Alaturka - Sezen Aksu
Melih bisikletin üzerinde kolayca dengesini tuttururken hızlanıyor ve bu esnada bana doğru eğilip başını omzuma koyuyor. Yaptığı en ufak hareketle içimde kelebekler uçurtmayı nasıl başardığına hep hayran kalacağım. Demirleri tutan ellerimi onun elinin üzerine koyuyorum. Benden beklemediği bu temasla göz göze geliyoruz ve ne oluyorsa ondan sonra oluyor.
İçimde uçuşan kelebeklere dayanarak yaptığım bu atak adamı hiç beklemediği bir anda vuruyor ve dikkati dağılıyor. Biz hülyalı hülyalı birbirimize bakarken bisiklet tepesinde olduğumuzu unutuyoruz birden. Melih'in dengeyi kaybetmesi de kaçınılmaz oluyor ve önümüze çıkan pek de ufak olmayan bir taşla bir miktar uçmuş bulunuyoruz.
Melih'in beni tutmaya çalışması bir işe yaramazken ikimizde farklı taraflara savruluyoruz. O ilk çakılmanın sarsıntısını hazmedemeden birden üzerime devrilen bisiklet üzerine tuz biber serpiyor. Yüzümü korumaya çalışırken aklıma pek de sevimli olmayan kelimeler sıralıyorum. Bisikletin pedalının bacağımı çizdiğini hissediyorum. Gidonlardan birisi karın boşluğuma baskı yaparken bu bisikletin kaç ton olduğunu sorguluyorum. Bu esnada aklım da bana el sallayarak uzaklaşmış bulunuyor.
Acı dolu bir inleme çıkıyor dudaklarımdan ve aynı sesi Melih'ten de duyuyorum. Bisikletle gitmenin çok iyi bir karar olduğunu düşünürken böyle bir olay aklımın ucuna dahi gelmemişti. Selam ben Özge, olayları beklenmedik yönlere çekmemle ünlüyümdür.
"Özge, iyi misin?" diye soruyor Melih sesinden bile belli olan acısıyla. "Hayır." diyorum zar zor konuşurken. Acıyla inlerken üzerimdeki bisikletten kurtulmaya çalışıyorum ancak bacağımı kurtarmam pek de mümkün olmuyor. Ön demirde oturduğum için düşerken bacağımın iki demirin arasına kıstığını tahmin ediyorum ama bunu mantıklı bir şekle oturtamıyorum.
Melih yanıma gelip üzerimdeki bisikleti kaldırıyor ve hayatımı kurtarmış oluyor. Zira üzerimde o 5 tonluk bisikletle daha ne kadar durabilirdim bilmiyorum. Bisikleti düzeltip kendini yanıma bırakırken tam olarak neremin yaralandığını hissetmeye çalışıyorum ama bütün vücudum ağrırken bu pek kolay olmuyor. En net hissettiğim bacağımda bir acı oluyor. Pedalın çizdiği yerin kanadığını tahmin ediyorum. Ayrıca yüzümü korumaya çalışırken kolumda ufak çizikler oluşmuş. Ancak ilk düşüşümü hafifletmeye çalışırken bileğimi incitmiş olmalıyım ki orası çok daha fazla acıyor.
Dikkatimi neremin yaralandığına verdiğimde ağrılarımı daha çok hissediyorum ve canımın acısı gözlerimi dolduruyor. Ağlaya ağlaya babama koşmak istiyorum. Beni hala küçük kızıymışım gibi sarıp sarmalasın istiyorum. Küçük bir çocuk gibi bisikletten düşmüştüm ve küçük bir çocuk gibi yaralarım sarılsın istiyorum. Babamın şefkatli kucağına sokulmak istiyorum. Annem telaştan bulduğu bütün merhemleri çalsın yaralarıma. Anneannem bana bütün ağrılarımı unutturan o nefis doğal tariflerinden yapsın ve dedem gönlümü yapmak için bir bisikletten öcümü almaya gitsin istiyorum. Ama bunların hiç birini gerçekleştiremem çünkü ben hala o küçük ve nazlı kız çocuğu değilim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı Dansı
Teen FictionBirkaç hafta önce koltuğumda oturmuş işsiz kaldığım gerçeğiyle yanaktan öpüşmeli bir selamlaşma gerçekleştirdiğim zaman sevgili kardeşimin hemen karşımdaki koltukta oturmuş bana murphy kanunlarından bahsettiğini hatırlıyordum. Murphy hakkında bulduğ...