[2014 Ocak'ı, geçmiş]
Kim Taehyung, ağır fakat heyecanlı adımlarla eğitim fakültesine varıp da birkaç garipseyen bakış altında krem renkli eski binanın içerisine girdiğinde amacı yalnızca Jeongguk'un dersliğini bulmak ve kendini onun yanına atmaktı.
Jeongguk'un dönem ödevini teslim etmesi üzerinden 1 hafta geçiyordu ve araya yıl başı tatili girdiği için o olaydan sonra derse geldiği ilk sefer bugündü. İçindeki anlamsız tedirginlik ve o zaman bir şey yapamamış olmasına duyduğu nefretle kendisini Jeongguk'a bir şeyleri kanıtlamak isterken bulmuş, bu yüzden üzerine geçirdiği ayçiçekli siyah gömlek ve altındaki bol kotuyla koridorda ilerlerken tanımadığı yüzler arasında sakinlikle ilerliyordu.
Yanından geçtiği birkaç kızın 'Burada ne işi var?' başlıklı dedikodusuna kulağı takılsa da umursamadı, zaten genel olarak çevresine karşı tepkisiz kalan biriydi bu yüzden aradığını bulana kadar gözleri önünden geçtiği dersliklerin kapısından başka hiçbir yere uğramadı. Fransız Edebiyatı Tarihi dersinin işleneceği sınıfın kapısına yavaşça ulaşıp içeride gözlerini gezdirmeye başladığında ise omzuna asılı çantasının kopçasındaki avuçları sıkılaşmış, kalbi belirgin bir şekilde atışını hızlandırırken dudaklarını ısırarak sıralarda oturan öğrenciler arasında gözlerini gezdirmeye başlamıştı.
Jeongguk'u bulmak kolay değildi. 50'den fazla kişinin olduğu sınıfta onu görebilmek için tek tek herkesin yüzüne bakarken, bakışlarını fark eden birçok kişinin dikkatini çektiğini biliyor olmasına rağmen aradığı bedeni bulamamasıyla diğer kolunda tuttuğu kalın ceketini göğsüne bastırarak bir adım geri gitmişti ki ön hizanın en son sırasından sarktığını gördüğü atkıyla adımları durdu. Anlamak için hızla birkaç adım atıp başını hafifçe sağa eğdiğinde Jeongguk'u masadaki eline avcunu yaslayıp küçücük olmuş bir şekilde başı eğik öylece dururken gördü.
Suretine istemsizce bir gülümseme yerleşirken daha fazla kimsenin bakışına maruz kalmamak için hızla oraya yöneldiğinde ilk an ona seslenmek istese de, sınıftaki diğer öğrencilerin dikkatini çekmenin Jeongguk'u tetikleyebileceğini düşündüğünden dudaklarını birbirine bastırmakla yetinmiş, epey cüsseli bir öğrencinin hemen yanına oturarak kendini gizlemesine ve küçücük kalarak sınıftan soyutlanmış gibi durmasına karşın yalnızca tebessüm etmişti.
Adımları tüm ön sıranın yanından geçip de cam ile arasında bir kişinin geçebileceği kadar boşluk olan son sıraya geldiğinde Jeongguk'un başını eğerek yaptığı şeyin önündeki deftere anlamsız karalamalar bırakmak olduğunu görebilmişti. Başında dikilmeye başladığında onu ürkütmek istemezcesine önce elini masanın üzerine yasladı ve daha sonra kısık fakat sınıfın gürültüsünde kaybolmayacak toklukta "Jeonggukie~" diyerek seslendi.
Önündeki deftere neredeyse başını gömmüş hâlde olan genç çocuğun irkilerek hızlıca başını kaldırması birkaç saniye içerisinde gerçekleşti. Taehyung, göz göze geldikleri an onun büyük bir şaşkınlıkla ağzının açık kalmasını belki başka bir zaman keyifle izleyebilirdi fakat karşılaştığı yorgun surat soluklarının teklemesine sebep olunca yalnızca sıranın kenarına geçerek Jeongguk'un kaymasını beklemekle yetindi.
Jeongguk, garip bir mırıltı ve şaşkınlıkla sağ tarafındaki iri cüsseli öğrenciye doğru bedenini kaydırarak kendisine oturması için yer açtığında gülümseye çalışır bir hâlde "Selam." diyerek yanına oturdu. Taehyung onun şaşkınlıktan irileşmiş gözlerine ve hemen altındaki belirgin halkalara bakarken boğazının kuruduğunu hissediyor, sonunda kendine gelerek "Burada ne arıyorsun?" diye sorması karşısında yalnızca gülmek istiyordu fakat çantasıyla ceketini sıranın üstüne koyarak ona döndüğünde "Yanında olmak istedim." demekle yetindi; Jeongguk'u aradığı sırada gözüne takılan birkaç yüzü hatırlayınca içinden 'İyi ki de geldim.' diyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölülerin Ruhları || Taekook
FanficBaşını göğsüme yasla. Sana eskiden sahip olabileceğimiz hayatın öykülerini anlatacağım. [ The picture on the cover belongs to @lemsyeming. ]