🎼 Måneskin - Torna A Casa
[2014 Ocak'ı, geçmiş]
Taehyung, Jeongguk'un adını öğrendiği kaldırımda dirseklerini dizlerine, yüzünü de avuçlarına yaslamış bir hâlde otururken zihninde dolanıp duran düşüncelerinden kurtulmak uğruna ezberinde olan o Almanca şarkıyı tekrar edip duruyor, her bir Jeanny kısmında zihninin daha da bulanması yanlış bir seçim yaptığını kanıtlarken durup da düzgünce soluklanamıyordu.
Dün öylece kütüphaneden çıkıp da eve gitmek için minibüs durağına dalgınca yürürken Jeongguk onu aramış, ne işi olduğunu ve iyi olup olmadığını sormuştu fakat Taehyung öyle yoğun ve yabancı bir duygunun etkisi altındaydı ki iyi olduğunu ve gelemeyişini yarın telafi edeceğini zar zor söyleyerek telefonu kapattığında kürek kemiklerinin dahi kasıldığını hissediyordu.
Yaptığının doğru olmadığının farkındaydı fakat nihayetinde kendini en iyi tanıyan kişi de yine kendisiydi. İlk defa hissettiği telaş ve korkunun etkisindeyken onların yanına gitse kötü olduğunu Jeongguk'a da fark ettirecek ve sandığının aksine basit bir tanışma bile olsa o anları hem kendine hem de Jeongguk'a zehir edecekti bu yüzden yanlarına gitmemiş olmasının o an için sağlıklı bir karar olduğunu biliyordu. Şimdi daha ayık bir kafayla ve göğüs kafesini sıkıştıran o histen yoksun bir hâldeyken kendini daha rahat açıklayabilir, eğer genç çocuk isterse o kızla tekrar karşı karşıya gelebilirdi fakat utanç duyduğu tek şey açıklayamadığı hisleriydi.
"Hey!"
Taehyung başını ellerinden kaldırıp da geldiğini dahi fark etmediği Jeongguk'u sakin bir gülümsemeyle hemen yanında dikilirken gördüğünde gülümsemeye çalışarak "Hey." karşılığını verdi fakat genç çocuğun yanına, tüm gece boyunca şehre yağan yağmurdan dolayı hâlâ daha soğuk olan betona oturduğunu gördüğünde olduğu pozisyonu bozup doğrularak ve endişeyle "İçeri geçelim." diye mırıldandı.Üzerinde krem rengi bir kazak ve siyah montu olan Jeongguk'un ise kendisini pek umursadığı yoktu, omuz silkerek basitçe "Daha yeni geldim." karşılığını verdiğinde derin bir soluk alarak "Kış bitmeden tekrar mı hasta olmak istiyorsun?" diye onu uyarmaya çalışsa da Jeongguk da en az kendi kadar inatçıydı. Siyah dalgalı saçlarını elleriyle dağıtıp kitaplarını sol tarafına koyarak kendine dönerken sanki dokuz canlıymış gibi bir ifadeyle "Bir şey olmaz bana, canım." demişti. Gözlerinin içi parlıyor olsa da suratındaki ifadenin çekingenlik barındırdığını Taehyung birkaç saniye bakmasıyla dahi anlıyordu bu yüzden aynı çekingenlik kendi üzerine de bulaşırken gözlerini onun iri gözlerinden kurtararak kütüphanenin izbe sokağını izlemeye devam etti.
"Dün neden gelmedin?"
Duymaktan en çok korktuğu konunun açılmasıyla sertçe yutkunurken yalan söylemede berbat olduğu için içinden hayıflansa da dışından ses tonunu kontrol etmeye çalışarak "İşim çıktı dedim ya." dedi. Bakışları dizlerinin üstünde duran ellerinde, karşıdaki bankta ve bazen de çöp konteynerinin üzerinde geziyordu.
"Kahveleri gördüm, Taehyung."Bakışları hızla Jeongguk'un suratına dönerken beklemeden ve biraz da şaşırmış gibi "Ne kahvesi?" diye sormaya çalışsa da sandığının aksine genç çocuğun tavrına inandığı falan yoktu. Omuzları düşerken ve kendisine büzülmüş dudaklarıyla bakarken mızmızlanır bir edayla "Çocuk mu kandırıyorsun Taehyung ya?" diye çıkışmıştı.
Uzatmanın ve böyle bir konu için ona yaşan söylemeye devam etmesinin anlamı olmadığını biliyordu fakat çıkıp da 'Kötü hissettim ve yanına gelerek sana da kötü hissettirmek istemedim.' diyemediğinden dudaklarından tek kelime bile dökülmüyordu. Dün hissettiklerinin tanımını henüz kendisine bile yapamamışken sanki Jeongguk'a söylese kendisiyle dalga geçecekmiş gibi hissediyordu ki genç çocuğun, hissettiği herhangi bir şeyle dalga geçecek son kişi dahi olmadığını da biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölülerin Ruhları || Taekook
FanfictionBaşını göğsüme yasla. Sana eskiden sahip olabileceğimiz hayatın öykülerini anlatacağım. [ The picture on the cover belongs to @lemsyeming. ]