Geçmişe Yolculuk 1

86 7 0
                                    

...

Ruhun bedenle bir olup hayat bulması gibi bedenim tekrar canlanırken, göğüs kafesim sıkışıp ak ciğerlerimi boğarken kocaman bir nefesle birlikte gözlerimi açtım. Kocaman olmuş gözlerim ve göğüs kafesimi tutan elim ile birlikte odada hareketlenme olunca rahatlamaya çalıştım, sanırsam geri dönmüştüm.

"Aman Tanrım, Bellamy!" diyen Clark ile birlikte rahatlığım artarken yüzüme genişçe bir gülümseyiş yayıldığı vakit, Clark'a eşlik eden Dominic'in bakışları ile bir an bende deli olduğumu düşündüm ama hayır, ben Aisley'imi gerçekten görmüş ve Ona dokunmuştum. Hiçbiri hayal değildi, birer gerçekti.

"Bellamy, dostum iyi misin?" Karışık duygular barındıran sesi ile Dominic'e bir süre baktıktan sonra kafamı aşağı yukarı sallayıp iyi olduğumu belirttim. Yüzlerinde ki acı ve kederle birlikte bir an suratım düşse de kendimi toparladım, artık hepsinin iyi bir haberi alma zamanları gelmişti.

Artık Elementlerin Efendisi gelecekti ve bütün bu umutsuzluklar, kederler, üzüntüler, acılar bitecekti.

Bir güneş doğup her yeri aydınlatacaktı.

*****

Toplantı odasının ferah ve aydınlatıcı havasına bakarken odaya akın akın arkadaşlarım giriyordu ve ben şu ana kadar sesimi bile çıkarmamıştım. Sadece Dominic ve Clark'a önemli bir şey söylemem gerektiğini söylemiştim ve Onlar önemli kelimesini duyar duymaz ne yapmaları gerektiğini anlamışlardı.

Geç vakit demeden, Aisley'i tanıyan çoğu kişi buraya gelmişti.

Küt küt atan kalbimle beraber derin derin nefesler alıp verip kendi kendime söyleniyordum ve buna tüm kalbimle inanıp, olabilecek bütün umutsuzlukları içimden atıp gülümsüyordum; her şeyin bitmesine, Aisley'in uyanmasına bir düğüm kalmıştı ve O düğüm eninde sonunda çözülecekti.

Masanın etrafını çevreleyen tüm koltuklar dolmuş, Başkan da dahil çoğu kişi buraya gelmişti. Kalan kişiler ise masanın etrafını sarmıştı ve etraf hiç olmadığı kadar sessizdi; bakışlarının altında yatan anlamı bilmesem de neredeyse bütün gözler üzerimdeydi ve kimileri gözlerini kısmış bir şey dememi bekliyordu.

Kalp atımlarım normal hızında ilerlerken derin bir nefes alıp söze başladım. Beni dikkatle dinlerlerken her birine bakıp, yüzlerinde ki ifadeyi görmek istedim. Elbette ki sevinç ve heyecan suratlarının her bir tarafında epeyce vardı ve bir çita hızında ilerliyordu. Bu beni sevindirmişti çünkü anlatımımı bitirip hemen bir yol aramaya başlamak istiyordum, bu yol acılı ve çıkmaz olmayacaktı; sonunun çok mutlu bir yere ulaşacağı bir yol olacaktı.

Ve nihayet anlatımım bittiğinde son kez herkesi dikkatli bir şekilde süzdüm ve en sonunda önümde ki kahverengi masaya doğru baktım ve dinledim; sükunetin içinden çıkacak olan sesi. Yüzlerinde ki gülümseme beni de sevindirmişti, herkeste bulunan umut tekrardan sınırı aşıyordu.

Etraf hala sessizken başımı hafifçe yana çevirerek Bay Gabriel'e doğru baktım. Onunda gözlerinin bana çevrildiğini gördüğümde gözlerinin içinde yatan şeyleri okumak istedim çünkü Bay Gabriel zeki bir insandı; dolayısıyla büyük ihtimalle ilk ve son fikir de Ondan çıkacaktı.

Bu sessizlik Clark'ın içini yeyip bitirmiş olacağından, herkesin derin bir uykudan uyanmasını ister gibi sesini yükselterek, "Ne mutlu bir haber ki Aisley'e çok yaklaşmış bir durumdayız. Bu durumda yapacak tek şey, Aisley'i oradan çıkaracak bir yol bulmak." dedikten sonra gözlerini belli kişilerde gezdirdikten sonra, "Bir şeyler bulabilen var mı?" diye sordu.

Aisley'i kurtarmayı istesem de çözüm yolu bende yoktu, bu yüzden sustum ve Bay Gabriel'e baktım. İçimden bir ses Onun bir şeyler bulduğunu söylüyordu ve umarım haklı da çıkardım.

Boyutlar Arası Savaş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin