Dün gece hiç uyuyamamıştım.Bedenime dolan bu acı her yanımdayken nasıl uyuyabilirdim ki? Gözlerimi kapatsam anılar,beni denizin dibine çekiyordu.Açsam gerçeklik kucaklıyordu.Tunayı affedebilecek miydim? Affedersem eğer Umay ne olurdu? Her anımda yanımda olan,ölümüyle beni boşluğa sürükleyen Umay,ne olurdu sana?
Saçlarımı karıştırıp,kapının dibinden kalktım.Böyle oturup,acı çekmeye devam mı edecektim? Hiç sanmıyorum.
Odamdan çıktım.Dünden beri,benim için endişelenen arkadaşlarım oturdukları yerlerinden kalkıp yanıma geldiler.
Edibe:"Biliyorum şuan hiçbir şey anlatamayacak kadar üzgünsün ama senin için endişeleniyoruz"
Deniz aniden ellerimden tuttu.
Deniz:"Yapabileceğimiz bir şey varsa bize söyle"
"Yapabileceğiniz bir şey yok,bunu kendi başıma çözeceğim"
Denizin ellerinden,ellerimi kurtarıp evden hızlıca çıktım.Arkamda bıraktığım arkadaşlarıma ne kadar söylemek istesemde,bu meseleyi kendi başıma çözmek istemem daha ağır bastığından,onlara şimdi arkamı dönmem daha iyiydi.
Bir süre boş boş sokaklarda dolandım.Beynim sanki komutları resetlemişti,ne yapacağımı bilmeden gezinmek,düşünememek.Bunlar sadece insana özel bir özellikti sanırım.
Böyle bitmeyeceğini bildiğimden,cebimde duran telefonu çıkardım.Tunayı aradım.Bir süre çaldı ama açacağını ikimizde biliyorduk.
"Sana attığım konuma gel ve şu işi bitirelim"
Cevap vermesini beklemeden,telefonu kapattım.
Ona attığım konum,bir zamanlar Umayla sık sık geldiğimiz bir yerdi.Orası sanki ondan bir parça gibiydi benim için.Ne zaman gitsem,benimleymiş gibi hissettiğim yer.En son Girayla gittiğim,deniz kenarı.
Tunay bir yana,beni yaralayan bir diğer husus da Girayın bunları bildiği halde bana yanaşması ve saklamasıydı.Onun,zararına olacak bir şey olmamasına rağmen benden saklamıştı.Yoksa başka bildiği şeyler de mi vardı? İçimdeki şüphe filizini onlar koyup sulamıştı.Ben bundan sonra eskisi bakamazdım onlara.
Yavaş adımlarım beni bulaşacağımız konuma getirmişti.Ufukta görünen o uçsuz bucaksız deniz.Kahkahalar atarak koşturduğum yerdi,şimdiyse hüznün durağı olmuş bu yer benim için.
İlerleyip denizin yakın olduğu yere geldim.ayakkabılarımı çıkarıp,kuma bastım nazikçe.Derince nefes çektim içime,bütün denizin havasını soluyup,içimdeki düşünceleri atmak istercesine.Yürümeye başladığımda,biraz uzağımda olan Tunayı gördüm.Umayı öldürmüşken,sen nasıl hayatta olabilirdin?
Yürümeyi bıraktım,o da yürümediğimi görünce kendisi yanıma gelmeye başladı.Yanıma gelse ne diyecektim? Sakin düşünebilecek miydim? Merak ediyorum,neden beni sevdin?
Tunay yanıma gelmişti,tam karşımda bana bakıyordu.Gözlerimi,gözlerine diktim.Bir şey demeden sadece baktım.Gözler,kalbin yansıması derler.Gözlerinde hüzün görüyorum,Tunay.Sen,benim gözlerimde ne görüyorsun?
"Neden,sen olmak zorundasın"
Tek kelime etmedi.
"Bana,baştan anlat o günü"
Yine sessizdi.
"Tunay,her detayıyla anlat,unutma sen katilsin,bana burada üzülüyor rolü yapamazsın"
Tunay olduğu yere çöküp,oturdu.Bende onun gibi yapıp yanına oturdum.
Tunay:"O gün,yağmur yağıyordu,bende Girayla tartışığım için motosikletime atlayıp,geziniyordum"
![](https://img.wattpad.com/cover/242919472-288-k529508.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kawaranai Sora
Fiksi PenggemarBu hikaye nasıl saçma bir aşk hikayesinin parçası olduğumla ilgili,hazır mısınız bir içecek kapıp yerlerinize yerleşin.