Genç adam gözlüklerini ceketinin cebinden bulmuş;geri takmıştı.Başını çevirdiğinde derin nefesler içinde uyuyan kadını gördü.Yarasından sızan kan,yatak çarşafına bulaşmıştı.Kapalı gözleri,morarmış göz altları ve yanağından akıp giden gözyaşı genç kadının iyi olmadığı gösteriyordu.Uykusunda hiç de güzel olmayan bir rüya görüyor olmalı diye düşündü Satoru.
Yerde duran siyah tişörtü eline alıp giydi.Satoru,içten içe burda ne aradığını düşünüyordu.Belki de Jujutsu Lisesine geri dönmeli,bu saatte öğrencilerini rahatsız etmeliydi ancak yaptığı tek şey;uzun süredir uğranılmamış bu evde ne yiyebileceklerini düşünmekti.
Ellerini tezgahın üzerine dayamış; başı öne düşmüştü.Mavi gözleri boşluğa bakıyor olmasına rağmen düşünceli olduğu belliydi.Birkaç gündür yaşadıklarını aklında bir köşeye koymaya çalışıyordu.Ne yaparsa yapsın,Eva'nın artık onun için herhangi biri olduğu yalanını kendine inandıramıyordu.
Genç kadını silmeyi hedeflese de tüm bu durumda kendisi zararlı çıkmıştı.Tek bir bakışıyla tüm aklı alt üst olmuş;evde bir başına bekleyen kadının ayağına kadar gelmişti.
Kahve makinasının çıkardığı sesle düşüncelerinden ayrılmış;raftan çektiği iki bardağı tezgaha koymuştu.Her zaman kendi kendine konuşan neşeli tavrının aksine uzun zaman sonra bu kadar sessizdi.
Mutfak kapısının eşiğine yaslanmış ve uykulu gözlerle onu izleyen kadının farkında olsa da tepki vermemişti.Bardakları masaya koymuş sandalyeyi yavaşça çekerek oturmuştu.
Genç kadın da sesini çıkarmadan onun yanına gelmiş ve diğer sandalyeye yan oturmuş;sırtını duvara yaslamıştı.Gözlerini çekinceli bir ifadeyle genç adama yöneltti.Gojo,bakışları fincana dönük,sıcak kahveye attığı şekerlerin çözünmesini izliyordu.
"Bir şey demeyecek misin?"dedi kadın içten içe bir korkuyla.Onun bu sessizliğinin iyiye işaret olmadığını biliyordu.Gojo'yu görmek,onunla birlikte olmak daha iyi hissettirir sanmıştı ama hiçbir şey değişmemişti.
Genç adam ise burnundan kayan gözlüklerine aldırış etmemiş,mavi gözlerini genç kadına yönelterek "Ne dememe istersin?" diye sormuştu şaka gibi.
Eva'nın omuzları üzgünlükle düşmüş;boğazında oluşan o acıyı bastırmak için kahvesinden bir yudum almıştı."Basit bir kötü olsam,herşey daha kolay olurdu."demişti dudaklarını ısırarak."İkimiz de bu kadar düşünmek zorunda kalmazdık."
Gojo Satoru'nun güzel ve eşsiz bakışları genç kadından çekilmiş;tekrar masaya yönelmişti.Karşısındaki kadına bakmak,sanki bir şeylere,inandıklarına ihanet etmek gibiydi.'Şansına küs Satoru.' dedi kendine doğru içinden.'Yolunu kaybetmiş,kötülerle yakınlaşmak senin kaderin.'diye devam etti Geto'yu hatırlayarak.
Tek elini havaya kaldırmış;parmaklarının ucu genc kadının kazağında,tam kalbinin üstünde durmuştu.Hafifçe dokunurken genç kadının titrediğini farketmişti."Neler yaşadığını tam anlamıyla bilmiyorum."Parmaklarını biraz daha kazağın üstüne bastırmıştı."Sana zarar vermeden,buradan geçenlerin ne olduğunu bilemem."
Kalbinin üstünde duran parmaklar,genç kadını daha büyük bir üzüntüye sürüklemişti."İnsan olsun,sahir olsun herhangi bir yaşantında bir kan gölünün etrafında durmaktan yorulmuştum."dedi genç kadın.Üzerinde duran parmakları tutmuş;ayağa kalkmıştı.Diğer eli genc adamın yanagını bulurken,bakışlarını ona kaldırttı.
"İnsanın başına,bu hayatta her şey gelebilir Satoru."dedi genç adamın elini sıkıca tutarken."Kendi hayatımı mahvettim,bundan çıkmak için bocaladım ve sizleri kullandım ancak yine de başaramadım."Baş parmağı,genç adamın yanağını hafifçe okşuyordu.
Gojo,genç kadının yavaş ve yumuşak dokunuşlarına dayanamamış;gözlerini kapamıştı.Başını genç kadının göğsüne koymuş;az önce tehdit ettiği kalbin kalp atışlarını dinlemeye başlamıştı.Eva ise genç adamın kucağına oturmuştu.Kollarını onun boynuna dolamış;şefkatle saçlarını okşuyordu."Keşke başka şartlar altında tanışsaydık."diye fısıldadı beyaz saçlara doğru."Daha sıradan hatta lanetleri bile göremeyen biri olsaydım,beni sever miydin?"
Gojo Satoru,kulağını genç kadının kalbine dayasa dahi dediklerini duymuştu.Elleri genç kadının belinde,sessizce bekliyordu."Başına bir şey gelmeden önce Zeninlerin oğlu yerine benimle karşılaşabilirdin."dedi göz teması bile kurmadan."O zaman herşey çok farklı olurdu."
Genç kadının iki eli de göğsüne yaslanmış yüzü buldu ve kendisine doğru kaldırdı.Mavi gözler tembel bir şekilde Eva'nın kahverengilerini buldu."Bu da ne demek şimdi?"dedi bakışları kısılırken.Parmakları biraz daha sinirle ve sıkıca onu tutuyordu."Geçmişimle ilgili yapabilecek hiçbir şeyim yok.Sorumun cevabı bu değildi."
Gojo,ellerini genç kadının belinden çekmiş,yanağını tutan elllerin üstüne getirmiş,onları kendini uzaklaştır ancak narin eller hala avuçlarının içindeydi.Parmaklarını narin parmakların arasından geçirmiş;düşünceli bir şekilde bakışlarını geri indirmişti.
"Böyle sorular sormaya devam edeceksen yalnızca zarar göreceksin."
"Öyle mi?"dedi Eva,sessizce.Karşısındaki adamın kendinden emin ve soğuk tavrı onu paramparça etmeye yetmişti.Hayalkırıklığı gözlerinden okunuyordu.Ellerini tutan ellere baktı.Sakince,onun canını acıtmadan tutuyordu.Aynı eller onu yaralamış,bilincini kapanmasına neden olmuştu.Bakışlarını genç adama doğru tekrar yöneltmiş;alnını onun beyaz saçlarına dayamıştı.
"Senden vazgeçemiyorum."diye fısıldadı Eva gözlerini kapatırken ."Ne zaman oldu,ya da ne ile karşılaştıracağımı bilmiyorum ama ruhumdan atamayacağım bir lanet gibisin."
Gojo'nun da gözleri kapanırken derin bir nefes verdi.Tek bir kelime etmemeye yemin etmiş gibiydi.Avucundaki elleri yavaşça serbest bırakmıştı.Ayağa kalkmaya cesaret gösteremiyordu.Serbest bıraktığı narin parmaklarının tişörtünün üzerinde dolaştığını ve kumaşı sertçe tuttuğunu hissetmişti ayrıca genç kadının sinirle dişlerini sıktığını biliyordu."Hiçbir şey söylemecek misin?"dedi kendini kaybetmeden.
Genç adamın ağzından hala daha tek bir kelime çıkmamıştı.Yavaşça ayağa kalkmak için hareketlenmiş;yavaş adımlarını yatak odasına yöneltmişti.Yerde duran ceketini ve birkaç eşyasını da toplamış;dün gece yattığı yatağa kısa bir bakış atıp adımlarını tekrar evin kapısına doğru yöneltmişti.
Eva yanından hızla geçen adamın rüzgarıyla saçları biraz hareket etmiş;ancak durduğu yerde hala sabitçe bekliyordu.Söylediklerinden dolayı kendini küçük düşürülmüş hissediyordu ve utanıyordu.Gojo'nun elleri kapının koluna değmesi ile donuk bakışlarını ondan çekmişti.Başını yere eğmiş ve derin bir nefes almıştı. "Senden beni sevmeni söylemeni beklemiyorum.Ancak hiçbir şey söylemeden de gidemezsin."
"Ya duyacaklarından memnun kalmayacaksan?"dedi genç adam hiç düşünmeden.Eli hala kapı kolunu tutuyor;her an gidebilmek için hazır haldeydi.
Genç kadın konuşabilmek için doğru kelimeleri seçmeye çalışıyordu.Dudaklarını aralanırken sesini bulmakta zorlanmıştı."Hiçbir şey dememenden daha iyidir diye düşünüyorum.Sürekli aklımdaki fikirlere bulanmaktansa,senin ağzından çıkan kelimeleri düşünebilirim."Adımlarını genç adama doğru yöneltmiş,ellerini ona dokunmak için yaklaştırmış ancak aradaki bariyeri ilk defa bu kadar hissedebilmişti.Gojo Satoru'ya yaklaşan herşeyin hızı yavaşlardı ve ona dokunmak imkansız hale gelirdi.Ancak o kendi isteğiyle bariyerini indirirse,bu mümkün hale gelirdi.
"Demek cevabın bu."dedi genç kadın."Devam edebilirsin,kapıdan dışarı çıkmakta özgürsün."dedi sırtını ona çevirip mutfağa doğru yürürken.Tezgahta duran su bardağını dudaklarına götürdü.Kapıdan çıkan genç adam içerden gelen kırılma sesiyle adımları birkaç saniyeliğine teklese de yoluna devam etme kararı almıştı.
Genç kadın ise sinirle hıçkırıklara boğulmuştu.Hırsından neredeyse deliye dönmüş;Gojo'nun kelimesiz cevapları tarafından küçük düşürülmüş hissediyordu.Kendi duygularını açmasına rağmen tek bir kelimeye dahi layık görülmemesi onu delirtmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Born to Die//Gojo Satoru
FanfictionGojou Satoru x Oc -Rahatsız edici öğeler bulunabilir. (i don't have any character except my Oc)