Modumuz :D
Gece:
Sey: Oğlum benim matematikle alakam aynı şu resimdeki gumball gibi ne bu afra tafra.
Sey :
Gece: Başarılar o zaman minik.
Sey: Ulan benim boyum 1.73 ne miniği?
Gece: Valla mı?
Sey: Valla,
Gel buyur buradan bak, hiçte iç açıcı durmuyor.
Gece:
Gece: Ben seni niye göremiyorum o zaman?Sey: Bulacağım oğlum seni bekle de gör.
Sey:
Sey: Gidiyorum ben.İkinci ders matematik sınavına girip çıktıktan sonra öğle arasına kadar canım uykuma dönüp tüm derslerde uyumuştum. Zil çalınca uyanıp yerimden kalktığım gibi soluğu kantinde aldım. Soluğumda kalmadı, sınavda kestiler.
Tamam hiçte komik değildi zorlamayalım. Kendime çay ve sevdiğim bisküviyi alıp tekrar sınıfa gidecektim ki telefonumun tekrar titremesiyle cebimden çıkartıp gelen mesaja baktım.
Gece: Arka bahçeye gelebilir misin?
Cevap vermeyip arka bahçeye gitmek için adımlarımı dışarıya yönlendirdim. Birkaç adım atmamla durdurulmam bir olmuştu.
"Sey, sen iyi misin?" Gökçe benim sınıf aynı zamanda da sıra arkadaşımdı. Can dost, bal böcek türünden bir ilişkimiz yoktu. Sadece arkadaştık.
"İyiyim, bahçeye çıkacağım." Bana garip garip bakarken sınıfa çıkacağını söyleyip yanımdan ayrıldı. Bende arka bahçeye gidip banklarda oturan kişilere bakınmaya başladım. Kimseyi tanımıyordum ve kimsede bu tarafa doğru bakmıyordu. Telefonumu çıkartıp nerede olduğunu sormak için mesaj yazdım.
Sey: Neredesin? Neden çağırdın beni buraya?
Gece: Karşına çıkmam için daha vakit var minik. Biraz ilerle, sol tarafındaki bankın üzerinde senin için bir şey var.
Biraz ilerleyip dediği gibi bankın üzerindeki kutuyu gördüm. Almak için uzandığımda birisi benden önce davranıp kutuyu aldı.
"Aldığın kutu bana ait. Geri verir misin?" Elindeki kutuyu gösterip geri isteyince dudağına yerleştirdiği ukala gülüşüyle tiksindirici bir yüz ifadesiyle baktı.
"Nerden oluyormuş? İlk ben gördüm." Yanımıza gelen birkaç kız karşımdaki yellozun arkasında durdu. Birisi mal Damla, diğeri ise beyin özürlü Su.
Birisi beni aramaya başladığında büyük ihtimal Gece olduğunu düşünmüştüm ki bu abimdi.
"Bad boy arıyor..." şaşkınlıkla telefona bakıyordum. Abim genelde beni aramazdı, yurtdışında yaşadığı için saatlerimiz uyuşmuyordu.
"Bekle yelloz, alacağım o kutuyu senden." Dedim ve oradan ayrıldım. Biraz uzaklaşıp boş bulduğum bir yere geçip gelen aramayı cevapladım.
"Alo, Sey."
"Abi? Genelde bu saatte aramazsın beni n'oldu? "
"Okulunun önündeyim."
"Gerçekten mi? Burada mısın?"
"Evet, sizi çok özledim. İlk uçakla geldim."
"Tamam bekle orada, bir işim var onu halledip hemen geliyorum."
Telefonu kapatıp yellozun yanına gittim. O kutu bana verilmişti ve onu almalıydım. Deliydim, bunun hakkını da paşa paşa vermem gerekiyordu.
"Bana ait olanı alayım." Mal mal suratıma bakarken acelem olduğu için kutuyu alıp abimin yanına gitmem gerekiyordu.
"Üçe kadar sayacağım vermezsen eğer olacaklardan ben sorumlu olmam."
"Delinin zoruna bak, bu kutu bana ait bir kere." Kutunun üzerindeki ismi gösterdi ama benim ismim yazıyordu. Üzerine doğru yürüdüğümde benden korktuğunu net bir şekilde anlamıştım.
Kulağına doğru yaklaşıp "Evet deliyim hem de en manyağından," dedim. Beni kendinden uzaklaştırmak için geriye ittiğinde birisinin ayağına takılıp yere bir seksen yapışacaktım ki biri belimi kavrayıp geriye çekti.
"Dikkat et Sey." Biri dediğim kişi galiba bir erkekti ve ben onu tanıyordum.
Fazladan bir bölümden bir şey olmaz, umarım beğenmişsinizdir.
Oy verip, yorum yapmayı unutmayın. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Otobüs Durağı / Texting
RastgeleGece: "Gecen gecemden güzel olsun minik. " Sey: "Gecen gecemden güzel değil, Gece Ama Gündüz Olan."