Hafta sonu♡
Gözlerimi yavaşça açtım. Yataktan doğrulup banyoya girdim ve işlerimi halledip çıktım. Bugün fazlasıyla mutluydum. Yorucu bir hafta olmuştu. Bugün Alex ve çocuklarla göl kenarına pikniğe gidecektik. Üstüme rahat bir jean ve yeşil dinazorlu sweatimi geçirdim. Saçlarımı serbest bırakıp odamdan çıktım. Mutfağa indiğimde Alex çoktan piknik sepetini hazırlamıştı.
"Günaydın!" Dedim gülerek.
"Günaydın tatlım. Çıkalım hadi" Alex'i onaylayıp elindeki sepeti alıp evden çıktım. James bizi almaya gelecekti. James'in arabasını görmemle sepeti elime aldım. James arabayı önümüze çekip arabadan indi. Sepeti bagaja koyduğunda arka kapıyı açtım. İçerde gördüğüm Kelly'le çığlık attım.
"Kelly!" Boynuna atlayıp sarıldım.
"Hey! Boğuluyorum Kar!" Kollarımı gevşetip ondan ayrıldım. Ön koltuğa baktım.
"Lucy! Aman tanrım!" Ön tarafa uzanıp Lucy'i yanağından öptüm.
"Sizi çok özledim" sesim ağlamaklı çıkmıştı. Kelly bana sarılınca ona iyice sokuldum. Kelly James'in kız kardeşi benimde liseden arkadaşımdı. Lucy'se James'in sevgilisiydi.
"Bizde seni özledik kara" dedi Lucy.
"Artık yola çıkabilir miyiz?" Diyen James'i gülüp onayladık. Alex motoruyla bizi takip ediyordu. Yaklaşık bir saat sonra göl kenarındaydık. Kilimleri yere serip oturduk ve kahvaltımızı yaptık. James ve Lucy ağacın altında sarılıp oturmuşlardı. Nia ve Winn birlikte telefona bakıyordu. Alex telefonda Sam'le konuşuyordu. Kelly göl kenarına geçip uzanmıştı. Sıkılmıştım oturmaktan. Yanıma aldığım çantayı açıp içindeki voleybol topunu çıkardım. Topu ilk Winn ve Nia'ya attım.
"Kalkın hadi sıkıldım ben voleybol oynayalım"
"Ben voleybol oynayamıyorum" dedi Winn ve telefonuna geri döndü. Nia ayağa kalkıp topu bana verdi.
"Ben oynarım" ona gülümseyip topu James ve Lucy'e attım.
"Kalkın aşk böcükleri voleybol oynuyoruz" onlarda kalkınca Kelly'e gitmeden yerimi aldım. Kelly voleyboldan nefret ederdi. Alex'te telefonla konuştuğu için sormamıştım , zaten birazdan gelirdi. Yuvarlak kurup oynamaya başladık. Yaklaşık yarım saattir durmadan voleybol oynuyorduk. Karşıdan gelen Lena ve kolunu Lena'nın omzuna atmış Lauren'ı görmemle öylece kalmıştım. Yüzüme hızla çarpan topla geri doğru savruldum.
"Çok özür dilerim Kara! Karşılarsın sanmıştım" Nia özür dileyip beni yerden kaldırdı. Burnum sızlıyordu. Bana doğru koşan Lena'yı gördüğümde kafamı yere eğdim. Lena yanıma gelip yüzümü yerden kaldırdı ve yüzümü elleri arasına aldı.
"İyi misin kara?" Fazla endişeli duruyordu. Elleri arasından çıktım.
"İyiyim. Alt tarafı yüzüme top yedim hadi devam edelim" topu yerden alıp yere çarpıp tuttum. Lena bana kaşlarını çatmış bakıyordu. Lauren denen kadın Lena'nın kolundan tutup çekiştirerek Alex ve Sam'in yanına gitti. Bu Alex'in işiydi kesinlikle. Sam'i ve Lena'yı çağırmıştı. Lena'ya karşı olan hislerimi yavaş yavaş çözmeye başlamıştım ve ondan olabildiğince uzak duruyordum. Sonuçta sevgilisi olan bir kadındı ve ben onun asistanıydım. Tabii bunu Alex'e söylediğimde 'ben demiştim' diyerek beni delirtmişti. Biraz daha voleybol oynayıp Samlerin yanına gittik. Kendimi Kelly'nin kucağına atıp uzandım. Hemen saçlarımı okşamaya başlamıştı. Lisede sürekli aynı çekilde çimlere uzanıp kelly'le yıldızları izlerdik. Lauren ve Lena'ya baktığımda Lena Lauren'ın omzuna yaslanmış elleriyle oynuyordu. Gözlerimi devirip Kelly'e baktım. Bana tek kaşını kaldırıp baktıktan sonra Lena'ya baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deportation {GxG} |supercorp |
Fanfiction"Cat Grant'ın yeni asistanı..." dedim kendi kendime. James kaşlarını çattı. "Cat mi? Hayır hayır. O eski patron. Geçen hafta kanadaya taşındı. Bugün yeni patronla tanışacağız. Sen onun asistanı olacaksın." "Kimse tanımıyor mu bu yeni patronu?" "Hay...