Genç kadın sırtını nemli duvara dayamış;yeraltı kanalından akan suya bakıyordu.Şehir şebekesinin klorlu kokusu ciğerlerini ağrıtsa da buna rağmen cebindeki sigara paketini çıkarmış;ve tek bir dalı dudaklarına götürmüştü.Çakmağını yavaş hareketlerle yakmış,başını dizlerinin arasına almıştı.
Yanında konuşan lanetli yaratıkları duymazlıktan gelmeye çalışıyordu.Şu anki ruh hali bunu zorlaştırsa da yine de onları görmezlikten gelmeyi başardı.Ne de olsa hayatı boyunca bunu yapmıştı.Onları görmeden,görmüyormuş gibi davranmaktan yorulmamıştı.Çünkü bir başka çaresi gibi yok gibi hissediyordu.Elini göğsünün üstüne götürdüğünde kalbinin çarpıntısını parmaklarının ucunda hissetmişti.
"Çok canım yanıyor."dedi lanetli yaratık ona yaşlı gözlerle.Genç kadın ise gözlerini kapalı tutmakta,yana doğru bakmamakta kendini diretmişti.Parmaklarının arasında olan sigaradan bir kez daha derin bir nefes aldı.Uzun süredir sigara içmediği için ufak bir öksürük gırtlağından çıkıverdi.
"Beni neden görmezden geliyorsun."diye sordu aynı yaratık bir kez daha.Sesindeki keder hor görülemeyecek kadar acı vericiydi.Genç kadının gözleri bu sefer aralanmış,karanlıkta rengi seçilemeyen koyu renkli gözleriyle bakmıştı.
"Neden mi görmezden geliyorum?"dedi soğuk sesiyle.Tuttuğu nefesini geri verirken sigarasını ilerideki su birikintisine fırlattı."Görmezden gelinen biri,başkaları için duyarlı olabilir mi?"
Kelimeler acımasızca dudaklarından dökülürken karşısındaki yaratığın ne hissedeceğini önemsememişti.Lanetli yaratık ufak bir çığlık atsa da genç kadın bu çığlıktan etkilenmedi.Seslere kulaklarını kapatmaya,zihnini olaylara açmamaya kendini uzun zamandır alıştırmış, duyasızlaşmıştı.
Kendini zorlayarak ayağa kalkarken pantolonuna gelen tozları silkmiş;yere bıraktığı şemsiyesini eline almıştı.Yavaş adımlarla bu kanaldan uzaklaşırken,arkasındaki yaratıktan aynı kendisi gibi lanetli kelimeler çıkıyordu.
Şemsiyesini açarken ayakkabılarına ufak bir bakış attı.Her zaman hava durumuna uygun giyinse de bu sefer büyük bir hata yapmış,soğuyan havaya karşılık bedeni titremişti.Bu yağmurun altında durmak iyi bir seçenek olmasa da omuzları silkti.Olan oldu diye düşündü içinden.
Yağmurlu havalardan nefret ederdi.Bu boş dünyada kalbini daha da boşaltan bu inanılmaz derece anlamsız yağmur ona büyük bir hüzün verdi.Başkaları gibi ufak şeylere anlam yüklemeyen biri olsa da ,anıları onu rahat bırakmıyordu.
"Ne yazık."
Alaycı bir ses onun arkasından konuştu bir zehir gibi.Gülümseyişi,ses tonundan dahi belli oluyordu."Böyle bir kadının,tek başına karanlık bir sokakta yürümesi tam bir talihsizlik."
Genç kadının narin parmakları arasındaki tuttuğu pembe renkli şemsiye kaldırımı boylarken,iki el silah ateş sesi duyuldu.Sağ elinde tuttuğu silahını biraz aşağıya indirdi.Gözlerini kısmış;hedefine doğru bakıyordu."Kaçırdım mı?"dedi sakin sesi.Sol elini kullanmasına rağmen,sağ eliyle de atış yapmayı öğrenmişti.Az önce ona,neşeli şekilde konuşan hedefi gözden kaybolmuştu.Ancak bir anda,kolyesinin ucunda hissettiği parmaklar ile gözleri şaşkınlıkla daha çok açıldı.
"Iskaladın."dedi daha da keyifli bir sesle.Parmakları biraz daha aşağıya kaymış,genç kadının gömleğinden içeri girerek,kalbinin tam üstünde durmuştu.Tırnakları yumuşak narin teninin üstünde batıyor,canını yakıyordu.
"Bir kadına dokunmayalı uzun süre olmuş,nasıl hissettirdiğini unutmuşum."dedi daha çok gülerken.Sesinden yayılan şehveti açıkçça belli ediyordu,karşısındaki genç kadın ise sakinliğini hala koruyabiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Born to Die//Gojo Satoru
FanfictionGojou Satoru x Oc -Rahatsız edici öğeler bulunabilir. (i don't have any character except my Oc)