Chapter 27. Disneyland

265 40 114
                                    

-Hera Collins-

Pietro yanımdan ayrıldıktan sonra derin bir nefes aldım. Kalkıp topuğuma kadar gelecek şekilde suya girdim. Arkasından bakarken yanıma Bucky geldi ''iyi misin? Aranızda bir sorun mu var?'' diye sordu ''yok birşey sadece yanlız kalmasını istemedim görünen o ki o yanlız kalmak istiyor'' dedim  ''sana içecek getirdim'' dedi elindeki şişeyi bana uzatırken ''oh teşekkür ederim'' dedim gülümserken. O sırada Peter'in elinde telefonla konuşarak yere çakıldığını gördüm ''önüne bak Pete!'' diye seslendim. Bizi görünce sırıtarak yanımıza gelmişti ''şimdiyse karşınızda Hera Collins ve Bucky Barnes var. Ya da Silver Warrior ve Winter Soldier mı desem?'' dedi telefonda bizi çekerken ''ne yapıyorsun?'' diye sordu Bucky ''instagramda canlı yayımdayız şuan'' dedi '' bendis_goddess diyor ki Bucky,  Hera hakkında birşeyler söyle'' dedi ''um o çok güzel kokuyor çok çok güzel kokuyor'' dedi ''Hera sen de onun hakkında birşey söyle'' dedi. Aklıma ilk gelen şeyi söyleyi verdim ''o çok tatlı'' dedi. ''Aman tanrım bu çok iyi olacak'' dedi heyecanla Peter ''Öp onu'' dedi Bucky'e ''ne'' dememe fırsat bilmeden yüzümü kendisine çekerek yanağıma yumuşak bir buse kondurmuştu. Bu tatlı jestine ağzım kocaman açılmıştı ''tamam Parker bu kadarı yeterli'' dedim ona gülümserken. Çok çok ama çok utanmıştım ''kızmadın değil mi?'' diye sordu Bucky ''ah hayır sadece biraz utandım'' dedim bakışlarımı ondan kaçırırken ''görüyorum'' dedi sırıtırken ''kapa çeneni'' dedim onu suya fırlatırken. Eliyle bana su fırlatınca ''tehlikeli sulardasın'' dedim ve parmaklarımı biraz haraket ettirince küçük bir dalga onu yere düşürdü ''bu bir savaş mı?'' dediğinde başımın üstünde hayali ampül yandı ''bir fikrim var'' dedim ve sudan çıktım. O da ardımdan gelmişti ''neler oluyor?'' diye sordu peşime takılırken ''izle ve gör'' dedim elimi yere doğrulturken. Göz rengim değişince sırıtdım. Güçlerimi her zaman birşeyler kurtarmak için kullanacak değildim ya. Bu sefer de eğlenmek için kullanalım. Yerdeki kumlar elimde şekillenerek su tabancasına dönüşmüştü. ''Eğlence zamanı'' dedim. Etrafta olan herkesin elinde su tabancası oluşturdum. Herkes elindekine şaşkınca bakıyordu. Etraftaki şezlonglardan kurtuldum ve savaş alanı gibi şekillendirdim. Zaten sonunda eski haline çevirecektim. ''Sen-nasıl?'' dedi Bucky şaşkınca etrafa bakarken ''madde manipülasyonu. Evrendeki fiziksel olan herşeyi yeniden şekillendire bilirim'' dedim ona göz kırparken. Boğazımı temizledim ''savaş zamanı!'' diye bağırdım silahımı havaya kaldırırken.

Herkes koşuşturmaya başlamış kimisi saklanırken kimisi çoktan saldırıya geçmişti. Bucky benimleydi. ''Pekala ilk hedefin kimler?'' diye sordum ''Sam'' dedi piç şekilde sırıtırken ''ben kimi alsam bilemiyorum'' dedim düşünürken. ''Tony'i alacağım'' dedim aynı onun gibi. Saklandığımız yerden çıktığımızda ortalık komik anlamda savaş alanına dönmüştü. Sivil insanlar bile eğleniyordu. Tony silahını Peter'a vermişti kendisi ise güneşlenerek kokteyl içiyordu. Bu kadar dinlenmek yeter Starkster. Yandan gelerek tam içeceği sırada ağzına su fışkırttım. Boğularak yattığı yerden kalkmıştı. Kahkahalarımı serbest bırakırken arkadan vuruldum ''bay Stark'ı rahat bırak'' dedi Peter. Arkamı döndüğümde elindeki su silahlarını bana doğrulttu. Ama arkasındaki kişileri görünce kocaman sırıttım. Sam ve Bucky ikisi aynı anda onu suyla vurmuştu. Bu sırada kahkahalarımı serbest bırakmıştım.

2 saatlik savaş sonrası yavaş yavaş insanlar azalıyordu. Gergin saatlerdi ve yorulanları aydın şekilde göre biliyordum. Sayı 10a düşünce herşeyi eski haline döndürdüm. Ellerindeki silahlar ise toza dönüşerek kuma karışmıştı. Otel odama gidip duş aldım ve denizin tuzlu tadından kurtuldum. Bej rengi yaz takımı olan şort ve üstü giyindim. (Hande Erçelin son postundaki gibi hayal edin) saçlarımı taradıktan sonra aşağı indim.

Akşamüstüydü hava hoş şekilde serindi. Bizimkileri aradığımda onları renkli ışıklarla süslü açık bar gibi yerde bulmuştum çok ta hoş bir yerdi. Hatta ortada renkli zeminli dans pisti bile vardı. Şu oyun gibi olandan. Orada dans yarışması yapanlara yan şekilde baktıktan sonra gelip kızların yanında oturdum. ''Ben de dans etmek istiyorum'' dedi Wanda hevesle kalkarken ''emin misin?'' diye sordu Natasha ''evet hatta sana meydan okuyorum'' dedi parmağını bana uzatırken.

𝑨𝒏 𝑨𝒗𝒆𝒏𝒈𝒆𝒓 | 𝑀𝑢𝑙𝑡𝑖𝑣𝑒𝑟𝑠𝑒 𝐸𝑟𝑎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin