Bu, minik Sally hakkında bir hikaye.
Sally'nin Noel'de istediği tek şey mavi düğme gözlü oyuncak ayıydı.
Sally'nin annesi bulmak için her mağazaya baktı. Mağaza mağaza gezdi fakat her yerde ellerinde kalmadığını söylediler.
Taa ki Sally'nin annesi kirli, eski bir rehin dükkanıyla karşılaşıncaya kadar.
Yaşlı sıska bir adam tezgahın arkasında oturmuş, arkasındaki rafın sağ tarafında mavi düğme gözlü oyuncak ayı duruyordu.
Yaşlı adam Sally'nin annesine ayıcığın satılık olmadığını söyledi fakat, fazladan bir kaç dolara satmaya ikna oldu.
Mest olmuş halde kadın eve koşturdu ve ayıcığı Noel için hediye paketine sarıp kutuladı.
Günler geçti, yerler karla kaplandı ve sonunca Noel geldi.
Sally gözlerini açtı ve yataktan zıpladı, Noel gelmişti! Merdivenlerden aşağı doğru koştu, nane yaprakları ve elmalı turta kokularını sonsuza kadar hatırlayacağı hislerle içine çekti.
Sally'nin ebeveynleri kanepede otururken kahvelerini yudumluyor ve Noel şarkıları dinliyorlardı. Gen, yarı uykulu bir şekilde merdivenlerden aşşağı tökezleyerek indi ve kanepede yerini aldı.
Sally hediyelerini birer birer paketleri yırtarak açtı. Gen de kendi hediyelerini açtı ve ebeveynler viskilerini sonrası için sakladı.
Sally üstünde adının yazılı olduğu son kutuya uzandı, paketi yırtarak açtı ve ayıcığını görür görmez sevinçten çığlık attı.
Noel'in geri kalanı yeni oyuncaklar ve eşyaları denemek, akrabaları ziyaret etmek ve elmalı turta ile eggnog içmekle geçti. Gece geldi ve yağmur başladı. Sally, 'Kırmızı Burunlu Ren Geyiği Rudolph'u izlerken yeni ayıcığı Charlie ile uyuya kalmıştı.
Gen, yeni eşyalarıyla uğraşmak için odasına çıktı ve Sally'nin ebeveynleri odalarında viskilerinin tadını çıkarmaya gittiler.
Gen odasında oturmuş müzik dinliyor ve arkadaşlarıyla mesajlaşıyordu. Cebinden sigaraya benzer, fakat iki ucu da kıvrılmış bir şey (ot) çıkardı ve içmeye başladı.
Yüksesk sesle gülmekten kapısının açıldığını duyamadı. Karnının üstüne yatar yatmaz omurgasına doğru uzanan ani, keskin bir sarsıntı hissetti.
Felç olan kafası yastığa düşerken gözlerinin önünde siyah noktalar belirdi. Gözünün ucuyla çarşaflara akan kanı gördü. Kalp atışları o kadar hızlanmıştı ki canını yakıyordu. Yavaş yavaş bilincini kaybediyor ve ölümüne kan kaybediyordu.
Yağmur penceredeki karları temizliyor ve camda izler bırakıyordu. Sally'nin anne ve babası yatakta sarhoş olmuş uzanıyor, gece programları izliyorlardı.
Yatak odalarının kapısı sonuna kadar açıktı ve televizyon ışığı açık kapıdan çıkıyordu. Sally'nin babası yatağın altına sürüklenen bir şey gördü. Kedi olduğunu varsaydı ve televizyon izlemeye devam etti.
Sally'nin annesi yığılıp uyudu ve babası da televizyonu kapatıp uzandı. Bir kaç saat sonra, Sally'nin annesi yatakta zıplayan bir şey yüzünden uyandı. Kocasına bakmak için döndüğünde, yüzünü gördü, gözleri oyulmuş ve boynundan bir kaç defa bıçaklanmıştı.
Yaralarından kan sızıyordu ve tam da Sally'nin annesi çığlık atmak üzereyken, kesin bir acı, bir an için, boğazından geçti. Ölmeden bir kaç dakika kendi kanında boğuldu.
Sally kanepede uzanıyordu. Uyandı ve Charlie'nin yokluğunu farketti. Kalkar kalmaz Charlie'yi kapı aralığında dikilirken gördü, karanlıkla kaynaşmıştı.
"Artık sadece sen ve ben varız, Sally."
"Teşekkür ederim Charlie" diye cevapladı Sally.
Bir kaç hafta sonra polis geldiğinde, Sally'nin ablası Gen sırtında 36 bıçak yarasıyla bulundu. Babası'nın gözleri oyulmuş ve boynu 29 defa bıçaklanmıştı, annesinin boğazı kesilmişti.
Sally ve ayıcık asla bulunamadılar.
Dava hala kapanmamıştır.