Bölüm 24 - Julien XXIII

424 57 24
                                    

"Garip. Tuvaletlerin hepsini kontrol ettim. Ne zaman gittiğini kimse görmemiş... Hey, amirim, sorun ne?"

"Güvenlik kameralarını incele. Git." Luo Wenzhou'nun düşünceleri henüz netleşmemiş, sezgisinin omurgasına tırmanmasından kaynaklı bir ürperti hissetmişti. "Acele et!"

Lang Qiao bir an baktıktan sonra arkasına dönüp koşmaya başladı.

Güvenlik kamerası görüntülerini hızla incelemişti. Olan şey çok açıktı: Fei Du ayağa kalkıp gittikten sonra Anne He'yi biri aramış ve birkaç kelimeyle onu taşa çevirecek şeyler söylemişti. Telefon görüşmesi yaklaşık iki dakika sürmüş. Daha sonra Anne He boş gözlerle etrafa ve tereddüt ederek Fei Du'nun gittiği yöne birkaç kez bakmış fakat Fei Du geri dönmemişti.

Hayal kırıklığı içinde başını eğdikten sonra bir karara varmış gibi duruyordu. Daha sonra da sessizce Şehir Bürosu'ndan ayrılmış.

Güvenlik kameralarının görüş alanı Şehir Bürosu'nun kapılarına kadar uzandığından Anne He'nin tereddüt etmeden hızla yolun karşısına geçtiğini yakalamışlardı. Kavşağa gelince dönmüş; daha sonra arkasında iz bırakmadan gözden kaybolmuştu.

Luo Wenzhou'nun emir vermesine gerek kalmadan Lang Qiao Anne He'nin nereye gittiğini takip etmek için birilerini arama amaçlı ayrıldıkları köşeye götürdü.

"Daha demin Xiao Haiyang'a sormaya gittim," dedi Tao Ran hızla yürüyerek. "Alt büro onu metro istasyonundan aldıktan sonra Wang Hongliang'ın emriyle hemen buraya bize getirdiler. Geldiğinden beri buradan ayrılmamıştı. Yan Şehri'ne alışık olması imkansız fakat kapıdaki kamera ana kapıdan çıktığında sola ya da sağa bakmadan direkt caddenin karşısına geçip döndüğünü gösteriyor. Sanırım orada onu bekleyen biri vardı."

Luo Wenzhou, "Kavşağın yakınındaki tüm güvenlik kameralarını inceleyin, o vakitte geçen her arabaya ve yayaya bakın," dedi.

"Ne karmaşa ama. Son birkaç gündür trafik kısıtlaması var." Tao Ran iç çekti. "Arabalar sadece gece yarısı ile sabah üç arasında yola çıkabiliyor. Çoğu insanın gece saatlerinde belli nedenlerden ötürü araba kullanmaktan başka seçeneği olmadığından yollar normal zamanlardaki gibi sakin değil. Hepsine bakmak uzun zaman alacak. Başına bir şey gelmezse sorun değil fakat eğer ... "

Luo Wenzhou ses çıkarmadan birkaç kez volta atıp aniden adımlarını durdurdu. Sonunda hafızası ona yetişmiş, az önce hissettiği huzursuzluğun nereden geldiğini nihayet hatırlamıştı.

"... onu bu insanlarla aynı pisliğin içinde olduğuna inandır."

"Kolayca umutsuzluğa kapılacak ve sözde "adalet" diye bir şey olmadığına inanmaya başlayacak."

"Bu durum, psikolojisi ve fizyolojisi üzerinde iki ciddi baskı oluşturarak sorunu çözecektir."

Anne He'yi arayan kişi nasıl oldu da huysuz, çekingen bir kadını gece yarısı Şehir Bürosu'ndan ayrılmaya ikna etmeyi başardı?

O kişinin Şehir Bürosu'nun kriminal polislerinden daha çok güvenmeye değer olduğunu mu düşünüyordu?

Ya da... polise başından beri hiç güvenmemiş miydi?

Ayrıca sözde "adalet" diye bir şeyin olmadığını düşünmüş, umudunu yitirmiş ve istediği "adaleti" aramak için kendi yöntemlerini mi kullanmaya başlamıştı?

Luo Wenzhou hızla dönüp Fei Du'ya baktı. Fei Du başını öne eğdiğinden saçları aşağı sarkıp yüzünü kapatmıştı. Siyah gömleğinin açıkta bıraktığı teni, hiç ışık görmemiş bir vampir kadar alışılmadık derecede soluk görünüyordu. "Bu insanları neden bu kadar iyi anlıyor?" diye düşündü.

Mo Du {默读} || Silent Reading Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin