00:01

101 9 1
                                    

Bir kitaba başlamak için bazen bir amacınız, bazen de bir duygu yoluyla yüzünüzde oluşan gülümsemenizle sizi dünyasına davet eder

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir kitaba başlamak için bazen bir amacınız, bazen de bir duygu yoluyla yüzünüzde oluşan gülümsemenizle sizi dünyasına davet eder. Bu tam terside olabilir, yüzündeki gülümsemenin sebebi aslında ağlamaktan geçiyordur ve bu çok güzel bir şey bence. Benim bir kitaba başlamak için amacım yok, hiçbir zaman da olmadı.

Bu cümlenin bir anlamı var, bu yüzden unutmayıp bir yerlere not alın.

Sıradan, klişe kelimeler benim hayatımın merkezinde yer alıyor. Çok şatafatlı cümleler edersem eğer o kişi ben değilimdir büyük ihtimal, o yerleri okumadan geçebilirsiniz.

Edebiyatta yaptığımıza göre gelelim gerçeklere, normal birisi değilim asla da olmadım. Ben Sey, hayatıma hoş geldiniz. Kısa bir özet geçeyim hemen, ben Sey Yaprak 11. Sınıfım. 18 yaşındayım, mahallenin delisi aynı zamanda Yaprak ailesinin ikinci manyak ev kedisi duruyor karşınızda. Birinci sırayı katırdım maalesef.

İsmimin garipliğini soracak olursanız o iş biraz karışık, hatta baya bir karışık ama bir gün onu da anlatacağım size merak etmeyin. Soru işaretlerini çok sevsem de aslında baya bir nefret ederim. İkisi de aynı şey gibi geliyor ama asla değiller.

Yemek yemeyi, uyumayı, film/dizi izlemeyi ve müzik dinlemeyi çok severim. Özelliklede müziğin içinde bulunan kelimelerden anlamlar çıkartmayı.

Gelelim asıl konuya, sandalyeme oturmuş karışımdaki canım duvarımla bakışıyoruz. Kesin bir şeyi unuttum ve aklıma gelmiyor.

Boş verelim, bu bende çok fazla olan bir şey.

Saat çok erken, güneşin doğmasına tahminime göre iki saat falan var. Ayakkabılarımı hızla giyip komodinin üzerindeki çantamı omuzuma taktığım gibi evden çıktım. Adım seslerim taş zeminde boş bir ses çıkarırken kapüşonumu kafama geçirip ıssız, karanlık bir sokakta sadece sokak lambalarının eşlik ettiği yolda yürümeye başladım. Başım önüme doğru eğik, kulağımda kulaklıklarımla her zamanki dinlediğim müzik ve yine ilk dersim matematik.

Otobüs durağına doğru yaklaştığımda bazen başımı kaldırıp durağa bakardım ve bu seferde aynısını yapmıştım. Boştu, içimdeki küçük çaplı mutluluk çığlıklarına hemen son verip biraz hızlı adımlarla durağa varıp banka oturup ellerim soğuktan kızarırken bineceğim dolmuşu beklemeye başladım. 

Her şeyden bihaberim, bu çok normal bir durum. Mesela günlerden ney olduğunu, şu an saatin kaç olduğunu ya da buna benzer şeyleri pek umursamam. Hiçbirinden haberim yoktur, yani kısa süreliğine yoktu. Yanıma oturan kişiye bakıp tekrar aynı şekilde gözlerimi kapattım. Dediğim gibi uyumayı seviyorum, hafta içleri sabahın 7:30' na ders koyan hocalar yüzünden bu pek mümkün olmasa da geçerliliğini her zaman koruyor.

Telefonuma gelen bildirim sesiyle cebimden telefonumu çıkartıp bildirim paneline gelen mesaja göz gezdirdim.

0551***: "Gecen gecemden güzel olsun minik, bugün günlerden Çarşamba. Saat 05:12 ve bu tarih hep böyle kalacak."

Yeni bir kitap, umarım beğenerek okursunuz. 

Şimdiden teşekkür ederim.

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın.

Otobüs Durağı / TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin