Vote vermeyi unutmayalım!
18. Bölüm: "Ailecek Mangal"
***
Sabah bebişlerimin tekmesi ile gözlerimi açmıştım. Karnımın üstünde ki pikeyi açıp parmaklarımla ritim tutturdum karnımın üstünde. Her ritmin ardından ya kafaları, ya elleri ya da ayakları geliyordu. Dudaklarımda oluşan tebessümümü silmeden sol tarafıma döndürdüm kafamı. Reza başını eline koymuş, yüzünde ki tebessümle bizi izliyordu."Günaydın balım!" Kafasını bana doğru yaklaştırdı.
"Günaydın hatunum!" Dudaklarıma kondurduğu minik öpücükle geri çekildi. Kollarımı boynuna sarıp daha fazlasını istediğimi dile getirmeden belli ettim.
"Sabah cilveleşmesine bayıldığımı söylemiş miydim?" Cıkladı.
"Söylemedin ama bende çok severim"
***
"Kahvaltıyı dışarda yapalım hadi, hem bizimkiler gelecek ya alışveriş yaparız""Olur" bornozu üstümden çıkarıp kenara koydum.
İç çamaşırlarımı giyip üstüme bulutlu havadan dolayı uzun kollu göbeğimi açıkta bırakan body, altıma da yüksek bel hamile taytı giydim. Sıra ayaklarıma gelince Reza'ya baktım yalvaran gözlerle.
"Rezaa!" Tişörtünü kollarından geçiren Reza bana döndü.
"Efendiim" masum bakışlar atarak ayaklarımı işaret ettim.
"Çocukların yüzünden eğilemiyorum, bu yüzden de çoraplarımı giyemiyorum!" Reza kahkaha atarak yanıma geldi. Önce beni sonra da dokuz aylık gibi duran göbeğimi öptü.
"Ben size kurban olurum, çocuklar doğana kadar giydiririm hayatım. Sorun yok." Şirince gülümseyip çorapları uzattım.
Önce çoraplarımı sonra ayakkabılarımı giydirdi Reza. Teşekkür olarak dudaklarına minik bir buse kondurdum. Elini tutarak oturduğum yerden kalktım dikkatlice. Aşağı inince vestiyerden kalçamın hemen altında biten koyu gri kot ceketimi giydim. Evden çıkıp arabaya ilerledik. Normalde yürüyerek giderdik ama bulutlu olan hava yüzünden arabaya binmek zorundaydık.
Yayla da olan güzel otantik, etrafı çam ağaçları ile kaplı iki katlı bir cafe'nin önünde durduk. Reza arabayı park edince indim ve Reza'nın yanıma gelmesini bekledim. Yanıma gelince elini tuttum ve cafe'den içeri girdik beraber. Hemen çalışanlardan birisi yanıma geldi.
"Hoş geldiniz"
"Hoş bulduk, kahvaltı yapacağız"
"Tabi, yukarıda teras bölümümüz var. Aile yeridir tam. Ama derseniz ki aşağısı da iyi sizi hemen güzel bir masaya alalım?"
"Teras'a çıkalım biz" Reza'nın bakışlarını üstümde hissedince çocukta ki bakışlarımı ona döndürdüm.
"Üşümezsiniz değil mi?" Elimi karnıma koyup okşadım yüzümde ki tebessümle.
"Sanmam, üşürsek başka masaya geçeriz olmadı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Süveyda
ChickLit"Ne yani bana tam tamına elli bin Türk parası ve elli bin dolar mı vereceksin?" Şaşkındım. "Evet dedim!" Kollarımı göğsümde bağladım. "Karşılığında ne istiyorsun peki?" İlla bir şey istyecekti. "Çocuğumu doğuracaksın!" Dedi. Şaşkınca gözlerim büyüd...