Havluyu başının iki arasına almış;ıslak saçlarına doğru tutuyordu.Yere çökmüş hali,yenilgiyi kabul etmiş bir şekilde durumu kabullenmişti.Kalbinden pompalanan kan parmak uclarına gitmiyor gibiydi çünkü elleri buz kesmiş,dudakları morarmıştı."Ne var?"dedi karşısındakine bakmaya tenezzül bile etmeden.Nasıl davrandığının pek bir önemi de kalmamıştı artık.
Kimonosunun içindeki uzun saçları adam ise dizlerinin üstüne eğilmiş;parmak uçları genç kadının çenesini bularak ona doğru kaldırmıştı.Geto'nun bedeni hiçbir şey demiyor;keskin bakışları karşısındaki bedenin ruhuma işliyordu.Bu derin bakışmanın sonu gelmeyeceğini bilmeleriyle dudakları aralanan genç adamın bedeni olmuştu.
Genç kadın ise çenesinde duran parmakları elinin tersiyle ittirmişti.Sinirli ruh hali,karmakarışık aklı kendini kötü hissetmesine neden oluyordu."Hırsıma yenik düşecek kadar alçalmadım."dedi kendinin bile inanmadığı bir yalana.Ancak bedenini saran tüm bu zehirli his,onu daha da bitirmeye sebebiyet veriyordu.
Suguru Geto'nun güzel bedenine saklanmış kirli ruh ise genç kadını kollarından sıkıca tutmuş ve ayağa kaldırmıştı.Duvara vurduğu narin beden,acıyla gözlerini buruşturmuştu.Her ne kadar lanetli enerjisi olsa da,basit ve zayıf bir ruhtu Eva'nınki.Karşısındaki bu kadar güçlü olan kişilere hiçbir şey yapamayacağının farkında olacak kadar da akıllıydı.
Gözlerinin önüne gelen bir tutam saçı,genç adam elini tersiyle itmişti.Genç kadının temkinli bakışlarıyla temastan vazgeçmedi.Dudakları yana kıvrılmış;içinde bulunduğu durumdan keyif almaya başlamıştı.İpek gibi sesi,tüm odayı doldurdu."Yoksa aşık mı oldun dedektif?"
Zamanın akışının bu soru ile yavaşlayacağını hesaba katamamıştı.Eva,kendisiyle savaş vermekle uğraşmaktan çekinmiyordu.Kollarını büyük bir güçle tutan adamdan kurtulmaya çalışıyordu.Onu dikkatlice izleyen bakışlardan usanmıştı.
"Ben yalnızca çok üzgünüm."dedi bedenini özgürlüğüne kavuştururken.Kısa bir süre sonra olacaklardan ve bunda kendisinin de parmağı olmasından nefret ediyordu.Hayatı boyunca birilerinin elinde kukla olmanın verdiği hissi,tam olarak şu an doruk noktasında hissediyordu.
"İnsanlar üzülür ancak çaresini bulamazlar.Ağlayıp sızlayarak herşeyi düzeltebileceğini mi sanıyorsun?"
"Kimse öyle bir şey sanmıyor."diye karşılık verdi genç kadın."Kimse bunu söylemiyor,ya da aksini iddiaa etmiyor.Herşeyi bildiğini sanarak bana üsten bakmaktan vazgeç."Sözlerini bitirirken genç adamın üstüne doğru yürüdüğünü farketmemişti.Gözlerini kısmış;hissettiği acizlik ve üzüntü ile biraz daha sakin bir tavıra bürünmüştü.
"Bu dünyada çok kötü insanlar vardır ama benim gibi arafta kalan,hayatları başkalarının elinde kukla olanlar da vardır.Kimseye ders verecek ya da büyük laflar edecek kadar bilge değilim ancak üzüntümü hissetmekte özgürüm."
Kelimeleri zeki ve güçlü olan karşısındaki kişiye ulaşmıştı.Bunca zamandır elinde kukla ettiği,bir mihenk taşı olarak gördüğü bu lanet dolu bedenin aslında derin düşünceleri olduğunu,kaybolmuş bir ruhtan ibaret olmadığını yeni anlayabilmiş.Çünkü normalde,uzaktan bakan bir kişi,dedektif Eva Franz'ın yalnızca umutsuz bir vaka olduğunu söyleyebilirdi.
//
Genç kadın için lanetli enerjiyi takip etmek çocuk oyuncağından basitti.Bunca zamandır ortalarda gözükmemesini öğrencilere nasıl açıkladığı bilmiyordu.Belki de onu gören öğrenciler şaşkına döneceklerdi ya da haberleri olmadığı için normal karşılayacaklardı.
Jujutsu lisesine bu gecenin karanlığında rahatça girebilmesi kolay olmuştu.Onun istediği olması bu kadar kolay giremeyeceğini o da çok iyi biliyordu.Altı göz tekniğine sahip bir adamın,yakınlarında olan herşeyden haberi olmayacağı beklemek yalnızca aptallık olurdu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Born to Die//Gojo Satoru
FanfictionGojou Satoru x Oc -Rahatsız edici öğeler bulunabilir. (i don't have any character except my Oc)