41.Bölüm: "Yine, yeni, yeniden!"

1.7K 198 209
                                    

Merhaba güzel yıldızlarım ⭐️

Bol bol yorum yapıp, oy atmayı esirgemezseniz beni çok mutlu edersinizzz^^ Hem de yüksek etkileşim alan bölümler, kitabın daha çok öne çıkmasını sağlıyorrr🥺💙

Yukarıda ki müziği açalım, ışıklarımızı kapatalım ve perdelerimizi açıp, camın kenarına geçelim.

İNSTAGRAM: @emircaanseker TAKİP EDEDEBİLİRSİNİZ VE ORADAN BANA ULAŞABİLİRSİNİZ.

Unutmayın biz "Gökyüzüne sığınacağız."

İyi okumalar, canımın canı canımsularım. 🔮

 🔮

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

41.Bölüm: "Yine, yeni, yeniden!"
"Tekrardan her şeye sil baştan başlıyoruz! Bu zafer bizim!"

***

Ah, bu kızların son dakikaya bıraktığı şeyler... Bunu Selin'in sık yapmadığını bilsek de Cansu'nun bu sorunuyla üç aydır cebelleşiyorduk. Ve bugün yine aynısı... Tam kapıdan çıkmak üzereyken fondöten sürmeyi unuttum, dedi. Şimdi ağaç gibi arabanın önünde Cansu'yu bekliyoruz. Selin'in evini öylesine sahiplenmiştik ki... Hepimizin eşyalarının bir kısmı bu evde. Tabii Cansu'nun makyaj malzemeleri de. Burası bizim sığınağımız haline gelmişti. Haftasonları hep beraber kalıyorduk. Tabii benim kaldığım gün sayıları birazcık daha fazla olabilir. Özellikle ilk bir ay eve gitmemiştim. Çünkü; Selin henüz tek başına kalabilecek durumda değildi, geceleri uyku uyuyamıyordu. Aynur ablamı ne kadar yalnız bırakmak istemesem de... Bir yandan da Selin vardı ve ikisine birden yetişmeye çalıştım.

Fakat Selin, düşündüğümün aksine hızlı bir şekilde toparlandı. İyi zamanlar değildi... Hatta, çok... Çok zordu!

(2 Ay Önce...)

"Can... Baba! Dokunma ona ne olur!" Selin'in kollarımın arasında, kafasını bir sağa bir sola çevirmesiyle gözlerimi açtım. Nedense her zamankinin aksine bu sefer Selin'i hemen uyandırmadım. Evet, kabus görüyordu, belki de acı çekiyordu. Ama uyandığında gördüğü kabusların hiçbirini hatırlamıyor ve ben onun ne gördüğünü öğrenmek istiyordum. Ve verdiğim ani kararla bu kez uyandırmadım. Ne kadar acı çekmesi canımı yaksa da öğrenmek zorunda ve onu o kabuslarla yüzleştirmeliyim. "Beni öldür! Can'a dokunma..." Tekrar mırıldandığında saçlarını okşadım biraz sakinleşmesi için. Söylediklerine içim gidiyordu. Dolu dolu gözlerim akmasın diye dişlerimi birbirine bastırdım. Kendimi tutabildiğim kadar tuttum.

"Neden beni sevmedin baba?" Uykusunda mırıldanarak çıkan sesinden bile acı çektiği öyle anlaşılıyordu ki. Sağ gözümden akan ufak bir damlayı baş parmağımla sildim ve komidinin üzerinde ki gece lambasını yaktım. Selin de ağlıyordu... Gözlerinden yaşlar, yanaklarına süzülüyordu. Daha fazla dayanamadım ve baş parmaklarımı göz altlarına yerleştirdim.

SİL BAŞTAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin