Birkaç hafta önce koltuğumda oturmuş işsiz kaldığım gerçeğiyle yanaktan öpüşmeli bir selamlaşma gerçekleştirdiğim zaman sevgili kardeşimin hemen karşımdaki koltukta oturmuş bana murphy kanunlarından bahsettiğini hatırlıyordum. Murphy hakkında bulduğ...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Dün akşam seçtiğim bol kot pantolonumun beline kemerimi takıyorum. Üzerimdeki ince beyaz gömleğin uçlarını pantolonumun içine katıyorum. Ayna da tam olarak aklımdaki görüntüyle karşılaşmış olmak keyfimi yerine getiriyor. Saçlarımı başımın tepesinde topluyorum, böylece kendimi daha derli toplu gözüktüğüme ikna ediyorum.
Makyajım oldukça hafif. Gözlerime sürdüğüm rimeli tamamlayan açık renk rujum ve hafif allığımdan oluşuyor sadece. Hiçbir abartısı yok fakat özensiz de durmuyorum. İstediğine ulaşmış olmanın neşesiyle aynadaki yansımama gülümsüyorum.
Sadece dakikalar sonra sevgili Leman Dinçer ile buluşacağım. Daha doğrusu kendisi beni evimden alacak. İçimde kontrol altına almak için uğraştığım bir heyecan var ve inanın bana bunu başarmak hiç kolay değil. Pek sevgili çakma kayınvalidem ile onun için çok önemli olan çocuk esirgeme kurumuna kendisinin deyimiyle yuvaya gidecek olmak her tekrar edişimde karnımda kasılmanın meydana gelmesine sebep oluyor.
Kendisinin ne kadar dakik bir insan olduğunu öğrendiğim için sözleştiğimiz saate dakikalar kala aşağıda beklemenin hoş bir jest olacağını düşünüyorum. Bu bilgiye ve birkaç önemli bilgiye daha dün akşam Dinçer kardeşlerden ulaşmıştım. Kendilerini o kadar bunaltmıştım ve bundan o kadar keyif almıştım ki anlatamam.
Başını soktuğu olayın yani kendisini karakollardan topladığım için kendisine verdiğim emirleri yerine getirmek zorunda olan kardeşimin bembeyaz yaptığı spor ayakkabılarımı ayağıma geçirip kol çantamı takıyorum. "Boş yere heyecan yapıp kendini rezil etme. Doğal ve nazik davran yeter." diyor kapıda beni uğurlamak için dikilen kardeşim. Burnunu iki parmağımın arasına alıp sıkıştırıyorum. "Aman pek de çok şey bilirmiş." burnunu parmaklarımdan kurtarıp mızırdanmaya başladığında söylenmelerine takılmadan apartmandan çıkıyorum.
Kendisi hakkındaki bilgileri yanıltmayan Leman Dinçer tam olarak 3 dakika sonra önümde duruyor arabasıyla. Şoförün kapımı açacağını fark ettiğimde buna engel oluyorum ve kapımı kendim açıp hemen arka koltuğa, Leman hanımın yanına kuruluyorum. "Merhaba Özge." yüzündeki küçük tebessüme aynı şekilde karşılık verim bende onu selamlıyorum. Ufak bir hal hatır sorma faslı yaşanıyor aramızda. Sustuğum anda midemde beliren kurtçukların beni kemirmeye başlayacağını bildiğim için hiç es vermeden konuşmaya devam ediyorum.
Fatih beyin halini hatırını sormamın üzerine ise sohbet kendiliğinden akmaya başlıyor. Bana çok sevdiği gözlerinden belli olan eşinin kendisini sinir eden hallerini oldukça komik bir şekilde anlatırken Leman hanımla anlaşmanın aslında ne kadar kolay olduğunu fark ediyorum. Dış dünyaya karşı oluşturduğu bir Leman Dinçer var bir çeşit zırh gibi kuşandığı. Herkesin sevdiği ama mesafeli durduğu birisi olarak yansıttığı. Ancak onunla tanışıp onu tanımaya başladıkça aslında ne kadar cana yakın birisi olduğunu öğreniyordunuz. Sonuç olarak burada kimse paşa torunu, kraliyet veliahdı değil. Onun da özünde sıradan bir insan olduğunu biliyorum. Ancak pot kırmaktan deli gibi korkan tarafım hala varlığın sürdürüyor.