Chapter 22. Skull Island part 1

261 42 67
                                    

Gözlerimi açtığımda yerdeydim ve kemiklerim sızlıyordu. Sanki yüksek bir yerden yere çakılmışım gibi. Kalkıp etrafa baktığımda ormandaydım. Burası da neresi? ''Kimse var mı?'' diye sordum. Ama bir karşılık alamamıştım. Gözlerimi kapatıp odaklanmaya çalıştım. Ama garip şekilde hiç birşey olmamıştı. Telepatiyi kullanamıyordum. Elimi yandaki ağaca doğrulttum ama birşey olmamıştı. Güçlerimi kullanamıyordum. Bir tür rüya falan olmalıydı. Yavaş adımlarla ilerlemeye başladım. Etrafı incelemek için ağaca tırmandım. Uzun ağaçlardan birisine tırmandım. Ormanlık bir alandı. Hiç bir insan belirtisi göremiyordum. ''Kimse var mı!'' diye bağırdım ilerde kuşların uçması dışında birşey olmadı. Umutsuzca aşağı indim. Biraz ilerledikten sonra yere saplanmış kanlı samuray kılıcı gördüm. Güçlerimi kullanamadığımdan kılıcı aldım. Karşıdaki ağaca tırmanıp etrafta nehir var mı diye bakındım yakınlarda bir tane vardı. Ağaçtan aşağı atladığımda yaralanmamıştım. En azından insanüstü yeteneklerim hala bende. 7 saniyelik bir rüyaya göre yarımsaattir buradaydım. Ama fazla gerçekçi hissettiriyordu.

Nehir kenarına gelmiştim. Umarım suyla temas edince uyanırdım. Burası rahatsız edici bir yer. Yüzümü yıkasam da birşey olmamıştı. ''Mojo'nun dünyasına hoş geldiniz dünyalılar!'' diye ses yankılandı. Hızla etrafımda döndüm. Bu da ne be! ''Bu ada çeşitli canavarlarla dolu. Ve siz Avengers adanın farklı bölgelerine dağıldı. 5 gün burada kalacaksınız. 5 günün sonunda adanın kuzeyinde çıkış yeri göreceksiniz. Tabii sağ kalmayı başarırsanız. Süpergüçler yok, süpersilahlar yok. Sadece siz ve insan formunuz. İyi şanslar!'' dedi ses ve kayboldu ''buradan sağ salim çıkarsam ki çıkacağım senin peşine düşeceğim. Beni duya biliyor musun!'' diye bağırdım gök yüzüne bakarken ''Hera Hera Hera'' dedi ama ses yakından gelmişti bu sefer ''şuan tamamen insansın. İyileşme yeteneğin bile yok. Bu korkunç yaratıklarla dolu adada ne kadar süre hayatta kalmayı planlıyorsun?'' diye sordu ''senin bana hayatın için yalavaracağın dakikaları yaşayana kadar'' dedim ''fazla hayalperestsin'' dedi ve kahkaha sonrası ses kesildi. Bilmediği birşey vardı. Yaratıklarla eskiden de ilgilendim. Şimdi de ilgilene bilirim. Süper gücümün olmaması hiçbirşeyi değiştirmiyor. Samuray kılıcını yüz hizama getirip savunma pozisyonu aldım ve yavaş yavaş ilerlemeye başladım. Bir yandan da kılıcın üzerinden arka tarafın yansımasını izliyordum.

-G1: Hera Rhodey Pietro Peggy-

Sessiz olmaya dikkat ederek nehrin kenarıyla gidiyordum. Sonra karşıda etrafa bakınan Rhodey'i gördüm ''Rhodey!'' dedim ona doğru koşarkan ''tanrıya şükür içimizden biri!'' dedi sarılırken ''rüya görmüyorum değil mi?'' diye sordum ''hayır kessinlikle rüyada değiliz. Tüm bunlar gerçek'' dedi ''diğerlerini bulmalıyız'' dedim ''ama nasıl ormanın sonu başlangıcı görünmüyor bile'' dedi ''bir planım var'' dedim ve kılıçla ağaca ismimi yazdım ardından da gittiğimiz yöne doğru işaret bıraktım ''buradan geçerlerse bizi bulmaları için'' dedim ''zekice'' dedi o da. ''Şimdi ne yapacağız?'' diye sordu ''nehri takib edelim. Geceye kadar nereye kadar gidebiliyorsak gidelim. Gündoğumunda derinliklere ineriz'' dedim ''tamam'' dedi ve birlikte ilerlemeye başladık.

1 saat ilerledikten sonra sesler duymaya başladım. Kükremeye benzer seslerdi. ''Ne olduğuna bakacağım sen burada kal'' dedim ve sesin geldiği yöne koşmaya başladım. Bir kaç ağacı geçtikten sonra büyük kertenkeleye benzer yaratığın Pietro'nun peşine düştüğünü gördüm. Süperhızını kullanamıyordu. Ayağı takılıp yere kapaklanınca canavar onu yemeden önce hızlı davranıp oraya koştum ve canavarın kafasını iki hamlede kesmiştim. Siyah kanı yüzüme fışkırırken cansız bedeni yere düşmüştü. Derin bir nefes alıp ona döndüm. ''İyi misin?'' diye sordum elimi ona uzatırken ''evet sayende'' dedi elimi tutup kalkarken ''hayatımı kurtardın yine'' dedi gülümserken ''aklın başka şeylere gitmesin mesleki nezaketten dolayı kurtardım seni'' dedim ve Rhodey'in olduğu yere doğru gitmeye başladım ''beni hala önemsiyorsun kabul et. Yoksa böyle birşey yapmazdın'' dedi peşimden gelirken ''seni değil kardeşini önemsiyorum'' dedim ve Rhodey'in yanına gittim ''neler oldu bu halin de ne'' dedi ''sanırım ilk canavarımı öldürdüm'' dedim dudaklarımı bir birine bastırırken ''nasılsın albay'' dedi Pietro da yanımıza gelirken ''sence bu durumda nasıl ola biliriz?'' diye sordu Rhodey alayla. Başımı iki yana sallayıp gülümsedim ve nehrie girip elimi yüzümü yıkadım. ''Devam edelim'' dedim giderken ''tam olarak nereye gidiyoruz?'' diye sordu Pietro ''fazla soru soruyorsun'' dedi Rhodey onu susturarak.

𝑨𝒏 𝑨𝒗𝒆𝒏𝒈𝒆𝒓 | 𝑀𝑢𝑙𝑡𝑖𝑣𝑒𝑟𝑠𝑒 𝐸𝑟𝑎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin