Geleceğe Adım Adım...

29 3 0
                                    

Eğreti duygular yerini müphemliğe bıraktığında kalbimin saniyelik durduğunu hissettiğim an geçmişti. Bu sefer hızlı hızlı atıyor ve sanki bütün her yerimde bangır bangır bağırıp, peyda etmeye çalışıyordu kendisini. Adeta görünmez bir yılan tüm vahametiyle her yerime dolanmış beni sıkıyor, hızlı hızlı soluk alıp vermemi sağlarken, bir yandan nefesimi kesiyordu.

Korkuyu iliklerime kadar hissettiğim peyda anlar olmuştu fakat bu o kadar barizdi ki! Koryum, eskisinden çok daha güçlü bir şekilde dönmüştü ve bilinmeyen güçlü bir varlık anlaşılan o ki Koryum'a yardım ediyordu. Eğer ki Bilge Kalin'in gördükleri ve duydukları da birer oyundan ibaret değilse, Dünyadaki işimiz sandığımızdan zor olacaktı.

Tüm bunları bir kenara koyduğumu düşündüğümde bir şey sinsi bir şekilde, bir gölge gibi, birden beliriveriyor ve onu şimdilik düşünmek istemesem de varlığını inadına gösteriyordu. Bir yandan Koryum ve bilinmeyen bir varlık, diğer yandan ise kızıllığın arkasında tüm korkutuculuğuyla ortaya çıkan ve varlığından biraz biraz emin olduğum koca yaratık.

"...artık ölümsüz olmanın zamanı geldi de geçiyor Stvorenje."

Bilge Kalin'in, Koryum'un ağzından duyduğu bu söz zihnimde dört dönüyor ve beni endişeye sürüklemekten başka bir şey yapmıyordu.

Stvorenje kelimesinin anlamı yaratık demekti ve içimden bir ses inanmak istemese de Koryum'un bu yaratıklarla bir ilgisi olduğunu söylüyordu. Ve bu da aklıma sadece büyük yaratığı getiriyordu.

Bir şeyler hem biliyor hemde bilmiyor olmak o kadar kötü bir şeydi ki! Emin olmadığım şeyi arkadaşlarıma açmak ne kadar doğru olur bilmiyordum. Gördüğüm şey adrenalinin etkisiyle olan bir yanılmacaydı belki de. Orta da kesin bir durum yoktu ve emin olana kadar bir şey anlatmamam en mantıklısıydı. En azından Koryum ile yeniden yüzleşene dek.

Kader ağlarını örmüştü ve bizi yine bir bilinmezliğin içine sokmuştu. Bu bilinmezlikte bize ışık tutacak, yol gösterecek bir şeyler bulmak zorundaydık. Aksi takdirde karanlık bizi yutacaktı.

"Bir saniye bir saniye, sen şimdi az önce Koryum geldiğimizi biliyor mu dedin?"

Sükunetin ortasında Aria'nın şaşkınlıkla dolu sesi çoğumuzun irkilmesine sebep oldu. Düşüncelerimin arasından sıyrılıp gözlerimi herkesin üzerinde gezdirdim. Bakışlar; kiminde korkulu, kiminde şaşkın, kiminde ise ne yapacağını bilemeyen, belirsizlikle doluydu.

Ortaya atılan soru karşısında daha sonrasında gözümü Aria'ya sabitleyip sakin bir sesle, "Koryum geldiğimizi bilsin bilmesin, önemli olan bu değil. Zaten her ne koşulda olursa olsun bu karşılaşma gerçekleşecek."

Göze yaklaşan kaşlar üzerimde yoğunlaşırken Sam'in bakışlarından korkmuş olacak ki bir şey söylemeyip, önüne baktı.

"Önemli olan ölümsüzlük meselesi ve bundan da önce Koryum'un konuştuğu kişi ya da Bilge Kalin'in biriyle konuştuğunu sanmasını istemesi ile bizi korkutmaya çalışması. Elimizde iki durum var."

"Ve her iki duruma da kendimizi hazırlamaktan başka yapacak bir şeyimiz yok." diye tamamladı cümlemin geri kalanını, Bay Gabriel.

"Peki ya başka kimler vardı orada?" Bellamy'nin sorusu Bilge Kalin içindi. İkili birbirine bakarken Bilge Kalin'in ince siyah kaşları çatıldı, gözlerinin etrafındaki kırışıklıklar daha bir belirgin oldu.

Bu soruyla birlikte Bilge Kalin ile aynı tepkileri verdim. Bunun sebebi daha önce bu soruyu hiç aklıma getirmeyip, kendime kızmış olmamdandı. Gelecek değişti diye öldürdüğümüz Zazir, Eko veya Martin de yaşayacak değildi ya?

Boyutlar Arası Savaş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin