18. Bölüm

538 30 11
                                    

Uzun zamandır yokum sizi çok özledim bunu bilin
Sizi çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok seviyorum



ARES
Burnuma gelen yoğun dezenfektan kokusuyla rahatsızca kıpırdandım, etrafta uğultu gibi sesleri duyuyordum ama gözlerimi açamıyordum bu beni daha fazla rahatsız etti. Karnımdaki sızlamalar baş gösterirken ben gözlerimi açma mücadelesindeydim. Sonunda gözlerimi açabiliyordum, başta bulanık görsemde sonradan görüntü netleşti yoğun dezenfektan kokusundan da anlamıştım hastanede olduğumu.

Kafamı hafifçe sağa çevirdiğimde boğazımın kuruduğunu ve nefes alırken yanmaya başladığını fark ettim. Hemen yanıma çekilmiş olan koltukta Zahiri gördüm, şaşırmadım desem yalan olur. Hatırladığım son şey o pislik herifin Alesya’nın yaşıyor olduğunu söylemesi ve Zahirin haykırışı.



Yanındaki sandalyede oturan Zahire baktım, üniforması üzerindeydi bu üniforma ona çok yakışıyordu, kollarını göğsünde birleştirmişti  kısacası pazularını göz önüne sunmuştu, sürekli çatılı olan kaşları gevşemişti, yüz hatları keskındi kirli sakalı ona ayrı bi hava katarken yüzünün güzelliğini orteya çıkarıyordu.

Kapının birden açılmasıyla Zahir yerinden sıçrayarak ayağa kalktı kafamı kapıya doğru çevirdiğimde annemin geldiğini fark ettim. ‘’ kızım!’’ diyerek yanı başıma geldi. Ona cevap vericektim ki boğazımdaki yanma hissi tekrardan baş gösterdi ‘’su’’ diye bildim Zahir hızlıca baş ucumdaki komidinin üzerindeki su şişesini alıp bardağa suyu doldurdu. Ben dikleşmeya çalışırken hemen omuzuma baskı uygulayarak geri yatmamı sağladı, yanıma daha çok yaklaştı ve aramızdaki mesafeyi kapatarak üzerime doğru eğildi ve elini başımın arkasına yerleştirdi ve hafifçe kaldırdı.



Birkaç yudum aldıktan sonra dudaklarımı kapatım bi damla çenemden süzülürken Zahir bardağı çekip ve elini çeneme süzülen damlayı sildi ve geri çekildi ve başımı nazik bi şekilde yastığa bıraktı. Odaya dolan zil sesi ile komidinde duran telefonuma baktım yazıyı göremediğim için Zahire ‘’ kim arıyo?’’ diye sordum çatık olan kaşlarını biraz daha çattı. ‘’Rusca yazıyor?’’ dedi sorgulayıcı bi tavırla  o arıyordu elimi hemen telefonuma uzattıcaktım ki yine Zahir benden önce davranıp bana uzattı. Hemen açtım ‘’
сэр пламя’’ (efendim alev) diyerek konuştum sesimi düzeltmiştim ve keyifli çıkmasını sağlamıştım. ‘’ Где ты девочка, я звоню, почему этот телефон не снимает трубку?’’ (neredesin kızım sen arıyorum niye açılmıyor bu telefon?) diye çıkıştı ve devam etti. ‘’ И сколько раз я буду говорить тебе, что меня зовут Огонь, а не пламя’’ (hem kaç kez diyeceğim adım Ateş alev değil) dedi yakınarak hafifçe kıkırdadım ama bu canımı acıtmı acıyla gözlerimi kapattım.  ‘’ Я был в эксплуатации’’ (operasyondaydım) dedim sorusuna cevap olarak. ‘’ В конце этого месяца отмечается 23-летие, надеюсь, вы не забыли’’ ( bu ayın sonunda 23.yıl kutlaması var inşallah unutmamışsındır.) dedi evet unutmuştum. ‘’ Я ничего не забываю, ты знаешь пламя’’(ben hiçbir şeyi unutmam alev) dedim yalan söyleyerek. ‘’ Я так скучаю по тебе, детка, я с нетерпением жду конца месяца’’(iyi, seni çok özledim bebeğim iple çekiyorum ayın sonunu)dedi yakınarak. ‘’ У меня сейчас есть работа, я позвоню’’(bende, şuan işim var aricam)dedim ve kapattım.


Telefonu tekrar Zahire uzttım hemen aldı ve eski yerine koydu. ‘’ ne dedi? niye aramış ?’’ diye sordu ona ters bi şekilde bakarak ‘’23.yıl kutlamasını hatırlatmak için aramış’’ dedim. Zahir bizi yalnız bırakmak adına ‘’ ben dışardayım bi soyun olursa seslenmeniz yeter’’ dedi ve çıktı. ‘’bitanem çok korktum sana bir şey olucak diye niye dikkat etmiyorsun sana bir şey olursan ne yapardım ben?’’  dedi gözlerimi ona çevirdim ‘’burdayım ve iyiyim ?’’ dedim annemin hüzünlü olan yüzünü tamame hüzün kapladı ve başını yere eğdi. ‘’iyiyim değil mi bi sorun yok işime dönebilicem?’’ dedim sorgulayıcı bir şekilde cevap vermedi. Yanımdaki hemşireyi çağırmam için olan düğmeye bastım. ‘’kızım lütfen’’ dedi hemşire hızlıca içeri girmişti ‘’iyimisiniz ağrınız mı  var?’’ dedi hemşire ‘’doktoru çağırır mısın?’’ dedim hemşire kafasını sallayıp çıktı. Hemen ardından Zahir girdi içeri ‘’iyi misin ağrın felan mı var?’’ dedi ona döndüm ‘’iyi miyim değilmiyim şimdi öğrenicez’’ dedim çok geçmeden doktor geldi ‘’nasılsın Arescim?’’ diye sordu ‘’soru sormayı bırakın ve neyim var söyleyin’’ dedim ‘’bak Ares  kurşun rahmi delip geçmiş sadece delmeklede kalmamış parçalamış, yumurtalık üretemeyecek hal gelmişti rahmi diktik ama senin iznin olmadan almamız mümkün değildi imza yetkisi olan kimsede yoktu. Üzgünüm Ares bir bebek sahibi olamayacaksın’’ dedi ne hissetmem gerekiyordu üzülmem, ağlamam, öfkelenmem, hiçbirşey hissetmedim ‘’peki bu durum mesleğimi etkileyecek mi?’’ diye sordum ‘’ vücudunda başka hasar yok rahimin ile ilgilide mesleğinde bir sorun yaşamazsın’’ dedi derin bi oh çekip kafamı geriye attım. Kafamı kaldırdığımda Zahir bana şaşkınlıkla bakıyordu bu tepkim onu şaşırtmıştı ne yalan söyliyim benide şaşırtmıştıç. Evet bu dünyaya küçücük bir beden getirmek zordu hayat o kadar iğrençti ki o minik bedeniyle savaşacak kadar güçlü değildi ve bizlerde mükemmel bir hayat yaşamıyorduk.



Doktor ‘’ ben sizi yalnız bırakım sevgilinizle konuşacaklarınız vardır.’’ Dedi ve kapıya doğru yürüdü. Kendimi dikleştirip doktora doğru elimi kaldırarak ‘’ hey doktor sevgili değiliz yanlış anladın.’’ Dedim  doktor sırıtarak ‘’ öyledir öyledir’’ dedi ve sırıtmaya devem etti. ‘’Doktoorrr!!!’’ diye kızdığımda ‘’tamam Ares hanım değilsiniz sakin bak bi sakinleştirici verebiliriz’’ dedi beni daha sinir edecek şekilde ‘’doktor sana dayak nedir? Nasıl atılır? Ayrıntılı bir şekilde göstermemi istermisin’’ dedim doktorun yüzündeki sırıtış silindi ‘’ kırılıyorum ama’’ dedi ona atabildiğim bütün kötü bakışları atım ‘’ben çıksam iyi olucak dedi ve çıtı. Kafamı sağıma çevirdiğimde Zahirin yüzünde son derce karimatik ve çekici bi sırıtış vardı. ‘’sen ne sırıtıyon ya?’’ diye onada kızdım yüzündeki sırıtışı silmeye çalışarak ‘’ben mi?’’ gözlerim devirip anneme baktım. Ama keşke bakmasaydım şuan yüzü konuşuyordu ne diyordu biliyormusunuz ‘uzun,yakışıklı,kaslı,elleri damarlı,esmer,185-190, zengin, kültürlü, efendi, mizhi anlayışı bi koca buldum kızıma’ diye bağırıyordu  ‘’hayır’’ dedim bıkınlıkla ‘’evet, evet’’ dedi annem bana karşılık olarak ‘’ hayır ama ya hayır’’dedim annem herzaman ki sırıtışıyla ‘’ship ship ship’’ dedi ve Zahire baktı sonra ‘’ben çıkıp su felan alıcam birşeye ihtiyacın var mı?’’ diye sordu kafamı olumsuz anlamda salladım, annem çıkıp kapıyı kapattı. Zahire döndüm ve ‘’yatağı dikleştirir misin?’’ deye rica karışımlı bi soru sordum yanıma geldi ve yatağı dileştirdi sonra ayaklarımın dibindeki kanlan boş yere oturdu. ‘’o kadar sertsin ki hiçbir  şey anlayamıyorum ne hissediyorsun çözemiyordum ne yapmak istiyorsun anlamıyorum sanki sana ne derlerse desinler ne yaparlarsa yapsınlar dimdik durup hiç sarsılmayacak gibisin’’ dedi yüzümün her santimini ezberlemeye çelışır gibi ‘’böyle olmayı ben seçmedim hayat beni bu hale getirdi, onun yokluğu beni bu hale getirdi ben istemedim böyle olmayı.’’ Dedim.


  ‘’sana her baktığımda içim titriyor sana neden bu kadar çekiliyorum neden içimde biryerlerde benin varlığını hissediyorum,neden he gözümü kapattığımda senin güzel yüzün beliriyor karanlığın içine güneş gibi, neden Ares’’ dedi acı çeker gibi aklım o kadar karmaşıktı ki ne hissediyordum bilmiyordum ama onun bana iyi geldiğini ilmeyecek kadar da salak saftirik değildim.

Yüzlerimiz biririne yaklaşmaya başladı, elini yavaşça yanağıma yerleştirdi. ‘’ neden beni itip o kurşunu yedin?’’ dedi  gözlerinin içine baktım ‘’çünkü sana zarar gelsin istemiyorum’’ dedim birbirmize  o kadar yakındık ki nefesim dudaklarına çarpıp tekrardan bana dönüyordu yavaşça gözlerimi kapatım dudaklarıma dudakları değdiğinde içim titredi, dudakaları dudaklarımı kavradı ve ruhunu dudaklatımın arasına bıraktı, ona karşılık vererek üst durdağını dudaklarım arasına almıştım, o kadar masum öpüyordu ki daha önce hiç böyle hisstmemiştim.

Bizim dudaklarımız hala birleşikken kapı gürültü ile açıldı ve kapıdan içeri ‘’ ABLAĞĞĞ!!!’’ diye bağırarak Barın girdi. Hızlıca ayrılsak ta görmüştü bizi dudakları aralandı ‘’ amen tenrım, amen tenrım, amen tenrım!!!’’ diye bağırdı  ve devam etti ‘’ vay ben ölem, vay ben gör olam, oy hafıza kaybı geçirem doktor, doktor al beynimi doktor’’ dizlerinin üzerine çökmüş dizlerini dövüyordu sonra kapıya doğru dönerek ‘’ beyler bunlar sevgili olmuş keee’’ diye bağırdı. Birden kapının kenarına beş tane kafa büyükten küçüğe sıralanmıştı tam kapının karşısında ise Albay ve Annem duruyordu.

🖤🥊🖤🥊🖤🥊🖤🥊🖤🥊🖤🥊🖤🥊

Sizi çok seviyorkeeeee
K5JYN5JEIÖ2ILI3MEÖPDÖEIŞIWŞIEŞEIJŞEŞ

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 29, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÖREV YERİ; TRABZON Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin