14. Bölüm: "Balayı"***
Gözlerim açılırken etrafı taradı gözlerim. Hastane odasında sadece ben vardım ve çoktan güneş doğmuştu. Üstümde gelinlik yerine eşofman takımı olduğunu fark ettim. Elim karnıma gidince olanlar bir bir zihnime doldu. Panikle yattığım yerden doğruldum. Tam yataktan kalkacakken içeriye giren hemşire ile olduğum yerde durdum."Aa uyanmışsınız Zümra hanım" yüzünde ki tebessümle yanıma geldi.
"Bebeğim nasıl? İyi değil mi?"
"Merak etmeyin iyi, serumunuz bitmiş onu çıkarayım sonra doktor hanımı çağırayım. Bekleyin lütfen" kafamı olumlu anlamda salladım.
"Reza, kocam nerede?" Kapıdan çıkmadan önce sordum hemen.
"Reza bey en son asansöre doğru ilerlediğini gördüm. Sonra da görmedim efendim"
"Teşekkür ederim" odayı taramaya devam ettim.
Bir çanta ya da telefon arıyordum kenarda, köşede. Nitekim öyle de oldu. İkili koltuğun üstünde çanta vardı. Yavaşça koltuğa ilerleyip çantayı aldım ve geri yatağa oturdum. Fermuarını açıp içini karıştırmaya başladım. Sonunda küçük yerinde telefonumu bulunca kilidini açıp Reza'nın numarasının üstüne tıkladım. Bacaklarım çok ağrıyordu.
"Alo?"
"Reza?"
"Zümra! Uyandın mı sonunda!"
"Yok uyuyorum hayalimle konuşuyosun! Uyandım. Yanımda niye yoksun!"
"Acıkmıştık yemek almaya indik kafeteryaya"
"Bana da tost al"
"Neyli olsun?"
"Elsem'e sor, bilir"
"Tamamdır. Doktor geldi mi?" Kapının açılmasıyla kapıya döndüm. Doktor ve hemşire gelmişti.
"Şimdi geldi, kapatıyorum!" Diyip yüzüne kapattım telefonu.
"Kendinizi nasıl hissediyorsunuz Zümra hanım?"
"Bacaklarım sızlıyor ve ağrıyor. Ayağa kalkınca ama ağrıyor. Otururken de sadece sızlıyor"
"Bebekte sizde iyisiniz. Sadece galiba düğününüz varmış, bu yüzden çok ayakta durduğunuzdan bebek bir uyarı göndermek istemiş size"
"Peki şuan kaç haftalık olmuş?"
"Ultrasonla baktığımıza göre, otuz üç günlük" kafamı olumlu anlamda salladım. "Bu arada Zümra hanım, düşük tehlikeniz yok ama yine de bu üç ay fazla ağır kaldırmayın, fazla ayakta durmayın. Kendinizi yormayın yani fazla"
"Tamamdır doktor hanım, teşekkürler"
***
"Doktor uçakla seyahat etmene izin verdi. Balayına gidiyoruz!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Süveyda
ChickLit"Ne yani bana tam tamına elli bin Türk parası ve elli bin dolar mı vereceksin?" Şaşkındım. "Evet dedim!" Kollarımı göğsümde bağladım. "Karşılığında ne istiyorsun peki?" İlla bir şey istyecekti. "Çocuğumu doğuracaksın!" Dedi. Şaşkınca gözlerim büyüd...