayınlamak zorunda kaldım kusura bakmayın.

İyi okumalar.

Bölüm Şarkısı: Sokrat ST - Korkularla Sınar Hayat

Şu gerçeği asla unutmamamız gerekiyor ki, cinsel taciz ve tecavüz sadece bu eylemi gerçekleştiren kişiyi kirleten ve onu aşağılık bir varlığa dönüştüren bir olgu değildir. Bu eylem aynı zamanda insanlığı kirleten bir olgudur. Bir insanlık suçudur...

Yıkanmak İstiyorum, Suna Aras, sayfa 7

Ece, uzun bir aradan sonra güzel uyumuştu. Yaşadığı olaylar onu çok fazla yormuştu ve uyumak birkaç saatte olsa yaşadığı olaylardan uzaklaşıp kendisini iyi hissettirmişti. Yataktan kalktığında annesiyle karşılaşınca ona birden sarıldı.

"Annecim, iyi uyudun mu?" diye sordu Ayten.

"Seninle birlikteyim ya anne, daha iyiyim."

"Oy, kuzum benim." dedi Ayten ve Ece'ye daha da sıkı bir şekilde sarıldı. "Kahvaltı hazır, kardeşini gönderdim sen de bugünlük okula gitme. Müdürünle konuştum." dedi Ayten.

Ece, mutfağa giderken Ayten'in gözleri doldu; Oytun ile tanışmasaydı Ece'nin başına bunlar gelmeyecekti, bu yüzden kendisini suçluyordu. "Ah! Güzel yavrum. Bütün suç ben de." dedi kendi kendine ve Ece'nin odasına girdi, dağınık olan yatağı fark edince toplama gereğini hissetti ve toplamaya başladı, bir yandan da Oytun'un nerede olabileceğini düşünmeye başladı.

"Nerede olabilir bu adam, sıfatına tükürdüğüm aptalı." dedi kendi kendine, yatağı topladıktan sonra pencereyi açtı. Camdan bakarken yemyeşil ağaçlara baktı, aptal biri yüzünden kendisini suçlamaktan başka hiçbir şey yapamıyordu.

"Anne, sesleniyorum sesleniyorum beni duymuyorsun." dedi Ece.

"Duymamışım Ece, ne oldu?" diye sordu Ayten, Oytun'u düşündüğü için etrafındaki olay döngüsünü çok fazla umursamamıştı. "Anne, ben kahvaltımı yaptım. Otomatik Portakal kitabımı bulamıyorum. " dediğinde Ece, Ayten biraz düşündü.

"Kitaplığına bak, oradadır." dedi Ayten.

"Ben oraya kitap haricinde her şeyimi koyuyorum anne, o yüzden bakmadım kitaplığımı."

Ayten, bir şey demeyip kitaplığa doğru yürüyüp baktı, bir dakika içinde kitabı bulunca Ece'ye baktı. "Hani yoktu, bak varmış." deyip Ece'ye kitabını verdikten sonra Ece'nin odasından ayrıldı.

Ece kendisiyle baş başa kalmıştı, "Dikkatimi dağıtmalıyım." diyerek elindeki kitabı okumaya başladı ama sürekli aklına Oytun'la konuşması geliyor ve bu yüzden de dikkatini kitaba veremiyordu. Aradan birkaç dakika geçmiş donuk gözlerle kitaba bakıyordu.

Çaresizlikten elindeki kitabı düşürdü, boş gözlerle duvara baktı. Yaşadığı anıları göz gezdirdi, bunu yaşayacak kadar ne yapmıştı? Birilerine anlatsa yaşadığı olaylarının suçlusu o olurdu, bir başkası değil. Boynu eğilen o olurdu, Oytun olmazdı çünkü Oytun'un gözünü boyamasının giydiği kıyafetlerle bağdaştırırlardı. 

İsyan etmek için bir nedeni vardı, isyanlarının nedenleri boyun eğmemek için onlarla savaşmasıydı ama isyan etmek için çok güçsüzdü. 

Ayağa kalkıp masadaki aynayı aldı ve gözlerine baktı, gözlerindeki çaresizliğini görebiliyordu ama kimse o çaresizliği göremeyecek kadar kördü, bunu fark etmesi ve hiçbir şey yapamaması canını acıtıyordu.

Suskunluğunu ne zamana kadar bozacaktı, kime anlatacaktı içindeki çaresizliğini, kim onu anlayacaktı?

Aklına hemen bu sorular geldi, bu sorularının cevapları kendisinde yoktu ve bu onun hazin sonu olmamalıydı. Tekrardan aynaya baktı, gözlerindeki çaresizliğini tekrardan görünce güçsüzlükle elindeki aynayı bıraktı. "Keşke, keşke doğmasaydım. Ben bu hayatı hak etmiyorum." dedi kendi kendine. 

Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı, kendisini duramıyordu. Bir yandan da ağzını kapatmaya çalışıyordu. Kimsenin onu bu halde çaresizlik içinde görmesini istemiyordu,  birden ayağa kalkıp gözyaşlarını silmeyi tercih etti. 

"Sen güçlü bir kızsın Ece, bunları atlatırsın. Güveniyorum ben sana ." dedi kendi kendine.

Hiçbir şey demeyip kahkaha attı, ani değişen duyguları normal miydi? Bunu düşündü biraz ama daha fazla düşünüp yoramazdı. Yormak istemiyordu kendisini.

Yüzüne gülümsemesine takttı ve odasından çıktı, annesinin yanına gidip dışarıya çıkmak istediğini söyledi ama izin verip vermeyeceği hakkında hiçbir fikri yoktu, annesi Ayten Ece'nin evden çıkmasına istemiyordu, Oytun'un Ece'nin peşinden gelip gelmeyeceğini bilmediği için güvenemiyordu.

"Çıkmak istediğini biliyorum ama Oytun'dan korkuyorum bir yandan, sana bir şey yaparsa yaşayamam." dediğinde Ayten, Ece bu dönemin kendisi kadar annesi için de çok kötü bir süreç olduğunu biliyordu, bu yüzden de annesini kırkmamak için bu konuyla ilgili herhangi bir soru sorma gereği duymadı.

Ece odasına gidecekken annesi Ayten Ece'ye seslendi, "Ağladın mı?" diye sordu birden, Ece içinden 'nereden anlamış olabilir ki? Kahretsin, keşke yüzümü yıkasaydım!' dedi kendi kendine. 

"Hayır, ağlamadım anne. Sana öyle gelmiştir." dediğinde Ece, Ayten bir şey demek istemedi. Ece'nin üstüne gitmek istemiyordu.

"Seni anlıyorum Ece, Oytun'dan çok çektin ve bana söylemedin. Alp'in de senin gibi babasız kalmamasından korkutun ama bugünleri atlatacağız, derin bir nefes alacağız sana söz veriyorum güzel kızım. Oytun yakalansın istediğin kadar gez dolaş ama şu zamanda biraz dişini sık tamam mı?"

Ayten için uzun bir konuşmaydı, Ece'nin üzülmemesi için sözlerini dikkatli bir şekilde seçiyordu. Ece'nin yüzünde beliren gülümsemeyle doğru yolda olduğunu anladı Ayten. Ece ise Ayten'in konuşmasından dolayı mutlu olmuştu, kendisi kadar annesi de üzülmüştü. Bu yüzden de onun da daha fazla üzülmesini istemiyordu.

"Tamam anne, ilk öncelikle üzülmeni istemiyorum o adamdan birlikte kurtulacağız." dedi Ece, Oytun'dan kurtulmak için her şeyi yapardı ama yapamıyordu maalesef.

"Seni seviyorum." dedi daha sonra Ece.

"Bende seni seviyorum."  dedi Ayten ve Ece'ye sarıldı.

Selam, bölüm çok kısa oldu biliyorum ama idare edin artık.

73Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin