Chapter 20. North Star

291 42 68
                                    

Media: İnhuman family

Gözlerimi kısarak baksam da yüzlerini görememiştim ''burada kal'' dedim aşağı atlarken. Ama o da ardımdan atlamıştı ''yardım edebilir miyiz?'' diye sordum ''biz Atillan kral ailesiyiz. Buraya Crystal Amaquelin için geldik'' dedi. ''Crystal öldü'' dedim yutkunarak ''ne?'' dedi uzun saçlı kadın ''kaybınız için üzgünüm'' dedim. Ortada olan işaret diliyle birşeyler söyledi yanındaki kadına. Kadın sinirle bana dönerken saçları havalanmaya başladı ''sen öldürdün!'' dedi ''o kimseyi öldürmedi Crystal'ın kendi hatası. Biz onu uyarmıştık'' dedi Bucky. Kadının saçları hızla gelerek Bucky'i boğazından kavradı ve kendisine çekti ''onu bırak! Ben yaptım o değil'' dedim ''ama ona değer veriyorsun'' dedi yüzünde dövmeler olan ''sen bizden birisini aldın. Biz de senden birisini alacağız'' dedi siyahi olan ''seni kardeşinin yanına göndermemi istemiyorsan onu bırak'' dedim yumruklarımı sıkarken. Arkada gördüğüm arabayla aklıma bir plan geldi 'eğil' dedim Bucky'nin zihnine girerken. Onlara bildirmeden arkada duran arabayı havalandırdım ve arkadan onlara fırlattım. Rekfles olarak kadın Bucky'i bırakmıştı ''içeri geç ben bunları hallederim'' dedi ''diğerlerine haber vermeliyiz'' dedi ''içeri geç ben hallederim'' dedi ''inhuman onlar, hepsiyle baş edemezsin'' dedi ''edemez miyim?'' diye sordum gülümserken ''efendim kızda fiziksel olarak hiç bir zayıflık algılayamıyorum'' dedi yüzünde dövmeler olan. ''Öldür onu'' dedi saçlı olan sessiz olana ''kardeşimi öldürdü kraliyyet ailesinden olan birisini öldürdü kanının yerde kalmasına izin veremezsin'' dedi sonra. Adam onu başıyla onaylayıp bana dönmüştü. Adam konuşamıyordu. Güçlerinin ne olduğunu anladığımda hızla Buck'yi diğer tarafa fırlattım. Ağzından çıkan fısıltıyla üssün binasına kapaklanmıştım. Ordan da yere... Başımı tutarak ayağa kalktım. Kafa tasım çatlamıştı, vücudumun farklı yerlerinde kırıklar vardı ve sanırım kara ciğerim de patlamıştı.  ''sen nasıl?!(🔸️)'' dedi yüzü dövmeli olan ''beni öldüremezsiniz. Kimse öldüremez'' dedim burnumdan akan kanı silerken ''fiziksel olan hiç bir saldırı, acı, yara, zarar beni öldüremez'' dedim. Bu sırada diğerleri de gelmişti ''neler oluyor?'' diye sordu Steve ''Maximoff'' dedi uzun saçlı kadın dişlerinin arasından. ''Medusa'' dedi Pietro da ona karşılık ''bu adamları tanıyor musun?'' diye sordu Bucky ona ''evet Crystal'ın ailesi'' dedi ''Hera'yı öldürmeye çalışıyorlar birşey söyle şunlara!'' dedi Bucky ''Crystal'ın ölümü Hera'nın hatası değil. Crystal güçlerini kullanarak bize yardım ediyordu. Hera kontrolü kaybetmişti ve etrafındaki kalkanı kimse aşamıyordu. Crystal o kalkanı etkisiz hale getirmeye çalışıyordu. Hera onun için geliyordu biz onu uyarsak ta bizi dinlemedi ve onunla savaştı'' dedi Pietro ''biz içimizden birini ailemizden birini kaybettik sen de kaybedeceksin'' dedi ''güvenin bana kaybettim'' dedim yutkunurken. Kadın bana son kez nefretle baktıktan sonra gitmişlerdi. Pietro hızla yanıma geldi ''sen iyi misin?'' diye sordu ''birşeyim yok iyiyim'' dedim omuzuma koyduğu elini indirirken.

Odama çıkıp kendimi yatağa attım. Tavanı izlerken uyumayı diledim. Ama kabuslar izin vermiyordu. Kan ter içinde uyandım yine. İyiye gidiyorum sanmıştım oysaki.

-Bucky Barnes-

Hera yanımızdan ayrıldıktan sonra diğerlerine döndüm ''onun durumu iyi değil'' dedim ''ne demek iyi değil?'' diye sordu Clint ''görmüyor musunuz? Yüzü zar zor gülüyor. Gözlerindeki parlaklık solmuş. Fazla depresif. Belki de ciddi şekilde depresyonda gibi'' dedim ''aslında haklı ola bilir depresyonun tüm özelliklerini sergiliyor'' dedi Bruce ''multu olması için uğraşıyoruz'' dedi Sam ''öncelikle onu üzen şeyi ortadan kaldırmalısınız öylece mutlu olması için uğraşmak bir sonuç vermiyor ve de depresyonun tedavisini doktorlar yapıyor'' dedi Bruce ''yani buradan ayrılayım mı? Ama bana karşı normal bu sabah konuştuk. Doğru ilişkimizin yeniden başlamasını istemiyor ama herzaman yanındayım dedi bana'' dedi Pietro. Tüm olanlara rağmen bunları söylemesi Hera'yı özel yapan şeydi. Kim olsa s*ktir ederdi. Ama o tüm olanlara rağmen onu diğerlerinden ayırmıyordu. İçimizden birisine birşey olsa dünyayı yerle bir ederdi ne olursa olsun, neler yaşanmışsa yaşansın. ''Onu üzen başka birşey o zaman'' dedi Nat ''geçmişte yaptıkları için üzülüyordur belki?'' dedi Steve ''belki korkuyordur?'' diye sordu Wanda ''Hera ve birisinden korkmak?'' dedi Sam ''birisinden değil kendisinden, kontrolü kaybetmekten'' dedim ''bence bunları sabah kendisiyle konuşsak daha iyi olur'' dedi Bruce

𝑨𝒏 𝑨𝒗𝒆𝒏𝒈𝒆𝒓 | 𝑀𝑢𝑙𝑡𝑖𝑣𝑒𝑟𝑠𝑒 𝐸𝑟𝑎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin