14.bölüm

560 28 4
                                    

Multimedya ya güzel bi şarkı bıraktım
İyi okumalar

Herpimiz helikopterde bir yere oturmuş ve çantaları kucaklarımıza almıştık. Aramızda derin bir sesizlik vardı ama bu sesizliği Efe bozdu bana bakarak ‘’ komtanım şu an hedef annenizi kurtarmak mı? Yoksa o şerefsizi yakalamak mı?’’ diye sordu gözlerimi ona çevirip ‘’komutanın ben değilim’’ diyip kestirip attım. Ben yere bakarken hepsinin gözlerini üzerinimde hissetim,ama bir şey demedim. ‘’ ikiside’’ diyip cevap verdi Efeye Zahir. Aramızdaki gerginlik sürerken Mehmet araya girdi ‘’ komutanım bana düşmez ama tim’in arasında gerginlik olunca çalışamıyoruz aranızdaki gerilim bizide geriyor’’ dedi kafamı ona çevirip bütün kötü bakışlarımı attım. ‘’ Mehmet aramızda gerginlik yok bi şerefsizin kızıyla muhattap dahi olamam’’  sözleri hançer gibi saplanmıştı kalbime. Kaşlarım çatıldı ve ani bi şekilde kafamı ona çevirdim. ‘’sözlerine dikkat et acıtmıyim canını’’ dedim öfkeyle ‘’ne yapatsın Ares ne yaparsın o şerefsizin arkasına mı geçersin’’ dedi  ‘’ sanane lan sanane benim özel hayatımdan ne karışıyorsun hayatıma hangi vasıfla ya’’ diye var gücümle bağırdım. ‘’ eğer baban şerefsizin tekise ve biz ona karşı mücadele ediyorsan karışırım.’’ Dedi ama her seferinde beni hada fazla sinirlendirdiğinin farkında değildi. ‘’ babam felan değil babam felan değil o benim öz babam felan değil benim babam öldü. Ve sayılı iş adamlarından dı, daha fazlası yok eğer o piçe benim babam gözünden bakarsanız and içerimki kafanıza sıkarım bunuda bilesiniz. Seninde derdin her neyse git içinde yaşa çünkü sikimde değilsin.’’  Dedim hiçbir şey demeden bana bakıyorlardı. Helikopterin sabit bir noktada durduğunu farkedince ayaklandım. Helikopterin ağır kapısını sinirle hızlı çektim ve hiç düşünmeden aşağıya atladım. Sonrasında teker teker tim de atladı. Karaya yaklaştığımı fark edip paraşütü açtım. Ayaklarım torağa deyince dik durdum  paraşüt üzerime düşünce. Toplandık bir araya ‘’ konuma ne kara uzaklıktayız’’ bu soru banaydı ama sert duruşundan ödğn vermiyordu ‘’1 km 380 m ‘’ dedi  ‘’kaç saate varırız’’ diye sordu bu sefer de ‘’1 saat ama koşarsan yarım saat’’ dedim kafasıyla onaylıyıp  ‘’ koşuyoruz’’ dedi benim yön vermemi beklediler çünkü bize yol göseren cihaz bendeydi.

Yarım saatin ardında hedef noktaya varmıştık ahşap çok eski ve çok küçük bi yerdi, ama etrafı yaklaşık 20 kişi ile korunuyordu. Ellerimizde uzun namnulu silahlar sırtımızda yaklaşık 10 kg lik bir çanta ile yarım saat boyunca koşmuşruk. Zahire baktığımda eliye evin etrafını sarmamızı istedi. Ufak adımlarla yaklaştık eve elimdeki uzun namnulu silahı sırtıma geçirip bıçaklarımdan birini aldım. Beni fark edene doğru fırlattım kalbini hedef almıştım ve tam 12den vurmuştum. Birkaç tanesine daha bu şekilde yaptıktan sonra, birkaç tanesinin bana doğru yaklaştığını gördüm, hızlıca diz kapağımın üst kısmındaki bölmelerdeki küçük silahlarımı aldım sırtıma bir şey çarpmasıyla kafamı hafif çevirdiğimde Zahir olduğunu fark ettim. Sırt sırta vermiş şekilde sıkıyorduk benim tarafta adam bittiğinde ona doğru döndüm, büyük ihtimal onun tarafındakilerde bitmişti ve aynı anda birbirimize döndük ama Zahirin arkasında gördüğüm 2 adamla kollarımı omuzlarına yerleştirdim oda kollarını benim bel çukurumdan diğer tarafa doğru uzattı ama kollarını belime sarmadı oda benim arkamda görmüş olmalıydı , ve üç el ateş ettim bi tanesini kafasından diğerinin ise ellerinden vurmuştum ama bu 3 sileh sesine eşlik 4 el ateş edilmişti. Zahirden ayrılıp vurduğum adamlar doğru gittim 1 tanesi ölmüştü ama diğeri bayılmıştı  cebimden çıkardığım plastik kelepçeleri bileklerine ve ayak bileklerini sıkıcak şekilde taktım ters çevirip kolunu ve ayağını birleştirecek şekilde de bi kelepçe taktım. Sonra evin kapısına doğru koştum tim kapıyı kırmak için bizi bekliyordu. Zahir de geldiğinde katıya doğru ilerledi Volkan ve ayağıyla sert bi tekme attı ama kapı açılmadı, tekrar attı ve tekrar en sonunda Evrim onu kenara iterek kapıya ilerledi ve oda tekme attım ama ilkinde başarısız olsada ikincide açılmıştı. Evrim hin bi gülüşle Volkana bakarken onları arkamda bırakıp içeri girdim ama burası sandığımız kadar küçük değil koca bi labirent gibiydi. Dışarda olduğu gibi burda da adamlar vardı. Tek tek temizleyerek başladık her birimiz ikişer şekilde dağılmıştık çünkü labirentte tek giriş olmasına rağman 10 a yakın yol vardı.

GÖREV YERİ; TRABZON Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin