Not:Arkadaşlar kafası karışanlar için belirtmek istedim.İtalik yazılar geçmişi,normal yazı tipi ise şimdiki zamanı temsil etmektedir.Hikayenin karışık olduğunu biliyorum ancak daha başlangıç bölümlerindeyiz.Hikaye ilerledikçe,konuyu anlamanız kolaylaşacaktır.Hepinize iyi okumalar.
'İnsan içide sahip olduğu gücün en erken ne zaman farkına varır?Etrafı zorluklarla çevriliyken mi yoksa ölüm döşeğinde mi?Yoksa hiç bir şeyin farkında değil iken;yalnızca evlerindeki kanepenin üstünde otururken mi?'
"Güzel bir seminerdi."dedi genç adam.Ortağının durgun tavırları dikkatini çekmiş olsa da;Eva'nın ani sert çıkışlarıyla karşı karşıya gelmek istemiyordu.Bunun yerine,ne olduğunu öğrenmek için basit bir cümle kurmuştu.
Eva ise başını sessizce sallamış;masada duran dosyaları eline alarak oturduğu yerden kalkmıştı.Ortağı ise onu takip etmiş;hızla genç kadının arkasından yürümeye başlamıştı.İkisi de konuşmadan öylece koridorda yürüyorlardı.
"İyi değilsin."diye itiraf etti genç adam.Eva,sanki kulaklarını tıkamışçasına,yüzünde hiç bir mimik değişimi olmadan kendine sahip çıkabilmişti.
"Haftalardır ten rengin gittikçe soldu.Yemek yiyemiyorsun,kötü bir kokuda kusuyorsun.Doktora gitmen gerektiğini söylemeli miyim yoksa üstlerimize işini aksattığınla ilgili şikayette mi bulunmalı mıyım?"
"Beni tehdit mi ediyorsun?"genç kadın başını geriye çevirmiş;ona kızgın bir şekilde bakan adama ilgisiz bir şekilde sormuştu.
Genç adam bir kaç adımla ortağı olan genç kadına yaklaştı."Kendine gelmeni söylüyorum;niyetimi bildiğini düşünüyorum."
Eva gözlerini kapatarak derin bir nefes almıştı.Şu an hangi cümleyi kursa da karşısındaki zeki adamın buna kanmayacağını biliyordu.Onu onaylarcasına başını salladı."Pekala."dedi güven dolu bir sesle."Bugünlük sen beni idare et;ben ise doktora gideceğim."
Genç adam sesini çıkarmasa da bu cümlenin bir yalandan ibaret olduğunu biliyordu.Eva'nın haftalar içindeki davranışlarının değişimini gözlemlemişti.Her on dakikada bir sigara içme alışkanlığı kaybolmuş;sabah kahvelerinin yerini şişe sulara bırakmıştı.
"Tamamdır."dedi genç adam normal bir ses tonuyla."Saha keşfine çıktığını söylerim.Dikkat et."
Genç adam,Eva'nın yanağına ufak bir öpücük kondurmuş ve daha sonra ters yöne doğru yol almıştı.Genç kadın,bir anda ağlayacağını hissetmiş;nefesi ise boğazında tıkalı kalmıştı."Sakinleş Eva."dedi kendi kendine.Evine gitmeli;ne yapacağı konusunda bir yol haritası çizmeliydi.Açık konuşmak gerekirse,Eva tam anlamıyla kaybolmuştu.Rüzgar onu nereye savurursa oraya gidecek bir ruh halindeydi.Dipsiz bir kuyunun içine de düşebilirdi ya da kendisini aydınlık bir gelecek içinde de bulabilirdi.
Anahtarı çevirmesi ile birlikte;kapının açık olduğunu anlaması aynı anda gerçekleşmişti.Belindeki silaha uzanmış ancak çok geçmeden,mutfak tezgahına yaslanmış adamı görmüştü.Ayağı ile kapattığı kapının çıkarttığı ses,genç adamın bakışlarını kendisine çevirmişti.
"Dolabında soğuk bir içki bulamamak beni biraz sinirlendirdi."diye söze başladı adam gülerek.Eva ise silahını çıkartmış;emniyet konumuna getirerek girişte duran komidinin üstüne bırakmıştı.
"Evime izinsiz girmen de beni sinirlendirdi."diye karşılık verdi duygusuz bir ifade ile."Süslü malikhanenden kalkıp bir memurun kapısını kırmak için motivasyonun nedir acaba?"
Naoya,yasladığı tezgahtan uzaklaşmış;yavaş adımlarla avına doğru yaklaşmaya başlamıştı.Tek eli,narin bileği bulmuş;diğer kolu ise genç kadının ince belini sarıvermişti.Dudaklarını hiç de sakınmadan genç kadının dudaklarına yaklaştırdı."Ruhunun derinliklerine kadar izinsiz inmem sana rahatsızlık vermiyorken;buna takılman oldukça gülünç."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Born to Die//Gojo Satoru
FanfictionGojou Satoru x Oc -Rahatsız edici öğeler bulunabilir. (i don't have any character except my Oc)