Birkaç hafta önce koltuğumda oturmuş işsiz kaldığım gerçeğiyle yanaktan öpüşmeli bir selamlaşma gerçekleştirdiğim zaman sevgili kardeşimin hemen karşımdaki koltukta oturmuş bana murphy kanunlarından bahsettiğini hatırlıyordum. Murphy hakkında bulduğ...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hayatta duygularınızı karıştıran anlar vardır. Böyle söyleyince garip geliyor ama elbet sizde yaşamışsınızdır. Bütün duygularınızın alt üst olduğu, ne yapacağınızı bilemediğiniz zamanlar. Sanki birisi ayarlarınızla oynamıştır ve ne tepki vereceğinizi şaşırmışsınız gibi anlar. Birden mavi ekran verirsiniz.
İşte şimdi tamda öyle bir zamandaydım. Ne diyeceğimi, ne yapacağımı hatta ne düşüneceğimi tamamen şaşırmış bir şekilde kalakalmıştım. İki gündür en çok yaşadığım duygu şaşkınlıktı. Sürekli bir şeylere şaşırıyordum ve nasıl oluyorsa hepsi bir öncekini gölgede bırakacak türden şaşkınlıklardı bunlar.
Şu an ise Melih Dinçer'in benim salonumda oturmuş benden sevgilisi olmamı istemesi de bütün bunların üzerine tüy dikmişti. Ağlar mısın güler misin? Bir an tepki verme yetimi kaybetmişim gibi kalakalmıştım. Kocaman açılmış gözlerim Melih'in bakışlarına çevrilince onunda bunu son çare olarak ortaya attığı ve kendisinin de pek arkasında duramadığı bir fikir olduğu anlaşılıyordu ama bu neyi değiştirirdi ki? Birisine birden sevgilisi olmasını söyleyemeyeceğiniöğretmemişler mi buna?
"Ne?" beni zehirli bir sarmaşık gibi esir alan şaşkınlığımdan kurtulup tepki verebildiğimde ilk söylediğim bu olmuştu. Onunda kendisine aynı soruyu sorduğunu tahmin etmek pekte güç değildi.
"Biliyorum çok saçma ama yaşadığımız olayda çok saçma, yani..."
"Çivi çiviyi söker mantığı mı bu? Benim söylediklerim bile daha mantıklıydı." elbette kendimi savunacaktım. Aksi düşünülemez!
"Kusura bakma ama seninkilerde hiç mantıklı değildi. Kimse tanımadığın biriyle böyle fotoğraflarının olduğuna inanmaz." Beni böyle susturabilmesine karşın omzuna tırmanıp saçlarını yolmak istedim. Diğer türlü birazcık kısa kalırım çünkü. Birazcık. "Ayrıca işsiz olduğunu biliyorum. Eğer kabul edersen sana senin potansiyelinde bir iş ayarlayabileceğimin sözünü veriyorum. Yani bu olanların üzerine ailene birde işsiz olduğunu açıklamana gerek kalmasın."
İşsiz ne kadar kötü bir sıfat değil mi? Resmen küçümseyici bir damga. Bence bu kelimenin telaffuz edilmesi hakaret sayılmalı. Bu rencide edici tabir kullanılmamalı. Onun yerine 'şu an çalışmayan birey' denilebilir mesela. Sayın TDK , bu konuyla ilgilenir misiniz lütfen?
Kendi içimdeki isyanıma son veren söylediklerinin içinden tamamen yanlış noktaya takılıp kaldığımı anlamamdı. Bunu fark ettiğim anda ise birden sinirim tepeme çıktı. Zaten yeterince gergin olaylar yaşıyoruz ne gerek var şimdi beni sinirlendirmeye? O sinirle anlıma kadar çatılmış kaşlarımla ve sinirin yansıdığına emin olduğum gözlerim Melih'i hedef aldı. "Sen şu an beni tehdit mi ediyorsun?"
Oldukça sakin söylediğim kelimeler bir bağırmadan daha çok etki ederken benden böyle bir tepki beklemediği için şaşkınca bana bakıyordu. "Hayır. Hayır tabi ki seni tehdit etmiyorum. " dedi uzlaşma yolu arar gibi. "Sadece bunu ikimizin de kârlı çıkacağı bir oyun olarak düşün."