Spotify listesine ayışığıdansı. yazarak ulaşabilirsiniz
Birkaç hafta önce koltuğumda oturmuş işsiz kaldığım gerçeğiyle yanaktan öpüşmeli bir selamlaşma gerçekleştirdiğim zaman sevgili kardeşimin hemen karşımdaki koltukta oturmuş bana murphy kanunlarından bahsettiğini hatırlıyordum. Murphy hakkında bulduğu yazıyı okurken anlattıkları o kadar saçma gelmişti ki söylediklerinin yarısını dinlememiştim. Ancak Defne'nin okuduğu o uzun metinden aklımda kalan bir cümle vardı; 'Bir şeylerin ters gitmesi bir doğa kanunudur. Bu yüzden her şey yolunda gidiyor gibi görünüyorsa dikkat edin; mutlaka ters giden bir şeyler vardır.'
Defne bunu bana ilk söylediğinde ona bunların ne kadar saçma teoriler olduğunu ve vaktini böyle çöp etmemesini söylemiştim. Ancak murphy'nin benden intikamını böyle alacağını bilseydim asla o şekilde konuşmazdım.
Yaz'ın en güzel zamanlarında evlilik teklifi alacağımı düşündüğüm sevgilim tarafından terk edilmiştim. Yaşadığım ani şok dünyamı başıma yıkmasa da bir takım sarsıntılar meydana getirmişti elbette. Ben depremlere gark olan iç dünyam ile baş etmeye çalışırken biricik ailemin bütün fertleri toplanmış İzmir'e anneannemlerin yazlığına gitmiş, denizin ve tatilin keyfini çıkartırken ben bu kavurucu sıcaklarda yaralı kalbim ile İstanbul'da kalmıştım. Önce berbat bir çalışma temposuna girmiştim. Tam bu tempoya alışmışken saçma ithamlar yüzünden kovulmuştum. Aileme bu haber gitmeden yeni bir iş bulmak için kendimi paralamış ve bunu yaparken anneannemin saçma arkadaşlarının bana buldukları görücülerle uğraşmıştım. Ancak bütün bunlar murphy'e yetmemiş olacak ki beni belki de hayatımın işine gittiğim yolda katil olmakla burun buruna getirmişti.
İstanbul'un işlek caddelerinden birinde yolun ortasında durmuş kim olduğunu bile bilmediğim bir adam yaşasın diye dua ediyordum. Yazları anneannemin yanında kaldığımızda sabahtan camiye kuran kursuna, öğlen denize yüzmeye gittiğimiz tatil zamanlarında bildiğim bütün duaları okumaya başladım. Önce Allah Allah sonra yallah yallah olmuş çocukluğum resmen. Bu uçarılığımın, ortada kalmışlığımın, kendimi bir baltaya sap edemeyişimin suçu yalnızca bana yıkılamaz hakim bey!
"Beyefendi?" dedim bir kez daha adamı dürterken. Başımı yana eğip kafasının arkasında kan var mı diye bakmaya uğraşıyordum bir yandan. Eğer adam ölmediyse benim bedenini kıpırdatmam sorun olabilirdi. Yani genelde doktorlar falan hep hastayı kıpırdatmayın derler ya o yüzden diyorum. O kadar film izlemişliğimiz var bizimde yani biliriz bazı şeyleri. "Ay öldün mü yoksa?" fark ettiğimden beri gerçek olmaması için dualar edip durduğum bu ihtimali sesli söylediğimde olayın ciddiyetini yani kavramıştım sanki. Dolmuş gözlerimden yanağıma bir damlanın süzüldüğünü hissettim. Ben ağlamak üzere olduğumu bile fark edemeden gözümden akan gözyaşım hemen dizlerimin dibinde yatan adamın yüzüne düştü.
"Vah vah! Görüyor musun Ayşen adama çarpmış kız?" duyduğum sesle kaşlarım anlıma havalanırken, "Ay görüyorum görüyorum. Tüh pek te kötü çarpmış. Dalyan gibi adam boylu boyunca yerde yatıyor." dedi az önce adı geçen teyze. Dalyan gibi mi? Ben daha ilk şaşkınlığı atamadan başka birisi konuştu. "Şimdiki gençler böyle işte hiç dikkat etmiyorlar. Sonuç da aha bu oluyor. Trafik bu gözünü kırpmaya gelmez her yerden her şey çıkabilir. Ama hiç umurlarında mı?" saçları kelleşmeye başlayan göbekli bir amcanın söyledikleriyle kalakaldım. Bu ne demekti şimdi? Benim şoförlüğüme mi laf etmişti o? Tamam önümde benim çarptığım bir adam yatarken kendimi övmem pek mantıklı değil ama bir yabancı hakkında böyle konuşup onu küçümsemek ne kadar mantıklı sorarım size?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı Dansı
Novela JuvenilBirkaç hafta önce koltuğumda oturmuş işsiz kaldığım gerçeğiyle yanaktan öpüşmeli bir selamlaşma gerçekleştirdiğim zaman sevgili kardeşimin hemen karşımdaki koltukta oturmuş bana murphy kanunlarından bahsettiğini hatırlıyordum. Murphy hakkında bulduğ...