9 BÖLÜM

32 12 84
                                    

Hayat cesurları sever. Onun içinde hata yapmaktan asla korkma. Dene, düş, kalk ama asla pes etme. Ondan sonra yenileceksin de, acı da çekeceksin, dibe de vuracaksınama bunlar senin aslında senin daha çok güçlenerek çıkmanı sağlayacak. Şunu unutma, 20 yaşındakihalin aslında asıl gücünü taşıyan halin. O dibe vurduğunda, açılmamış kanatlarının büyüklüğünü, kimsenin bilemediği halin. Zümrüdüanka kuşu misali yandıktan sonraki halini bilemezsin. Onun için hata yap, düş, kalk, yani cesurca hayatın dümenine geç. İnandıklarının peşinden git. Cesaret et. Her acıdan, iş hayatında da, özel hayatında da bir sürü işte ilk adımı atmaktan korkanlarla dolu hayat. Bir sürü hayalini gerçekleştirememiş, bir sürü yalnız ve mutsuzinsan var etrafta. Ücret, önce kendin ayaga kalk, kendi mumunla önce kendi ışığını yak.

Güçlü KadınlarÖzge Nur Küskün

Sayfa 40


Yaşamak basit bir kavramdı basitleştirmemek bizim elimizdeydi.

Ece de bunu düşünüyordu, zaten bunun için çalışıyordu her ne kadar üvey babası Oytun ona rahat vermese de yine de çalışıyordu.

"Hatırlıyor musun Ece o gece nasıl bağırmıştın? Çığlıkların hâlâ kulaklarımdan gitmiyor. Çok hoşuma gitmişti bir daha yapalım mı?" diye sorduğunda Ece'nin gözleri doldu fakat bunu Oytun'a göstermemesi gerekiyordu, direk ondan uzaklaştı.

"Şerefsiz, senin gibi bir haysiyetsizle aynı evde yaşadığım için kendimden utanıyorum. Aslında ben değil sen utanman gerek, bu adiliği sen yaptın! Sen utanmalısın." Diye fısıldadı.

Oytun ise sadece sırıtıyordu, sırıtması ve susması için yalvarıyordu fakat Oytun Ece'nin çaresizliğini seviyordu.

"Ama bu çağresizliğin çok hoşuma gidiyor, muhtaçtınız. Annen bir başına senle kalmıştı, ben olmasaydım buradaydın. Benim sayesinde şu an buradasın ve benim istediklerimi yapacaksın Ece!"

Ece dayanamayarak Oytun'a tokat attı. "Keşke annemle evlenmeseydi, senin yüzünden ağlıyorum. Çık git odamdan seni istemiyorum, şerefsiz!" diyip Oytun'a lanetler yağdırıken Oytun ise kahkaha atıyordu.

"Senin bu sinirli hallerini bayılıyorum kız."

Ece Oytun'a bir kez daha Tokat attıktan sonra odadan çıktı. Direk tuvalete giderken kardeşi Alp ile karşılaştı, gözyaşlarını silip bir şey demeden tuvalete girdi.

Kapıyı kapattığı an yere oturdu ve hıçkıra hıçkıra ağladı.

İçinde oluşan fırtına dinmek bilmiyordu sürekli o fırtına Oytun denilen adinin varlığından rahatsız oluyordu ve elinden hiçbir şey gelmiyordu.

Annesine söylemek istiyordu fakat aradı Alp olduğu için bir şey diyemiyor du kardeşini de babasız büyümesini istememesinden dolayı susmak zorunda kalıyordu.

Derin derin nefes aldı ve boş bir şekilde yere bakarken bir yandan da neden ben sorusunu düşünüyordu.

Başkaları yüzünden sürekli üzülüyorduk, neden üzüldüğümüz ise basit sebeplerden dolayıydı. Fakat bu birazcık farklıydı Ece'nin yaşadığı şey basit değildi.

Omuzlarında oluşan yük fazlasıyla ağırdı, kime ne anlatacağını tam kestiremiyordu. Annesi hala farkına varamıyordu, Ece acı çekiyordu fakat bunu göremeyecek kadar kördü. Belki de biliyordu da bilmiyormuş gibi davranıyordu.

Susmak daha kolaydı görmezden gelmek hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etmek o kadar acıydı ki.

Belki de Ece'nin yaşadığı bu tam anlamıyla sessiz kalmaktı, her şeyi söyleseydi belki de acı çekmeyecekti ya da acısı zamanına büyümeyecekti.

Bunu tam anlamıyla kestiremiyordu fakat yine de 'acaba söyleseydim ne gibi bir farklılıklar olabilirdi.' gibi sorular soruyordu kendisine.

Kapının tıklatması ile birlikte Ece kendine geldi. Hemen ayağa kalkıp gözyaşlarımı sildi, büyük ihtimalle kardeşi Alp'ti ya da annesi Ayten'di.

Burnunu silip kapıyı açtı, karşısında kardeşi Alp duruyordu.

"Ne var?" Diye sordu Ece. Sessiz ondan dolayı Alp biraz korkmuştu ama yine de cesaretini toplayıp, "ne oldu abla?" diye sordu.

Ece Alp'in sorusundan dolayı biraz şaşırmıştı. Bu tarz bir soru soracağını düşünmemişti daha çok 'hadi çık oradan' ya da 'eşyalarım nerede?' derdi fakat Alp onu şaşırtmıştı.

"Abla çok zor günler geçiriyorsun, biliyorum. Büyük ihtimalle benim yüzünden, lütfen babamın sana yaptıkları için beni bahane etme. Ben senin kardeşin olabilirim fakat babamın sana yaptığının farkındayım tekrardan söylüyorum lütfen benim için bu riske girmeye değmez. Babam hak ettiği cezayı ödemeli." Dediği an Ece Alp'e sarıldı.

Onun bunların farkında olmasına şaşırmıştı fakat bir o kadar da sevindirmişti destek alabilecek biri vardı artık.

"Teşekkür ederim Alp, biliyorsun ki benim babam yok ve senin de aynı şeyleri yaşamanı istemem, çünkü çok zor." Dedi Ece, sesi aşırı derecede titriyordu ve ağlamamak için kendini zor tutuyordu.

Alp tekrardan Ece'ye sarıldı ve derin bir şekilde Ece'nin kokusunu kokladı. "Yarın ilk işimiz yetkili yerlere başvurmak abla."

Güçlü olmak, kas geliştirip şişirmek anlamına gelmez. İnsanın kaçmadan kendi tanrısallığıyla buluşması, kendi kafasına göre vahşi doğayla iç içe bir hayat yaşaması anlamına gelir. Öğrenebilmek, bildiklerimize katlanabilmek anlamına gelir. Dayanmak ve yaşamak anlamına gelir.

Kurtlarla Koşan KadınlarClarissa P. Estes

Sayfa 111

73Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin