•31•

6.9K 971 2.2K
                                    

🎼 René Miller - Silence 

[2014 Şubat'ı, geçmiş]

Göz kapağından şakaklarına dağılan ağrı yüzünden tüm gecesini yarı uyanık hâlde geçiren Taehyung, kuruyan dudaklarını zar zor birbirinden ayırıp soluklanması ardından gözlerini açarak güne tam anlamıyla başladığında göğsünde hissettiği geçmek bilmeyen sancı sebebiyle bir süre öylece karşısındaki duvarı izlemek zorunda kaldı. Saatlerdir yattığı yatağın yabancılığı ve uzuvlarındaki acıların zihnini uyuşturması yüzünden uyanık fakat bilinçsiz bir edayla ağrılarının izin verdiğince uzandığı yerde dönüp durmuş, bir ara uykuya dalsa da geride bıraktığı 8 saatte bedenini yorgunluktan sıyıracak kadar kendine gelememişti.

Bakışları boş duvardan ayrılıp Namjoon'un uzun bir süredir uğramadığı odasının içinde öylece dolanmaya başladığında damağındaki kuruluğu göz aradı ederek dün yaşananları düşündü. Orada, o sessiz sokakta öylece oturdukları dakikaların ardından onu yalnız bırakmayan Jeongguk ve Namjoon'la direkt olarak karakola giden Taehyung, en başından beri planladığı gibi şikayetçi olduğu üç kişinin de ismini verdikten sonra detaylı bir ifade ardından tutanağa imzasını atmış, polislerin darp raporu için hastaneye sevk etmesiyle de gereken her şeyi halledip Namjoon'un evine gelmişti.

Vücudundaki tüm bu yaraların günler içerisinde geçip ardında iz bırakmadan yok olacağını bilse de soluklarını sekteye uğratan zihninde dönüp dolaşan düşüncelerdi. İçinde olduğu hâli düşündükçe nefret doluyor, kendisini bu hâle düşürenin de çirkin bir zihniyetten çıkma nefret olduğunu hatırladıkça çaresiz hissediyordu; tüm gece boyunca aynı kelimeyi tekrarlayıp durmuş, Jeongguk'un balkonunda yan yana oturdukları o gece genç çocuğun keder dolu gözlerle anlattıklarını hatırlayıp titrek soluklarını yutmak zorunda kalmıştı.

Parmakları gevşek bir hareketle hâlini görmek için kazağını sıyırıp açığa çıkan çıplak göğsüne tutunduğunda, kaburgaları üzerindeki o belirgin morluğa ve yalnızca parmak uçlarının temasıyla dahi kendini hissettiren acıya karşı yüzünü buruşturmadan edemedi. Nasıl açıklayacağını bilmediğinden ve biraz da aklını toparlamadan annesinin telaşlı hâlini sindiremeyeceğine emin olduğundan dün gece eve gitmektense hastaneden sonra direkt buraya gelmeyi tercih etmiş, Jeongguk'un da kendisini yalnız bırakmayarak eşlik etmesiyle geceyi dostunun evinde geçirmişti fakat daha fazla yatabileceğini de düşünmüyordu.

Dikkatli ve epey yavaş hareketlerle yerinde doğrulup birkaç saniye içeriyi dinlediğinde evin içerisinden çıt dahi çıkmıyor oluşuyla oturduğu yerden kalkarak odanın dışına adımladı, tüm gece boyunca sık sık yanına gelip kendisini kontrol eden Jeongguk'u görüp biraz içini rahatlatması ve üzerindeki bu korkunç ruh hâlini biraz olsun atması gerekiyordu.

Adımları vücudundaki ağrıların izin verdiğince koridorda ilerleyip salonun girişinde durduğunda Namjoon'u öylece gözleri açık bir şekilde karşısındaki kapalı televizyon ekranına bakar hâlde buldu. Suratındaki görmeye pek alışkın olmadığı yorgun ve uykusuz ifade keyfinin daha da kaçmasına sebep olurken birkaç saniye odanın içerisinde gezinen gözleri hayal kırıklığıyla tekrar Namjoon'un üzerine tutunduğunda direkt olarak "Jeongguk nerede?" diye sormuştu.

Namjoon'un geldiğini ancak sorusuyla fark edip daldığı yerden kendine dönmesi ve oturduğu yerde biraz kaykılıp alnını sıkıntıyla ovaladıktan sonra "Günaydın." karşılığını vermesi ise pek de uzun sürmemişti. "Birkaç saat önce gitti." Yavaş adımlarla onun yanına adımlarken aldığı yanıt karşısında merakla "Neden?" diye sordu Taehyung, kendini Jeongguk'la iyileştirme planı büyük ölçüde batmış gibi gözüküyordu.

Ölülerin Ruhları || TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin