16 BÖLÜM

42 9 44
                                    

Bölüm şarkısı: Ludovico Einaudi - Einaudi: Andare (Visualiser)

Ece, gözlerini istemsizce açtı. Etrafına birkaç dakika anlamsızca baktı, etrafındaki her şeyi dikkatlice bakıyordu, dağ evi gibi bir yerdeydi; şöminenin içinde yanan odun parçacıklarını duyuyordu, iki tane iki kişilik deri koltukları vardı, bir tanesinde kendisi uyuyordu. Bir tane de şömineye yakın tek kişilik koltuk vardı. Ne olduğunu hatırlamıyordu ama yavaş yavaş rüyasını gözlerinin önüne geldiğinde korkuyla etrafına tekrardan baktı. 

Rüyasında Alp ile karakoldan çıktıktan sonra yürürken önüne bir araba gelip onu kaçırmıştı. Her ne kadar yanında Alp olsa da karşı çıkacak kadar güçlü olmadığı için Ece'nin kurtulmasına yardımcı olamamıştı. Arabadayken Oytun'u gördüğünde bağırmaya başlamıştı fakat her şey için çok geçti, araba çok hareket etmiş ve yoluna devam ediyordu.

Oytun, yalandan gülümsedi ve arabada Ece'yle birlikte beş kişilerdi. Oytun, önde oturuyordu ve ikide bir Ece'ye bakıp bacaklarına dokunmaya çalışıyordu. Rüyasında boşluklar vardı, hatırlamak için gözlerini kapattı,  ama ne yapsa da arabada daha sonra neler olduğunu hatırlamıyordu fakat birden araba durduğunu ve mola verildiğini hatırlıyordu daha sonra   bunu fırsat bilip kaçtığını Oytun'un ona küfür ettiğini duyunca kızdırdığını hatırladı.

Hatırlamak için evin salonunu dolanmaya başladı. Kaçtıktan sonra nereye gitmişti ve günlerden nelerdi? Sehpanın üstünde oyuncak siyah arabayı görünce eline aldı. Kaçırdıkları arabayı hatırlamaya çalıştı fakat nasıl  bir arabayı bilmiyordu zaten arabalarla arası iyi değildi. 

Aradan birkaç dakika geçti, nerede olduğunu bilmediği için evin içinde dolanmayı düşündü belki eşyalar tanıdık gelebilirdi ve hatırlardı. 

İlk başta sessizce evi dinledi, 'evde biri var mıdır?' diye düşündü. Rüyasından dolayı bunu hiç düşünmemişti, buna rağmen evin içinde kendisinden başka kimse olup oladığını bile bilmiyordu ama birden aklına şömine geldi. Şömine yanıyordu, kendisi uyunduğuna göre evin içinde kendisinden başka biri olduğunu kanıtlıyordu. Oytun kendisini bulmuş muydu?

Kendisini korumak için bir eşya bulması gerekiyordu ve salonu incelerken uyuduğu koltuğun yanında küçül vazo olduğunu gördü, hemen oraya gidip küçük vazoyu aldı ama gözüne çarpan bir şey daha vardı.

Pencere.

Hafızasının boşluklarını unutup buradan çıkıp kaçmalı mıydı, ya kaçıran kişi Oytun değil de bir başkasıysa? 

Bunu düşündüğünde titredi, şansını denemek için pencereyi yürüdü, elindeki küçük vazoyu koltuğa attı ve pencereyi açmaya çalıştı fakat pencereler kilitliydi. Anahtarları bulmak için etrafa baktı ama bir türlü bulamıyordu. Gökyüzü dikkatini çekti, Güneş batmak üzereydi ve bundan dolayı da elini tutmak zorundaydı ya da Güneş doğar doğmaz evden ayrılmak zorundaydı. Anahtarları bulamayınca salonda diğer odaları girmek zorundaydı ve eve biri gelirse onu bulamazsa istemediği şeyler olabilirdi. 

Koltuğa attığı küçük vazoyu alıp diğer odalara girmek için üst kata çıktı, ilk kapı direkt karşısındaydı, kapı açık kahveydi ve sessizce kapıya yaklaştı ve kulağını kapıyla bütünleştirdi. Odada biri var mı diye kontrol ederken kimsesin olmadığını emin olunca kapıyı açtı. Yatak oda olduğunu fark etti, oda kahve tonlarıydı ve hoş bir oda olduğunu fark edince kendisine geldi, konu odanın tonları değil hatırlayabileceği şeyler ve pencerenin anahtarları bulmak için odadaydı. 

Odayı aramak yarım saatini almıştı fakat bulamamıştı hiçbir şey, bu sefer odadan ayrılmak için hamle yaptığında gözüne çarpan odun parçasını fark edince titredi istemsizce, bir şeyleri hatırlatıyordu ona ama ne?

73Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin