Media: Pietro Maximoff💖
-Hera Collins-
Gün ışığının gözlerimi çıkarmasıyla birlikte gözlerimi açtım. Telefonumda saate baktığımda 10 olduğunu gördüm. Pekala uyku zamanı bitti Hera. Esneyerek rutin işlerimi halletdim. Siyah dizleri yırtık olan dar kot pantalonu giyindim. Beyaz uzun kollu tişörtün üzerine baskılı siyah kısa kollu tişörtü giyindim. Beyaz spor ayakkabılarıyla hazırdım. Aynada kendime baktığımda liseli zamanlarımı hatırladım. Gerçi hala o yaşdaymışım gibi görünüyordum ama neyse. Saçlarımı taradıktan sonra odamdan çıktım.
Yemek salonuna geldiğimde boştu. Kendime kahve aldıktan sonra ''Friday diğerleri nerede?'' diye sordum ''bay Parker lisede, Bay Stark kendi evinde, Bayan Maximoff Vision'la beraber, Barnes Wilson ve Johnson görevde. Albay Rhodes Ajan Carter'la birlikte çalışma odasında. Bay Maximoff spor salonunda antreman yapıyor yüzbaşı Rogers ajanları eğitiyor'' dedi ''bilgi için teşekkürler'' dedim kahvemden bir yudum alırken. Spor salonuna gidelim o zaman.
Kapıdan içeri baktığımda Pietro'nun torba ile dövüş antremanı yaptığını gördüm. Pekala Pietro'nun bu kadar iyi bir fiziğe sahip olduğunu bilmiyordum. Kapı direğine yaslanarak bu anın tadını çıkarmaya karar verdim. Kahvemin son damlalarını yudumlarken beni fark etdi. Sırıtarak yanına gitdim ''naber'' dedim ''hey burada ne arıyorsun?'' diye sordu su şişesini kafasına dikerken. Ter damlaları çenesinden boynuna akıyordu. İçimden sadece 'woah' dedim. Herşey yavaş çekimdeydi sanki. Su şişesini bıraktıktan sonra kenarda duran havluyu boynuna atdı ''Hera? İyi misin?'' diye sordu. Yavaş çekim aniden durmuştu. Sanırım kendimi fazla kaptırdım. Başımı iki yana sallayıp kendime geldim. ''Hah evet iyiyim öylesine geldim buraya'' dedim etrafa bakınırken gözüm Steve'e takıldı ajanları eğitiyordu. Son kez onu böyle gördüğümün aksine kızlar pek ona bayılıcak gibi bakmıyordu. Sanırım Carter'ın varlığı onları rahatsız ediyor. Kendi kendime sırıtırken Steve'le göz göze geldim. Bana soru sorarcasına bakınca başımı 'yok birşey' anlamında salladım ve önüme döndüm ''bugün biraz garipsin gibi iç sesinle sorunlar mı yaşıyorsun?'' diye sordu Pietro gülerken. Söylediğine ben de gülmüştüm. Neyseki burada kimse zihnime bakamıyor ''sorun değil de biraz karışıklık var'' dedim. Ben her zaman iç sesimle çelişki içindeyim zaten. ''Saçını mı kestirdin?'' diye sordum sohbeti değiştirerek ''evet fazla uzanmıştı'' dedi elini saçının içinden geçirirken ''eski hali daha güzeldi bence'' dedim iplere yaslanırken ''kızlar bana her halimle bayılıyor'' dedi ''bayılırken yanlışlıkla ölmesinler de'' dedim öksürürken ''ne?'' diye sordu gülerken ''ne?'' diye sordum ben de aynı şekilde ''yeni saçın yakışmış Maximoff'' dedi ajanlardan birisi çıkarken. Pietro buna karşılık kıza göz kırpmıştı. Bir kıza bir ona bakıyordum ''az önce ne oldu?'' diye sordum ''ne o kıskandın mı?'' dedi o da iplere yaslanıp bana yaklaşırken ''ben mi? Saçmalama'' dedim gülerken. Bu zaman Steve de yanımıza gelmişti ''hey'' dedi gülümserken ''yüzbaşı kızlara hiç acımıyorsun. Biraz yumuşak davran onlara'' dedi Pietro ona dönerken ''elimden gelenin en iyisini yapıyorum sadece son zamanlarda fazla tembelleştiler'' dedi. Yüzümdeki garip ifadeyle bir Pietro'ya bir Steve'e bakıyordum ''Hera sorun nedir iyi misin?'' diye sordu onlara garip şekilde bakmama karşılık ''ben iyiyim'' dedim ''ama iyi görünmüyorsun'' dedi ''o zaman bakma'' dedim hoş şekilde gülümserken. Söylediğime karşılık kaşlarını çatmıştı. Bu haline gülmüştüm ''bayan Collins bay Maximoff ve yüzbaşı Rogers yönetici Fury sizi odasına çağırıyor'' diye Friday'in sesi yükseldi. Beni bu garip durumdan kurtardığı için Friday'e içten teşekkürlerimi iletiyorum. Pietro kapuşonlu ceketini aldıktan sonra beraber toplantı salonuna gelmiştik. Doğrusu böyle bir manzara görmeyi beklemiyorduk. Sam ve Bucky'nin yüzleri yaralanmıştı Daisy'nin kolu ağır yaralanmıştı
