Media: Bindallı
8. Bölüm: "Alışveriş"
•••
"Başım!" Başımı tutarak inledim. Çok kötü ağrıyordu. Oysa ki fazla içmemiştim. Ayağa kalkacakken çıplak olduğumu fark ettim. Oha dur dur! Dün biz Reza ile beraber olmuştuk dimi! Etrafa bakarken banyonun açık kapısı gözüme çarptı. Üstümde ki pikeyi vücuduma sarıp banyoya ilerledim. Reza duş alıyordu. Kendimi tutamadım ve kapıyı kapatıp üstümde ki pikenin ucunu bıraktım. Duş kabinin kapısını açmamla Reza bana döndü. Tebessüm ederek yanına girdim ve kapıları ardımdan kapattım.•••
"Bugün erken çıkacağız şirketten, alışveriş var unutmadın dimi?" Kasıklarım hafiften sızlarken yüzümü buruşturmamak için zor tuttum."Unutmadım, biliyorum"
"Çok ağrıyor mu?"
"Ha?" Anlamadığım için ağzımdan ha nidası çıkmıştı.
"Çok acıyor mu diyorum, biraz sert davrandım galiba..."
"Hafiften sızlıyor" kenara çekmesiyle etrafıma bakındım.
"Neden çektin kenara? Ne oldu?"
"Eczaneden ağrı kesici alıp geleceğim hemen, bekle tamam mı?"
"Tamam" Reza arabadan inip eczaneye ilerledi hızla. Yarım saat sonra elinde ki poşetle arabaya bindi.
"Al bakalım, su da aldım ki hemen iç de ağrın kesilsin diye"
"Tamam teşekkür ederim" bana verdiği hapı ağzıma atıp açtığı şişeden suyu yudumladım. Mideme inen hap ile biraz daha arkama yaslandım.
***
"Zümra hanım!" Bana seslenen kıza baktım."Efendim?"
"Ziyaretçiniz var efendim" şaşkınca baktım ama sonra aklıma Elsem geldi.
"Elsem mi geldi?" Kız kafasını olumsuz anlamda bir sağa bir sola salladı.
"Hayır, bir adam." Kaşlarım çatıldı.
"Tamam teşekkürler" diyerek odama ilerledim. Kapıyı açmamla resmen annemin kopyası bir adam görmeyi asla beklemiyordum.
"Buyurun?" Adam sesimi duymamla masanın üstünde ki çerçeveden bakışlarını bana döndürdü.
"Zümra..." Bu ses tınısı.. sanki bir yerden hatırlıyorum bu sesi.
"Buyurun benim siz kimsiniz?" Oturduğu yerden hızla ayaklandı.
"Ben..." Nasıl söyleyeceğini bilmiyormuş gibi oldu. "...Demir Sancak" duyduğum isimle tökezledim geriye doğru. Bu.. Gerçek olamazdı dimi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Süveyda
ChickLit"Ne yani bana tam tamına elli bin Türk parası ve elli bin dolar mı vereceksin?" Şaşkındım. "Evet dedim!" Kollarımı göğsümde bağladım. "Karşılığında ne istiyorsun peki?" İlla bir şey istyecekti. "Çocuğumu doğuracaksın!" Dedi. Şaşkınca gözlerim büyüd...