4 BÖLÜM

65 13 46
                                    

'Bugün adına “ileri bilim” dediğimiz şeyin büyük bölümü, zengin ülkelerin sorunlarını çözmek için zengin ülkelerde bilim adamları tarafından geliştirilmiştir. Dünyadaki yoksulların sorununa değinmek için ne yazık ki çok az araştırma yapılmıştır.'

Üçüncü DalgaAlvin Toffler

Sayfa 418 - Koridor

"Ulan neden bu adama güvendim ki? Ah Samet ah seni böyle bir anda sikerler."

Samet ayağa çoktan kalkmıştı ve yürümeye çalışıyordu. Yüzü ile karnı ağrıyordu, sokakta gördüğü insanlar ona acıyarak bakarken o ise her bakışta bir o kadar yere olan bakışlarını arttırıyordu.

Buradan gitmeliydi.

Ülkesini belki de terk etmesi daha doğruydu ama Giray ve adamları onun parasını almıştı bundan dolayı yemek alacak parası bile yokken başka bir ülkeye taşınmaktan bahsediyordu.

Birisiyle çarpmasıyla birlikte ilk başta duraksadı ve başı dönmeye başladı. Ona baktığında gözlüklü bir kızla çalıştığını fark etti.

Tam özür dileyecekken dengesini kaybedip yere düştü. Kız direk onu tuttu.

"B-ben iyiyim, bırakabilirsin." dediğinde Samet kız gülümsedi.

"Bedeniniz öyle demiyor beyefendi. Şimdi siz şöyle oturun, ben direk ambulansı arayacağım." dedi kız.

Samet'i yere yatırıp telefonundan ambulansı aradı. Kız, Samet'in durumunu anlatırken Samet ayağa kalkmaya çalışıyordu.

"Durur musunuz beyefendi? Lütfen ayağa kalkmayın, kafanıza vurdular mı?" diye sorduğunda Samet onu onayladı ve ayağa kalkmamak için zor tutuyordu kendisini.

"Kusma, kafa karışıklığı, denge kaybı, bulanık görme, baş ağrısı, kol ve bacaklarda uyuşma gibi belirtiler var mı?"

"Başım hem ağrıyor hem de dönüyor."

Kız, belirtileri görüştüğü kişiyi anlatırken Samet etrafına bakıyordu. "Sakın uyuma, ne olur ne olmaz diye ambulans gelecek. Doktorlar da seni görecek." dedi kız ve telefondaki kişiye birkaç tıbbi bir şey dedikten sonra görüşmesini sonlandırdı.

Kız, çantasından pamuk ve tentürdiyot çıkartıp Samet'in yüzündeki yaraları tedavi ediyordu.

Birkaç dakika kızı seyretti Samet.

"Kuzey'de mi yaşıyorsun?" diye sordu Samet.

"Evet, Kuzey'de yaşıyorum. Burada işim vardı." diyince kız Samet ona teşekkür etti.

Birden aklına parası olmadığı aklına geldi,

"Ambulansı çağırdın ama ben masrafları ödeyemem." dediğinde kızın yüzü düştü ve ona baktı.

"Merak etme, ben ailem bilim insanı olduğu için hastane gibi yerlerde ücretsiz olarak tedavi olabiliyor bundan dolayı da ben hallederim."

Samet teşekkür ettikten sonra ambulans geldi ve Samet'i alıp ambulansı bindirdi.

Kız Samet'i ambulansı bindirdikten hemen sonra kendisi de bindi. Sımsıkı Samet'in elini tutmaya çalışıyordu fakat doktor Samet'e müdahale ettiği için bu mümkün olmuyordu.

"Teşekkür ederim adını bilmediğim kız. Adın ne?" diye fısıldadı Samet.

"Bunun sırası değil, uyanık kalmaya çalış. Uyuma." dediğinde kız Samet'in kapanmakta olan göz kapakları açıldı ve kıza tekrardan baktı.

"Siz gözlüklüler, gözlüksüz nasıl görüyorsunuz etrafınızı, kötü değil mi bu ve Kuzey'de yaşayan birisin bilim çok gelişti göz tedavisi de geliştirmiş olması gerekmiyor mu?" diye sordu Samet.

"İlk sorudan başlamak gerekirsek gözlüksüz çok kötü bir durum çünkü her şey bulanık ve insanları göremiyorsun ama bir o kadar iyi çünkü düşünsene sevmediğin insanı görmek istemiyorsan direk gözlüklerini çıkartabilirsin. İkinci soruya gelirsek her ne kadar bilim gelişse de bazı şeylerin tedavisi geliştirilmiyor. Aynı evrimini tamamlamış fakat gelişmemiş bir beynin bildiğini sandığı şeyleri kanıtlamaya çalışması gibi, at gözlüklerini asla çıkarmayan kesimden bahsediyorum. Bilim muhakkak ki din kadar ön planda olacaktır ve gezegenlerin gezegen olduğunu,(73'te yaygın bir din kabul edilen Güneş gibi enerji ve ışık veren Dayspouse gezegenini Tanrı olarak kabul ediyor) bilimin hayatlarını kurtaracağını anlayacaklardır. Belki yüzyıl sonra belki Radikal yok olduktan sonra, belki de bir virüs çıktığında din değil de bilimin onları kurtarabileceğini anlarlar." dediğinde ambulansın durduğunu fark etti.

Kapı açıldığında hemen Samet'i çıkardılar ve acil bölümüne girerken kız da danışmaya gidip durumu anlatır.

"Kimlik lütfen."

"Kimlik mi? B-ben kimliği var mı bilmiyorum. Çantasını da göremedim... Yani sanırım, düştüğü için orada unutmuş olabiliriz." dedi gizemli kız.

"Tamam hanımefendi, parmak izinden sistemden bakarız. Hastane masraflarını siz mi ödeyeceksiniz yoksa hastanın yakınları mı ödeyecek?" diye sordu danışmadaki kadın.

Bilim kartını kadına uzattı, bilim kartı ailesinden birinin doktor ya da bilim insanı olduğunda verilen karttı ve bu kart sayesinde hastanede ücretsiz tedavi olunabilirdi.

Fakat bir başkası için ek olarak ücret ödemesi gerekiyordu.

"On yet(Yet 73'ün para birimi)"

"Ucuzmuş." diyip ödeme yaptıktan sonra koltuklardan birine oturdu.

Telefonunu çaldığında direk telefonuna baktı arayan annesiydi.

"Efendim anne."

"Anne ya anne. Kızım sen neredesin? Baban eve geldi sen yoksun, beni çıldırtmak istiyorsun kızım Orta'da nasıl bir yer olduğunu biliyorsun ve tek başınasın. Hastaneye giriş yapmışsın ne yaptılar sana? Doğruyu söyle çabuk!"

"Anne valla bir sorun yok, buranın düzgün bir yer olduğunu biliyorum. Tam sınıra gidecekken bir adam ile çarpıştık adamın beyin sarsıntısı olma şansı var. Adam için hastaneye bu yüzden geldim, adamın iyi olup olmadığını öğrendikten sonra geleceğim." dediğinde kız etrafına baktı.

"Sayın Araf orada yaşıyor hemen onu arayacağım o da senin yanında kalsın ve sonra direkt gel."

"Anne, babam konuştu mu Giray ile?"

Giray ismini söylerken fısıltıyla söylemişti. "Konuştu, yakında gelir adamlar. Eve gel de anlatırım." dedi.

Biraz konuştuktan sonra görüşmeyi bitirdikten sonra etrafına incelemeye başladı.

Orta ile Güney'deki hastaneler ve buna benzer bilimin ön planda olduğu yerlerde Kuzey'in kontrolünde ilerliyordu.

Kuzey'de Scientia(bilim) adında kurulan bir toplulukta her ilden seçilen Yaşlıların oyu ile Baş Yaşlı seçilir ve topluluğun başkanı olur. (TBMM'deki milletvekili ve TBMM başkanı gibi düşünebilirsiniz) Baş Yaşlı en tecrübeli ve en bilgili insandır bundan dolayı da sözü geçen biridir.

"Hanımefendi, beyefendinin adını öğrendik." diyen danışmadaki kadına baktı.

Danışmaya hemen gitti kız. "Adı Samet soyadı Anış. Doktor ile konuşmak isterseniz odasında şu an." dediğinde birden odadan çıkan bir doktor koşarak kırmızı odaya girdi.

"DOKTOR BEY TANSİYONU ÇOK YAVAŞ, NABIZI YAVAŞ ATIYOR!"

Bilimsellik, bilim aşkı, bilim öğretilerine karşı bir susamışlık yok ise, ne bilim, ne de bilim adamları olmaz.

Beyaz Zambaklar  Ülkesi Grigory Petrov

73Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin