21.Bölüm: "Gel."

5.9K 767 5.5K
                                    

Merhaba güzel yıldızlarım ⭐️

Yukarıdaki müziği açalım, ışıklarımızı kapatalım ve perdelerimizi açıp, camın kenarına geçelim.

SINIR: 300 OY, 5000 YORUMDA YENİ BÖLÜM GELECEK!

Unutmayın biz "Gökyüzüne sığınacağız."

İyi okumalar, beyler ve prensesler. 🔮

 🔮

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


20.Bölüm: "Gel."
"Ben yağmurları durdururum kopamıyorum, nedense senden..."

***

Telefonun titremesiyle irkildim. Titreşime almıştım. Sonuçta çocuklar telefonun açık olsun demişti sesi değil. Selin hâlâ göğsümde yatıyordu. Onun kalkmasını istemediğim için telefonun çalmasını umursamıyordum. Bizimkiler arıyordur diye düşündüm.

Selin öyle güzel, öyle güzel kokuyor ki... Hayatımın geri kalanını burada böyle geçirebilirim. Çok, çok güzelsin. Kalbin kadar temizsin kadın.

Bir saatten sonra telefonun kaç kere çaldığını sayamamaya başladım. Aklıma bir şey olmuş olma ihtimali geldiğinden beri telefonun çalması rahatsız ediyordu. Selin'i rahatsız etmeden elimi yavaşça cebime götürüp telefonu yokladım.

"Bir saniye sevgilim. Zır zır susmuyor. Bakayım kim arıyor. Belki önemli bir şey vardır."

Selin hafifçe başını salladı ve biraz geri çekildi. Beni izlemeye başladı. Telefonu cebimden çıkardım. Furkan arıyordu. Duraksamadan hemen açtım. Açar açmaz tek kelime etmeme izin vermeden hemen yüksek sesle konuşmaya başladı. Tabi buna konuşmaktan çok bağırmak da denebilirdi.

"Neredesin oğlum sen! İyi ki merak ettirme dedik!"

"Selinlerdeyim işte Furkan. Merak edilecek bir şey yok."

"Nasıl? Selinlerde misin? Selin nasıl, iyi mi?"

"İyi merak etmeyin gelince konuşuruz."

"Geleceğin zaman ara, Burakla almaya geliriz istersen."

"Olur canım bakarız."

Telefonu kapattığımda Selin aynı şekilde beni izliyordu. Hatta inceliyordu. Telefonu tutuşumdan, dudağımın hareketlerine kadar... Sadece inceliyordu. Öyle dalmıştı ki kimle ne konuştuğumu bilmediğine, duymadığına eminim. Gözleri, dudaklarımdan gözlerime doğru yavaş yavaş ilerliyordu. Tam göz göze geldiğimiz an, ilk günkü, düştüğü yerden kaldırdığım, o masum, o güzel bakışıyla baktı. Gözleri dolmuştu. Kızarıyordu. Gözlerimin önünde gözleri kızarıyordu, yaşlarla doluyordu. Saçlarını okşayıp göğsüme yasladım. Elimde olsa kalbimde saklardım. Bütün kötülüklerden, ağlamasına sebep olabilecek her şeyden... Gözyaşlarıyla göğsümün ıslandığını hissediyordum. Ne yapacağımı bilemedim. Ben, dayanamadım... Ağlamaya başladım.

SİL BAŞTAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin