Bu, Ma Xiaowei'in Kamu Güvenliği Bürosu'nda kendisini birini öldürmekle suçlamak için ağzını ikinci kez açışıydı. Şoka giren genç, kurbanın yakınından daha fazla ve neredeyse başını yere çarpacak kadar feryat etmeye başlayınca yanındaki iki polis tepki göstererek onu ayağa kaldırıp Anne He'nin kederli ağlamalarının ortasında oradan uzaklaştırmıştı.
Luo Wenzhou sıradan bir tanıtmanın böylesine olay yaratmasını beklemiyordu. Başı şişmişti. Gecesinin uykusuz geçeceğini hissediyordu. Aç ve üşümüş olan Luo Yiguo için bina müdüründen mesajla mama vermesini istemek zorunda kaldı.
Lang Qiao Fei Du'yu ifade vermesi için götürürken Luo Wenzhou yukarı bakıp durması için seslendi.
"Hey!" adını söylemeden veya ithaf etmeden, "Teşekkür ederim," dedi.
Fei Du, karşısındakinin pis ağzından düzgün şeyler çıkmasını havalı bulmuş ve şaşırmıştı. Adımları durdu. Açılış konuşması yapan bir başkanın zarafeti ve ciddiyetiyle başını salladı. "Rica ederim."
Luo Wenzhou, Fei Du'nun modele benzeyen vücudunu odadan çıkana dek kesmişti. Bu görüntü ona garip bir şekilde etrafta dolaşan kanişleri hatırlatıyordu. Peşinden koşup eline baston vermek istemişti. Fakat ikisi yedi yıl savaştıktan sonra ateşkesin doğuşunu yeni görmüşlerdi ve Luo Wenzhou başına bela almak istemiyordu. Bundan dolayı tüm harika fikirlerini saklayarak dönüp Xiao Haiyang'ın omzunu sıvazladı. "Neden benimle gelmiyorsun?"
Xiao Haiyang sessizce onu bireysel sorgu odasına kadar takip etti. Gergin bir şekilde gözlüğünü iterek doğrudan Luo Wenzhou'ya baktı. "Soruşturmaya yardım edecek bir polis memuru olarak burada değilim, değil mi?"
Luo Wenzhou Xiao Haiyang'a işaret etti. "Lütfen otur. Söylesene, polis memuru olarak burada değilsen o zaman nesin?"
Xiao Haiyang kibar olmaya çalışmamıştı. Karşısındakinin sözleriyle yerinde doğruldu. "Şüpheli mi yoksa tanık mıyım?"
Luo Wenzhou güldü ve alışkanlık olarak bacak bacak üstüne atıp arkasına yaslandı. Sırtındaki yara, reseptörlerine haykırarak protesto etmişti. O kadar çok acıyordu ki neredeyse irkilmesine neden olmuştu. Kendini tutup beceriksizce düzgün oturmaya çalışarak şakayla sordu: "Ne zamandır çalışıyorsun?"
"İki yıl... bir buçuk yıl."
"Ah, yani deneme sürecini yeni bitirdin?" Luo Wenzhou başını salladı, aklına gelen şeyle devam etti. "Küçükken babam silahlı kuvvetler akademisine girmemi istiyordu fakat o zamanlar hala isyan dönemlerinden geçtiğimden ne söylediyse tam tersini yaptım. 'Sahra'da füzeleri incelemeye gitmeyeceğim' dedim, sonra okula koştum ve bir sürü form gönderdim. O zamanlar Hong Kong gangster filmlerinden çok etkileniyordum ve tüm polislerin Tony Leung ve Louis Koo gibi olduğunu düşünürdüm, bundan dolayı bu mesleği seçtim."
Xiao Haiyang ciddi bir şekilde, "Sahra Çin topraklarında değil," dedi.
Luo Wenzhou: "..."
Bu genç gerçekten nasıl konuşulacağını biliyordu. (!)
Xiao Haiyang da yanıtıyla ilgili yanlış bir şeyler olduğunu anlamış gibiydi. Duruşu biraz daha gerildi. "Lütfen devam edin."
Luo Wenzhou, Xiao Haiyang'ın "rahatlamanın" ne olduğunu bile bilmediğini hissettiğinden vazgeçmişti. "Her neyse, değerli işler yapmış birisin. İster tanık ol, ister şüpheli, bunu soruşturmanın sonununda anlayacağız. Zihinsel olarak hazırsın ve bildiğin her şeyi açıklayacaksın, değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mo Du {默读} || Silent Reading
Mystery / Thriller"Çocukluk, terbiye, aile geçmişi, sosyal ilişkiler, travmalar... Bizler suçluların dürtülerini araştırıp anlamaya çalışır, içten içe onları yöneten zayıf duyguların peşine düşeriz. Bunu onlara sempati duymak için değil, suçlarını temize çıkarmak vey...