~16.Bölüm~

1.8K 120 57
                                    

Bu bölümü güzelime ithaf ediyorum Hephaistos_Adrianna 💘

Yazarın anlatımından

Kara sabah gözlerini zorlana zorlana açmış zorda olsa yatakta doğrulmuştu. Kafasını sol tarafa Lena'nın yattığı yere çevirmiş ama Lena'yı görememişti. Sabah sarmaş dolaş uyanmayı bekleyen kadının hayalleri ne kadar suya düşsede moralini bozmayıp yataktan çıktı. Dolaptan küçük bir şişe su çıkartıp içtikten sonra çadırdan çıktı Kara. Ilık esen rüzgar hafifçe yüzüne değiyordu. Toprak ve çam kokusu ciğerlerini , kuş cıvıltıları ve etrafta uçuşan böcek sesleri kulaklarını dolduruyordu. Şehrin boğucu gürültüsünden uzakta cennetteymiş gibi hissetmişti sarışın kadın.

Etrafta gözlerini gezdirip Lena'yı aradı. Dün kurdukları masada Nia , Alex , Kelly ve Winn'le oturmuş sohbet ediyordu. Biraz daha bekleyip sevdiğini izledi. Bir insan nasıl bu kadar güzel olurdu aklı almıyordu. Bu kadar kısa bir sürede ona en derin duygularıyla bağlanmıştı ve bu derinlikte boğulmaktan korkuyordu. Korkuları bir kenara bırakıp masaya doğru adımladı Kara. Lena Kara'yı fark eder etmez gülümseyerek ona dönmüştü. Kara'nın şirin pijaması , dağınık sarı saçları ve yeni uyandığını belli eden şiş gözleri onu güldürmüştü. Uyurkenki hali gözlerinin önünde canlanmış gülümsemesi dahada genişlemişti. Melek gibi uyuyordu ama bundan haberi bile yoktu diye düşündü Lena.

Kara Lena'nın yanına oturmuş sandalyesini Lena'ya doğru yaklaştırmıştı. Hala uykusu olan kadın kafasını masaya koymuş Lena'nın elinide saçlarına götürmüştü. Lena hemen Kara'nın ipek gibi yumuşak saçlarını okşamaya başlamıştı.

"Sanada günaydın Kara" Alex kardeşinin günaydın bile demeden masaya geçip tekrar uyumasına sinir olmuştu. Kara ağzında bir şeyler geveleyip masaya dahada yayıldığında Lena kıkırtısını tutamamıştı. Kara her zamam ki Kara'ydı işte. Uykucu ve şirin vede tatlı.

"Kahvaltı hazırlayacağız şimdi. Kalk masadan yatağına yat" Alex kardeşini uyarıp masadan kalktığında Kara oflayarak başını kaldırmıştı. Gözlerini avuçlarıyla ovuşturup esnedi.

"Niye beni rahat bırakmıyorsun? Bu küçükkende böyleydi biliyor musun Lena? Hep huysuzdu" Lena Kara'ya kahkaha atarak cevap vermiş , Kara'yı duyan Alex zeytin tabağından bir zeytini alıp Kara'ya fırlatmıştı. Masadakiler gülerken James ve Lucy'de kalkmış masaya gelmişlerdi. Masada sadece Sam , Lyra ve Querl yoktu.

Kahvaltı masası hazırlanmış geri kalanlarda masaya gelmişlerdi. Kara sonunda ayılmış kahvaltısını büyük bir iştahla yapmaya başlamıştı. Lena Kara'nın bu iştahlı halini gülümseyerek izliyor bir yerdende kahvaltısını yapıyordu. Kara sonunda kahvaltısını bitirmiş arkasına yaslanmıştı. Çok yemekten şişen karnına ellerini koyup derin bir nefes aldı.

"Tanrım! Çok yedim yine. Lena göbüşüme bak nasıl şişti" Kara kıkırdayarak Lena'ya dönmüştü. Lena Kara'nın bu çocuksu ve tatlı haline minik bir kahkaha atmıştı.

"Kara çok tatlısın" Kara Lena'dan aldığı iltifatla biraz utanmıştı. Yanakları pembeye çalmaya başladığında gülümseyerek başını eğdi. Hiç bir şeyden utanmayan Kara minicik iltifatlarda kıpkırmızı oluyordu. Sevmediği tuhaf özelliklerinden biriydi bu. Lena Kara'nın saklamaya çalıştığı pembe yanaklarına bakıp sıkmamak için kendini tutmuştu. Masadaki herkes başka bir şeyle uğraştığından kimse onları izlemiyordu. Kara Lena'ya bakamadığı için daha fazla zor durumda kalmamak için ayağa kalkmıştı.

"Hadi göle girelim artık"

"Göle mi?" Dedi James. Gölün yosunlu ve pis olduğunu düşünüyordu.

Deportation {GxG} |supercorp |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin