~20.Bölüm~

1.9K 129 128
                                    

1 ay sonra

Tamı tamına 1 ay olmuştu. Kara hala uyanmamıştı. Hergün onunla konuşmuş hatta kitap bile okumuştum. Doktor uyanmasında yardımcı olacağını söylemişti ama hala hiç bir tepki vermeden uyuyordu. Geçen hafta doktor normal odaya geçebileceğimizi ve büyük riskin tamamen geçtiğini söylemişti. Bu bir ay içinde Eliza'yla bolca konuşmuş Kara'nın söylemediği yönlerini öğrenmiştim. Eliza Alex'in aksine benim suçlu olmadığımı ve kendimi suçlamamam gerektiğini söylüyordu. 2 kez intihara kalkışmış ama her seferinde başarısız olmuş sevdiğimin uyanmasını beklemeye karar vermiştim. Şuansa yeni kalkmış yattığım koltuğu topluyordum. Yine Kara'nın yanında kalmıştım. 1 aydır olduğu gibi... Yatağımı toplamış üstümü değiştirmiştim. Kara'nın yanına gidip yanağına küçük bie öpücük bıraktım.

"Günaydın bebeğim" yine hiç bir tepki vermemişti. Bu bir ayda sıyrıkları ve dikişleri iyileşmiş yüzündeki sargılar çıkmıştı. Sadece kollarındaki ve bir bacağındaki alçı kalmıştı. Yanakları çökmüş kemikleri sayılır dereceye gelmişti. Fazlasıyla kilo kaybetmişti. Kara'yı böyle görmek içimi parçalıyordu. Kapının tıklanmasıyla gelmesini söyledim. Eliza elindeki tepsiyle içeri girmişti.

"Günaydın! Sana kahvaltı aldım" Eliza'nın neşeli sesi bir nebzede olsa gülümsememi sağlamıştı. Hayat dolu ve çok iyi bir kadındı Eliza

"Günaydın Eliza. Teşekkür ederim" Bu süreçte en büyük destekçim Eliza ve Kelly olmuştu. Eliza koltuğa oturmuş küçük sehpaya tepsiyi koymuştu. Yanına oturup sehpayı önümüze çektim.

"Bir gelişme var mı?"

"Hayır. Hala hiç bir tepki vermiyor. 1 ay oldu Eliza ya hiç uyanmazsa"

"Uyanacak ve tekrar bize dönecek umudunu kaybetme Lena" Ona burukça gülümseyip kahvaltımı etmeye başladım. EKG'den (kalp ritmini ölçen cihaz) gelen düzensiz seslerle ayağa fırlayıp Kara'nın yanına geçtim. Kalbi hızlanmıştı. Bu ilk defa oluyordu.

"Eliza ritmi bozuldu doktoru çağırmaya gidiyorum"

"Bekle! Ben giderim. Uyanırsa yanında olmalısın" yüzümdeki büyük gülümsemeyle kafa sallayıp Kara'nın elini tuttum. Göz kapakları titriyordu. Bir kaç dakika sonra Eliza ve doktor gelmiş ama Kara hala uyanmamıştı. Ritmi düzelmiş hareketleri kesilmişti.

"Neden uyanmıyor? Hareket etti. Neden hala uyuyor?!"

"Bayan Luthor lütfen sakin olun. Elimizden bir şey gelmiyor sadece bekliyoruz" derin bir nefes alıp Kara'nın elini daha sıkı tutmaya başladım.

"Kara lütfen uyan artık. Lütfen güzelim. Seni çok özledim , özledik. Lütfen Kara. Seni çok seviyorum" gözyaşlarım yanaklarımdan usulca süzülmüş boğazım düğümlenmişti. Uzun zamandır yapmak istediğim şeyi yapmak için Kara'nın yüzüne doğru eğildim ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Dudaklarımızın değmesiyle ritmi bir daha bozulmuş kalbi daha hızlı atmaya başlamıştı. Bir kaç saniye daha dudaklarımı ayırmadan onu öpmeye devam ettim.

"Aman tanrım Kara!" Eliza'nın haykırışı üstüne doğrulup Kara'ya baktığımda gözlerini açmış bana bakıyordu.

"Aman tanrım! Siktir uyandın! Kara uyandın! Tanrıya şükür!"

"L-lena" yavaş yavaş konuşmuş yüzünde minik bir gülümseme oluşmuştu.

"Konuşma bebeğim. Kendini yorma." Elini sıkı sıkıya tutmuş mutluluktan ağlamaya başlamıştım.

"Sizi dışarı alabilir miyim hanımlar? Uyuyan güzeli muayane etmeliyim" Doktora gülüp onayladıktan sonra dışarı çıkmış ve Eliza'yla sarılmıştık. İçim içime sığmıyordu. Hayatımda hiç bu kadar mutlu olmamıştım.

Deportation {GxG} |supercorp |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin