"Kara uyan hadi" yavaşça gözlerimi açıp huysuzca mırıldandım. Koltuğa iyice yayılıp gözlerimi tekrar kapattım. Bu sefer yanağımda hissettiğim dudaklarla gözlerimi açmadan gülümsedim.
"Uyan hadi uykucu. Geldik" beni öptükten sonra geri çekilmemiş konuşurken nefesi yüzüme çarpmıştı. Gözlerimi açıp yüzümü ona çevirdiğimde burunlarımız çarpışmıştı. Dudaklarımız arasında bir santim var yada yoktu. Lena boğazını temizleyip geri çekildiğinde aynı şekilde öksürüp toplandım.
"U-uyandırdığın için t-teşekkür ederim. Eee.. hadi inelim artık" bir şey demesine fırsat vermeden kapımı açtım. Çantamı kapıp arabadan indim. Ormanın içindeydik. Temiz havayı derince içime çektim. O yakınlıktan sonra nefes almaya ihtiyacım vardı. Lena'nın bagajı açtığını duyup yanına gittim. İki büyük çantayıda sırtıma takıp elime iki poşet aldım. Lena'ya sadece Oisin ve yemek sepeti kalıyordu.
"Oisin'i al hadi"
"Kara her şeyi sen aldın ver birini"
"Lena, Oisin'i al gidelim"
"İnatçının tekisin"
"Biraz daha övsene" bana göz devirip bagajı kapattı. Arka kapıyı açıp Oisin'i ve sepeti eline aldı. Arabayı kitlediğinde göle inmeye hazırdık. Daha önce buraya geldiğim için yolu biliyordum. Önden gitmeye başladığımda Lena'da beni takip ediyordu.
"Kaybolmayız değil mi? Önden gidiyorsun ama yolu biliyorsundur umarım"
"Bilmesem neden önden gideyim Lena. Hadi diyelim bilmiyorum 11 yaşındayken en iyi izci ödülünü kazanmıştım. Benimleyken kaybolmazsın" böbürlenerek konuştuğumda Lena kıkırdamıştı.
"Pekala yüce izci Danvers sizi takip ediyorum" saçlarımı savurup yürümeye devam ettim. Az kalmıştı. Bir kaç dakikanın ardından Alex'lerin çadırını görmemle dahada hızlandım. Sonunda açıklığa çıkmıştık. Elimdekileri yere bırakıp çadırın önüne geçtim. Gölgeliğin altına koydukları masa ve sandalyelerde oturuyorlardı.
"Biz geldik!"
"Sonunda gelebildiniz. Kelly James ve Lucy'de gelmek üzeydi. Winn'den hala haber gelmedi. Senin çocukların işi çıkmış onlar gelemiyor"
"Ow.. anladım. Ben gidip çadırı kuracağım sonra konuşuruz hadi kaçtım ben" yanlarından ayrılıp elimdekileri bıraktığım yere döndüm. Dönmemle gülmeye başlamam bir olmuştu. Lena sandalyelerden birini çıkartmış. Bacak bacak üstüne atmış oturuyordu. Bir eliyle Oisin'i tutarken bir eliyle üstüne gelen sinekleri kovuyordu. Alex ve Sam neye güldüğüme bakmak için ayaklanıp yanıma gelmişlerdi. Lena'yı görmeleriyle onlarda gülmüştü.
"Lena sineklerden nefret eder. Onu buraya getirmek kesinlikle hataydı. Kesinlikle huysuzlanacak. Tanrı sana sabır versin Kara"
"Teşekkür ederim Sam. Gitsem iyi olur. Kraliçemin çadırını kurmalıyım" onlar bana gülüp uğurlarken ben Lena'ya doğru yürümeye başladım. Hanımefendi telefonuna bakmaktan beni farketmemişti.
"Ayı!" I'yı uzatarak bağırmamla Lena çığlık atıp yerinden fırlamıştı. Korkuyla arkama geçip bana sarılmasıyla kahkahalara boğulmuştum.
"Tanrı aşkına derdin ne senin?!"
"Sütün intikamı. Şimdi bana yardım etde çadırı kuralım Luthor"
"Pislik" kendi kendine mırıldanmış Oisin'in tasmasını sandalyenin bacağına geçirmişti. Çadırın olduğu poşeti açıp çadırı çıkarttım.
"Daha önce çadır kurdun mu?" Lena'ya dönmemle elindeki şemayı indirmiş bana bakmıştı.
"Hayır. Bunları yapması için adam tutuyorum genelde ki ben kamp yapmayı zaten sevmem. Sinek ve böceklerden hoşlanmıyorum." Son cümlesinde yüzünü buruşturmuştu. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deportation {GxG} |supercorp |
Fanfic"Cat Grant'ın yeni asistanı..." dedim kendi kendime. James kaşlarını çattı. "Cat mi? Hayır hayır. O eski patron. Geçen hafta kanadaya taşındı. Bugün yeni patronla tanışacağız. Sen onun asistanı olacaksın." "Kimse tanımıyor mu bu yeni patronu?" "Hay...