Genç He Zhongyi'nin öldürülmesinin üzerinden dört gün geçmişti. Luo Wenzhou eldiven takarak taksi şoförü Chen Zhen'den aldığı eski fotoğraf albümünü çevirdi. Chen Zhen ve kız kardeşi Chen Yuan ikizdi. Büyükanne ve büyükbabaları tarafından memleketlerinde yetiştirilmişlerdi. Yaşlı çift art arda vefat edince kız kardeşi Chen Yuan üniversiteye girmeye çalışmış; Chen Zhen ise notları kötü olduğundan okulu terk edip para kazanmak için evden erken ayrılmıştı. Fotoğraflardaki kız çok zarifti, hepsinde geniş bir şekilde gülümsediğinden simetrik olmayan köpek dişleri belli oluyordu.
Geride bıraktığı tek şey buydu. Ölüm nedeni belirsizdi. Onursuz tavırları nedeniyle polis, uyuşturucu kaçakçılığından şüphelenerek kişisel eşyalarını birkaç kez aramıştı. Ne ikinci el bilgisayarı ne de cep telefonu geride kalmıştı.
Luo Wenzhou fotoğraf albümünü baştan sona çevirip üniversite kulübü etkinliğinden gibi görünen birkaç fotoğrafa baktı. İçlerinde Chen Yuan'a oldukça yakın duran bir kız vardı. Fotoğrafların arkasında kurşun kalemle bir tarih ve "Xiao-Cui ile Çay Sanatı Kulübü'nde; orada olmana sevindim." yazılmıştı. Xiao-Cui. Luo Wenzhou bulduğu telefon kaydını açtı - Chen Yuan ölümünden yaklaşık iki hafta önce "Cui Ying" adında biriyle telefon görüşmesi yapmıştı. Tam o sırada Lang Qiao ofisinin kapısını çaldı ve diriden çok ölü gibi gözükürken gelmesi için işaret edip "Patron, gel ve şu aptalı izle. Her biri on yuandan bilet, eğer aptal değilse paran geri verilecek," dedi
Şehir Bürosu Kriminal İnceleme Ekibi'nin Zhang Donglai'ı dikkate alması olağanüstüydü. Söylediği her on cümleden dokuzu saçmaydı. Şehir Bürosu'nda 48 saat alıkonulması, baştan beri yetersiz olan beynini yaktığından kafatasında ne kaldığını kimse tahmin edemiyordu. Ağzından çıkan kelimelerin entelektüellik seviyesi oldukça etkileyiciydi.
"Feng Niange mi? Hiç duymadım. Feng soyadına sahip birini tanımıyorum. Erkek mi kadın mı? Neden bana neye benzediğini söylemiyorsunuz? Onunla yatmış ve adını hatırlamıyor olabilirim. 20 mayıs gecesinde Chengguang Malikanesi'nde tanıdığım biri var mıydı? Hepsini tanıyordum... Ne? Orada kim mi vardı? Ah, polis amcalar. Saygıdeğer polis amcalar! O gece yarım litre beyaz şarap içtim, yarım düzine şampanya içinde ise kaçı kırmızıydı bilmiyorum. Kutsal Üçlü! Kendi adımı hatırlayabilseydim iyi olurdu. Orada olan herkesi nasıl söyleyebilirim? Son zamanlarda kimseyle tartışmadım. Çok arkadaş canlısıyımdır. Huh? Birilerine vurmak sayılıyor mu? Oh, öyleyse gerçekten söyleyemem... Yani onlara vurdum, bana karşı gelebilmek için ne yapabilirler? Benim kim olduğumu biliyor musunuz! Kaç kez söyledim, o telefonu ben vermedim. Sadece yakın arkadaşlarıma hediyeler veriyorum. Her neyse, birine bir şey vereceksem bu aptalca bir telefon olmazdı, değil mi? Kime hakaret ediyorsun?"
Para harcamak ve uyumak dışında Genç Efendi Zhang'ın günlük hayatı kaosla doluydu; irili ufaklı şeyler gözünün önünden bir sis gibi geçti, kesinlikle etkilenmemişti; psikolojik durumu "dünyevi kaygılardan arınmış" olarak tanımlanabilirdi.
Luo Wenzhou bir süre dinledikten sonra Zhang Donglai için kesin bir iddiada bulundu. "Küçükken babası bunu kafa üstü yere düşürmüş," dedi.
Tao Ran -tüm sabrıyla- farklı şekillerde tekrar tekrar sorgulamak için mümkün olan her yöntemi denedi, fakat yine de Zhang Donglai'ın dikkatsizce biçimlenmiş hafızasından herhangi yararlı bir bilgi çıkaramadı. 48 saat dolduğu gibi Zhang Ting'in bulduğu avukat Şehir Bürosu'nun kapısına dayanıp Kriminal İnceleme Ekibi'nin Zhang Donglai'ı serbest bırakmaları konusunda zorunlu olduklarına dair güçlü gerekçelerle tartışmaya başladı. "Gerçekten yapabileceğim bir şey yok." Tao Ran iki uzun nefes verip çaresizce Luo Wenzhou'ya omuz silkti.
Luo Wenzhou düşünüp hafifçe çenesini kaldırdı. "Kanıtlar yetersiz. Onu serbest bırakalım."
"Komiser Luo!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mo Du {默读} || Silent Reading
Misteri / Thriller"Çocukluk, terbiye, aile geçmişi, sosyal ilişkiler, travmalar... Bizler suçluların dürtülerini araştırıp anlamaya çalışır, içten içe onları yöneten zayıf duyguların peşine düşeriz. Bunu onlara sempati duymak için değil, suçlarını temize çıkarmak vey...