7.Bölüm:"Artık Yaşayamam."

9.7K 1.4K 3.9K
                                    

Yukarıdaki müziği açalım, ışıklarımızı kapatalım ve perdelerimizi açıp, camın kenarına geçelim.

Unutmayın biz "Gökyüzüne sığınacağız."

KİTABI BEĞENİP, SÜREKLİ OKUMALARINA RAĞMEN HALA DAHA TAKİP ETMEMİŞ OLANLAR VAR DARILIYORUM :(

İyi okumalar, beyler ve prensesler .💫

***

Sabaha kadar Selin'in elimi hiç bırakmaması çok garip gelmişti. Adeta bir ölü gibi hiç hareket etmeden uyudu. Uykusu çok ağır olmalıydı. Sabah da kalkmamız gereken saatte alarmsız gözlerini açtı. Uyku mahmuru gözlerini ovdu ve günaydın bile demeden kafasını yavaşça kaldırıp kısık gözlerini odada gezdirdi. Gözleri benimle buluştuğunda ufak bir tebessüm ve minnettar bir yüz ifadesiyle baktı, açmakta zorlandığı gözleri usulca kapandı ve tekrar yatağa gömüldü. Ben de onun uyanmasıyla ve görevimi sonlandırmanın verdiği mutlulukla salona, Burak'ın yanına gittim.

"Burak hadi kalk okula gitmemiz lazım ve önce eve uğramam gerekiyor. Saat altı olmuş."

"Anne beş dakikacık daha lütfeeen." dediği an kahkaha atmaya başladım. Burak bir anda yataktan fırladı.

"Lan Can iyi misin? Bir şey mi oldu? Oğlum korkutma beni?"

"Sadece gülüyorum, bir şey yok."dedim gülücüklerimin arasından. Kaldırdığı kafasını sertçe yastığa geri bıraktı. Sanırım gerçekten korkmuştu.

"Ne bileyim ya hiç güldüğünü görmedik ki."

"İyi, görmüş oldun kas yığını. Sen yatarak bu kasları nasıl yaptın acaba? Hadi kalk artık." biraz doğruldu ve sesini kısarak "Siz bu gece beraber mi yattınız?" dedi çapkın bir yüz ifadesiyle.

"Öhöm, öhöm."

Selin'in boğaz temizleme sesini duyduğumuzda Burak bir anda doğruldu.

"Şey Selin ben de iyi uyudunuz mu, diye soruyordum." dediğinde aynı anda gülüşmeye başladık üçümüz de.

"Günaydın Can. Sana da günaydın dedikoducu Burak." dedi Burak'ı söylerken gülerek.

"Hadi hazırlanın okula gitmemiz lazım bugün." dedim.

Burak oflayıp puflayarak ayaklarını toparladı ve üzerindeki örtüyü açtı. İnanmıyorum, ayakkabıyla uyumuştu! Tamam Can, bir şey deme boşver, yine dalga geçecek bir şey bulur yoksa.

Burak kalktıktan sonra örtüyü koltuğun üzerinden aldım ve toplayıp yeri olan dolaba geri bıraktım. Burak mayışık bir şekilde banyoya doğru ilerledi. Selin de örtüyü kaldırıp düzelttiğim koltuğa gelip oturdu. Üzerinde hâlâ benim pijamalarım duruyordu. T-shirtüm ona etek gibi olmuştu. Daha üzerini bile değiştirmemişti. Ellerini kavuşturmuş ısrarla oturmaya devam ediyordu. Otururken bir şeyler söylemek için kıvrandığını fark ettim.

"Bir şey mi söyleyecektin Selin?"

"Ben sadece dün gece yanımda kaldığın için teşekkür etmek istedim. Sabaha kadar hiç uyumadın mı sen?" değinde nedense içim bir garip olmuştu.

Aslında bir günde, bir anda birisinin çıkıp bana sarılmasının ve elimi tutmasının verdiği şokun etkisinden hala çıkamamıştım. Daha önceden hiç yaşamadığım şeyleri bir anda yaşamıştım. Gerçekten garip hissediyordum onunla konuşurken bile.

Tarifi zor bir duygu... Aşk mıydı ki acaba bunun adı? Yok artık Can aşık falan değilsin sen. Daha önce hiç aşık olmadın ki. Nereden biliyorsun bunun aşk olup olmadığını? Hem neden aşık olacaksın?

SİL BAŞTAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin