Not:Uyarı yapmama gerek var mı bilemedim.İyi okumalar.
Genç kadın üzerinde yakışan kahverengi bir ceket giymişti.Boyalı olan omuzlarının üzerinde kızılımsı saçları beyaz teniyle uyumluydu.Güneş gözlüğünü gözünde,kulaklarını takmış;ritmik bir şekilde başını sallıyor ve aynı zamanda yürüyordu.Çevresinde yürüyen Tokyolular onun bir turist olduğunu düşünüyordu.Oysa Eva Franz,yıllar önce bu göç etmiş ailesi ile birlikte bütün Tokyolular kadar bu şehirliydi.Kırsal kesimi terk etmiş;daha iyi bir hayat ve herşeyi unutmak için bu şehre gelmişti.
Şehrin kurallarını görmezden gelerek cebinden çıkarttığı sigarayı dudaklarını götürmüş;çakmağını hızlıca çakmıştı.Ancak titrek elleri birkaç hamlede,zorlukla ateş çıkartmayı başarabilmişti.Eskiden elleri,antikacı bir saatçi ya da bir cerrah kadar sabitken şimdi ise titremediği bir an yoktu.Başını gökyüzüne kaldırmış;dudaklarından çıkan dumanı abartılı bir şekilde üflemişti.Sona yaklaştıkça hem sabrı tükeniyor hem de olacakları kabullenmeye başlıyordu.Fırtına önceki bu sessizliği;tüm gün müzik dinleyerek atlatmaya çalışıyordu.Ancak geceleri müzik dinlerken ağlamasını bastırmak için ısırdığı yastıkları gören Mahito'nun anlamsız sorularını cevaplamak tam anlamıyla bir işkenceydi.
Genç kadın içten bir gülümseme ile yürümeye devam ediyordu.Onu bugün üzecek ya da hiçbir şey olamayacaktı.Son kumarını oynamaya giderken tek yardımcısı elindeki sigarası ve kulaklığıydı.Şarkının sözlerini dudaklarından dökülürken,nefesini düzenlemeye çalıştı.Şarkıda da dediği gibi 'kim olduğunu affetmek,kazanmak için durduğun şey için.Sadece saklanırsan bunu bil.'
Genç kadın birkaç hafta sonra olacaklardan ötürü kendisini affetmek zorunda kalmak zorunda olup olmayacağını bilmiyordu fakat iç hesaplaşmasını çoktan bitirmişti.İşler ne kadar çirkinleşirse çirkinleşsin geri dönmek yoktu.Başını boynunun üzerinde taşıyabileceğini düşünmese de içine battığını bu bataklığı güzel bir oyunla kapatmak istiyordu.En azından içinde kalan hiçbir şey olmamasını istiyordu.Pişmanlıkla savaş meydanına giderek,gözleri ve dizleri titreyerek bu işe devam edemezdi.
Güneş gözlüklerini hafifçe indirdiğinde bakışları caddenin karşısındaki kafede oturan mutlu iki insanı buldu.Dudakları tekrar sigarayla buluştuğunda derin bir nefes çekme ihtiyacında bulundu.Ciğerlerine inen fazla nikotin gözlerinin bir anlığına kararmasına neden oldu.Baktığı kişi de güneş gözlüklerini takmış;bir elini çenesine dayamış;karşısında duran kadını dikkatlice ve gülerek dinliyordu.Parmaklarını,masada duran fincanın kulpuna nazikçe yerleştirmiş,dudakları ise beyaz porselenle buluşmuştu.
Genç kadın bu hareket karşısında gözlüklerini bakışlarının kapanması için ileri itmişti.Sigarasını yere atmış;botlarının üzerinde söndürmüştü.Ekim ayının soğuk rüzgarından dolayı ellerini ceketinin cebine sokmuştu.Hızla sırtını dayadığı duvarla ufak bir pat sesi çıkmıştı.Caddenin karşısına dönen mavi gözler;kırmızı ışıkta bekleyen arabalar ile yürüyen birkaç yayayı görmüştü."İlginç."demekle yetindi sadece.
Eva,cebinde duran telefonunu çıkartmış;saatin sadece öğle vakti biri geçtiğini öğrenmişti.Telefonunu cebine koydu ve sırtını duvardan tekrar ayırdı.Adımları trafik lambasını bulmuş;yeşil ışığın yanmasını bekliyordu.Arabalar bir bir dururken gözlerini masada oturan iki kişiden çekmiş;kendinden emin adımlarla yürüyerek cam kapıya doğru ilerlemişti.Kapının kulpunu derin bir nefes alarak ittirmiş;kapının yukarısında duran zil güzel bir ses yayılmıştı.
Güneş gözlüğünü hala çıkarmamış;birkaç kişinin beklediği sıraya girmişti.İnsalar yiyecek siparişi veriyor;bazıları ise oturacapı masanın numarasını veriyordu.Dışarı masaları ile kafenin iç mekanı şeffaf bir cam bölmelere ayrılmıştı.Eva,cebinden bin yenlik banknot çıkarmıştı.Önündeki insanların hepsi gidip,sırası boşaldığında ise kasiyere gülümsedi."İyi günler,karton bardakta siyah çay,lütfen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Born to Die//Gojo Satoru
FanfictionGojou Satoru x Oc -Rahatsız edici öğeler bulunabilir. (i don't have any character except my Oc)