" Kimse yok mu? Neden buradayım?" boş odada yankılanan ürkek sesim beni korkutmuştu. Odanın her tarafı siyahtı renkteydi sadece dizlerimin üstündeki alan beyazdı. Etrafa bakarken kalkmayı düşündüm. Ama beni engelleyen birşey varmış gibiydi. Yine bağıracağım sırada kapının gıcırtı sesi duyuldu. Yerimde merakla beklerken, kocaman bir beden bana doğru gelmeye başladı. Karanlıktan yüzünü göremiyordum.
" Seni çok korkuttum mu?" narin ve hoş çıkan sesi beni bir nebze rahatkatmıştı. Bulunduğum daire içinde ayağa kalkıp cevap verdim.
" Sen kimsin? Neden buradayım?" beyaz dairenin içine girip yüzüme doğru yaklaşıp konuştu.
" Sana sadece böyle sahip olabilirim Derin. Çünkü sen beni istemiyorsun bana başka çare bırakmadın." bu ses bana tanıdık geliyordu. Ama yüzünde oluşan karanlık bir türlü geçmiyordu ve onu tanıyamıyordum.
" Yüzün çok karanlık seni göremiyorum, kimsin sen?" acı bir gülümseme yerleştirdi dudaklarına.
" Beni aydınlatacak tek kişi sensin güzelim. Bana yardım et, çıkar bu iğrenç bedenden beni. " ona korkuyla baktım geri geri giderek ondan uzaklaşacağım sırada belimden tutup bana sarıldı. Kulaklarımı dolduran hüzünlü ses beni üzdü.
" Bırakma, birde sen bırakma beni. Senin için herşeyimi verdim, bırakma beni lütfen." göz yaşları beyaz elbisemi ıslatırken ona kollarımı sararak sarılılışına karşılık verdim. Ama ben ona sarıldığım an boşluğa düştüm.
Gördüğüm rüya ile yataktan hızla kalktım. Hızlı hızlı nefes almaya başladım. Neydi böyle? Elimi göğsüme koyup öksürmeye başladım. Daralmıştım ya da korkmuştum.
Yatağımın yanında duran sehpadan içi su dolu bardağı kafama diktim. İçtiğim su ile kendime gelmiştim. Odama Ayca'nın dalması ile toparlandım.
" Gün-ay-dın Derin. Nabersin?" yanıma doğru gelerek kollarını boynuma sardı. Sabah, sabah bu kadar mutlu olması hayra alamet değildi. Kollarını boynumdan çekip garip bir şekilde baktım.
" Hayırdır, ne bu sevinç?"
" Derin illa birşey mi olması lazım? "
" Yokta yani ne bileyim? Sen pek böyle yapmasın ya sabahın köründe." cümlesinin nasıl başlayacağını biliyordum.
" Sabahın körümü Derin-" lafını yarıda kesip işaret parmağım ile onu gösterdim.
" Saat 08:30, bakalım evet doğruymuş. Biliyorum ne söyleyeceğini melek." söylediklerime güldü. Ayca'nın yanaklarını sıkıp ayağa kalktım. Odadan oflayarak çıkıp saçlarımı toparladım. Duş alsam iyi olabilirdi.
" Ayca ben duşa giriyorum. Kahvaltı hazırlama giderken pastaneden birşeyler alırım ben." odamın kapısına yaslanarak kaşlarını çattı.
" Ne duşu?"
" İnsanlar kirlendikleri zaman temizlenmek için aldıkları duş Ayca."
" Onu biliyorum da, sen hiçbir zaman sabah duş almazsın o yüzden sordum."
" Bugün garip bir rüya gördüm ve çok fena terlemişim, hemde biraz kendime geleyim diye. İnanılmaz korktum."
" Nasıl bir rüyaydı, anlatsana?"
" Sonra anlatırım, hadi git sen geç kalma hastaneye."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANHIRAŞ GÖZLER
Romance" Neden çağırdın beni buraya. " onu ilk gördüğüm yere gelmemi istemişti. Tedirginliğimi bir yana bırakıp soğuk bir sesle konuştum. " Gelmeni beklemiyordum ama geldin." birbirimizden çok uzakta duruyorduk. Bu benim için iyi birşeydi sadece benim için...