Soluk renkli dış cepheler ve keskin geometrik şekillerle tasarlanmış gökdelenler, boğucu devler gibi yayaların üzerinde yükseliyorlardı. Lobileri genellikle parlak, yansıtıcı bir taşla döşeli olur ve lobideki görevliler içeri girip çıkanlara dik dik bakarlardı.Her binanın asansör kat planları ve sistemleri farklıydı. Bazıları yukarı çıkmaz, bazıları aşağı inmezdi. Tek ve çift katları göre ayarlananlar, yalnızca kartla giriş yapılabilenler vardı. İlk kez gelenler bu kuralları kolayca karıştırabileceklerinden dolayı istenmeyen bir yabancı gibi hissedebilirlerdi.
Fakat İkiz Kuleler farklıydı. Tamamıyla yeniden dekore edilmiş olmasına rağmen burayı avucunun içi gibi biliyordu. 6 ay staj yapıp işler iyi gitmeyince ayrılmıştı çünkü sadece "tanınmış bir okuldan"* gelmiş olan ve Avrupa - Amerika hukuk sistemlerini anlayan değişim öğrencilerini tutmaya karar vermişlerdi.
*(Tanınmış Okul = Ivy League: Columbia, Cornell, Brown, Dartmouth, Harvard, Princeton, Pennsylvania, Yale Üniversiteleri)
Bugünü geçmişle karşılaştırmıyordu. İyi özgeçmişleri olan bu avukatlar en fazla süs bitkisi gibi bir köşede durup basit davalara bakabildiklerinden dolayı uzmanlık gerektiren herhangi bir konuyu ele almak için ondan geri gelmesini ve danışmanlık yapmasını istemişlerdi. Stajyer Küçük Zhao artık "Bay Zhao" olmuştu.
Her koridoru, gölgelerde saklanan her merdiven boşluğunu özenle aklına kazımıştı. Binadaki güç kapatılmamış olsaydı bile kameralardan kaçabilme konusunda kendisine güveniyordu.
Fakat ne yazık ki her şey harika ilerlerken birisi planlarını alt üst etmişti.
Kalabalığın arasına karışarak Cennetin Kanopisi'nde muhteşem bir "performans" izlemeye hazırken Fei Du'nun önüne taş koymasıyla sinirlenmeden duramamıştı. Bunun bir tür aşağılık ve tatsız etkinlik pazarlaması olduğundan emindi. Belki de kendi sürüsüne yardım etmek için ya da tamamen ticari nedenlerden dolayı yapmıştı.
Bu insanlar -her biri mankafa olmasına rağmen- hayal etmekte zorlandığı varlıkları ve sosyal kaynakları kontrol ediyorlardı. Fakat sıradan durum tespiti raporu dinlemek bile onları bayılmaya hazır hale getirebilir veya kafalarını arkaya yatırıp esnemelerine neden olabilirdi. Sayısız uzmanın çabalarıyla ara sıra bir ya da iki kez sonuca varıyormuş gibi davransalar anında "genç dahiler" olarak övülürlerdi.
----------
Akşamki gösteriye yardım etmek için geçici olarak tutulmuş birkaç güvenlik görevlisini yönlendiren bir polis memuru, düzeni sağlamak için aceleyle gelmişti. "Millet, lütfen binaların etrafında dolanmayın. Hala çatıları arıyoruz, tehlikeli olabilir. Biraz yardımcı olur musunuz? Teşekkür ederim, üzgünüm, güvenliğiniz için... "
Bunu duyan kalabalık yavaşça uzaklaşmış fakat o sırada eli yüzü düzgün ve zarif bir adamın karanlığa girip kaybolduğunu fark etmemişti.
Polis, kalabalığı dağıtmak için gelmişti. Yani bu, bölgeyi çoktan aramaya başladıkları veya birazdan arayacakları anlamına geliyordu. Ve o aptal kadın hala atlamamıştı. Son anda korkmuş muydu yoksa o güzel yüzlü çocuğun aşağılık performansıyla beyni mi yıkanmıştı bilmiyordu. Fakat ne olursa olsun acil durum planı vardı. A bloğunun çatısının sadece bir tarafı ana meydana bakıyordu. Son anda tereddüt edecek olsa bile kararını vermesine yardımcı olması için korkuluğu gevşeterek bazı düzenlemeler yapmıştı.
Kusursuz olmalıydı. Ne yanlış gitmişti?
Bakmak için geri dönmesi gerekiyordu.
Hızlıca kurnaz bir fikir düşündü. A bloğuna gitmeyip B bloğundaki ofislerin zemin katındaki bir kafenin yan kapısından içeri girdi ve sekizinci kata kadar koşarak kuryelere özel acil durum merdivenlerinden aşina bir şekilde çıktı. Sekizinci katta iki kuleyi birbirine bağlayan açık hava koridoru vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mo Du {默读} || Silent Reading
Bí ẩn / Giật gân"Çocukluk, terbiye, aile geçmişi, sosyal ilişkiler, travmalar... Bizler suçluların dürtülerini araştırıp anlamaya çalışır, içten içe onları yöneten zayıf duyguların peşine düşeriz. Bunu onlara sempati duymak için değil, suçlarını temize çıkarmak vey...