Sabah kaçta kendimi yeni evimde olmamın sevinci ile erkenden kalktım. Tabi benden önce kalkan bir erkenci kuş vardı. Saçlarımı toparlayıp Ayca'nın yanına mutfağa yürüdüm. Meyve sularını bardağa dökerken ayak seslerimi duymuş olmalı ki meyve suyu kutusunu bırakıp bana döndü.
" Seni çağırmaya geliyordum bende. Hadi gel yapalım haftalar sonra birlikte kahvaltımızı. " yanağına öpücük kondurup gülümseyerek konuştum.
" Emredersiniz erkenci kuş. Benim için hazırladığınız kahvaltıyı zevkle yiyeceğim. " koluma hafifçe vurup konuştu.
"Hadi şaka yapma elini yüzünü yıka gel yiyelim." kafamı sallayarak banyoda elimi yüzümü yıkayıp sofraya oturdum. Yemeği sesiz bir şekilde yerken Ayca konuştu.
" Yarım saat sonra Tolga gelecekmiş. Birlikte gezelim dedi. Yarın gidecekmiş."
" Ne, ne ara gidecek?"
" Bilmem gelince soralım bende merak ediyorum." elimdeki çatalı bırakarak mutsuz bir sesle konuştum.
" Daha yeni geldi ya. Hem hani burada kalacaktı."
" Derin unutma onunda işi var. Bi de burada seni bulmaya çalışırken izin zorla izin aldı. Yani gitmekte kararlı."
" Ben konuşayım. Bende ne zaman hastaneye giderim."
" Diğer hafta gidersin."
" Ayca ne diğer haftası? Yarın giderim hastaneye iyiyim zaten. Daha fazla hastaları bekletemem."
" Derin o adam yine çevrene gelirse. Bak sana bundan sonra dokunamaz ama yinede hapishaneye girmesini bekleseydin. "
" Yeteri kadar onun yüzünden geride kaldım. Hem ondan korkmuyorum, kim olduğumu görmüştür bence."
" İnşallah görmüştür. Hadi kalk hazırlan sen bende toparlayım buraları, Tolga da gelir zaten."
" Nereye gidiyoruz ki?"
" Sahile. Kurtulmanın şerefine seni en sevdiğin yere götüreyim demiş Tolga Bey!" oflayarak odama doğru yürüdüm. Daha yeni Demirden kurtulmuş olsam da içimde beni yeniden kaçırması gibi bir tedirginlik yoktu.
Üstüme yazlık bir şeyler giyip, başıma bej rengi bir şal takıp odadan çıktım. Salona gideceğim sırada kapının çalması ile kapıyı açtım. Karşımda kapının pervazına yaslanıp çarpık gülümsemesi ile Tolga karşıladı. Ona gülüp içeri geçmesi için kapıyı araladım.
" Hoşgeldin." salona yürürken cevap verdi.
" Mükemmel görünüyorsun bu kadar çabuk eski haline döneceğini tahmin etmiyordum. "
" Doğru mükemmelim, daha bu be yarın hastaneye gidip uzak kaldığım beyaz önlüğü giyeceğim."
" Vay iddalısın, seni etkilemeye gelmiştim ama sen beni yenilmezliğin ile etkiledin." göz devirip küpesini takarak gelen Aycaya döndüm.
" Ayca da hazır gidelim o zaman. Sahili özledim." Ayca beyaz şişme montumu verip ayakkabılarımı giyip evden çıktık. Tolga'nın arabasına binerek sahil yolunu tuttuk.
Güzel sahile gelince hızla arabadan inip taşlara doğru yürüdüm. Ayca ve Tolga arkamdan gelip benimle birlikte kayalıkların üstüne oturduk. Sahilin güzel havasını içime çekip rahatlamaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANHIRAŞ GÖZLER
Romance" Neden çağırdın beni buraya. " onu ilk gördüğüm yere gelmemi istemişti. Tedirginliğimi bir yana bırakıp soğuk bir sesle konuştum. " Gelmeni beklemiyordum ama geldin." birbirimizden çok uzakta duruyorduk. Bu benim için iyi birşeydi sadece benim için...